Kayıtlar

Nurettin TOPÇU etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

FETİH RUHU

FETİH RUHU Büyük atamız Fatih'in bize bıraktığı mirası Konstantin'in fethinden ibaret görmek onu anlamamaktır. Çaldıran kahramanıyla, Plevne gazisini, Mehmet Akif'le Hüseyin Avni'leri de içerisine alan bu muhteşem miras, Türk milliyetçiliğidir.  Fatih'in devletinin belli başlı üç karakteri vardı.  I. Öncelikle merkeziyetçi idi. Üç kıtaya yakın devlet ülkesini bir merkeze sımsıkı bağlıyordu. Eski Roma İmparatorluğunun koyu merkeziyetçiliği bizde adalet ve mesuliyet prensiplerine bağlı olarakakla hayret veren bir hukuk ve ahlak nizamı içinde yaşatılmakta idi.  II.Bu devletin diğer karakteri otoriteli oluşuydu. Lakin onda otorite yani tam iktidar, orta çağın İngiltere Krallığıyla, Papalık devletinde olduğu gibi hükümdarın keyf ve iradesinden doğma değildir. Halkın dimağını teşkil eden ilmiye sınıfına yani münevverlere dayanır ve her hareketinden Allah'a hesap vereceğini daima hisseder.  III. Bu devletin üçüncü karakteri hür bir totalitarizme dayanmış olmasıd...

Fatih Sultan Mehmet Han Konuşuyor."

Resim
Nurettin TOPÇU'nun 1952 yılında Büyük Cihat gazetesinde yayınlanan bir makalesi... "Fatih Sultan Mehmet Han Konuşuyor." " Beşyüz yıl önce bana kılıcımın hediyesi olan bu ülkenin semâlarında, bugün nail olduğum “ba’sü ba’de’l-mevt” sırriyle etrafıma bakıyorum. İstanbul, asırların değiştirdiği bir şehir. Evladım taşra mülkünün varını ona harcamışlar. Onun şimdiki binalarının ihtişamı yanında Topkapı Sarayı’mız eski bir medrese halinde kalmış. Bizden sonrakiler nefislerine hizmet etmişler. Biz cami, medrese, çeşme, imaret yaptırdık. Onlar köşkler, apartmanlar, devlet sarayları, oyun yerleri yaptırmışlar. Bizim vaktiyle kıyamete kadar Muhammed ümmetine hayır kastıyla kurduğumuz vakıfların yerinde, halkın yağmasına vesile olan menfaatler dolaşıyor. Bizim düşmandan aldığımız ganimetleri onlar milletten almışlar. İslam halkının tehlîl ve dua ile doldurduğumuz ağızlarından şimdi hep menfaat ve birbirlerine şekavet yadı dökülüyor. Yollarını ne kadar şaşırmışlar! ...

Biz bugün İstanbul'da sadece yaşıyoruz, duymuyor ve düşünmüyoruz.

Geçen asırda Amerika'dan gelen idealist bir mühendis, Hamlen, Hisar'daki surların tepesine çıkarak İstanbul'a baktıktan sonra, "Fatih bu şehri bu tepelerden fethetmiş ben de bu milletin kültürünü yine bu tepeden işgal edeceğim!" diyerek kolejin kendi adıyla anılan ilk binasını bu surların yanıbaşına kurmuştu. Berlin büyükelçiliğinden dönen Ahmet Vefik Paşa oradaki arazisini bu idealist Amerika'lıya satmış ve padişah Abdülaziz'in bir gafletiyle kolejin burada yaptırılması izni kendisine verilmişti. Sonradan bu hâdiseyi millî vicdanında hârikulâde bir tepki ile karşılayan vatanperver padişah Sultan Abdülhamid Han bunu affedememiş ve Ahmet Vefik Paşa öldüğü zaman nâşının, vasiyeti gereğince Eyüp'teki aile kabristanına gömülmesine müsaade etmeyerek protestanlara sattığı arazinin hemen önünde defnedilmesini emretmiş ve merhumun protestanların çan seslerini işitmesini temenli etmişti. Hamlen'in: "Bu milletin kültürünü bu tepelerden fetedilece...