Neden yazıyorum?

İnsanoğlu için iletişim belki de nefes alıp vermek, yiyip içmek ve sair temel gereksinimlerinden biridir. Kendi derdini anlatmak için, başkalarını tanımak için, aile, eğitim, ticaret, sanat, hukuk ve kısacası hayatın her alanı için iletişim olmadan insanın ne bireysel ne de toplumsal hayatı devam edemez. 

İletişim bilindiği gibi temel olarak sözlü, görsel, işitsel ve yazılı iletişim şeklinde olabilmektedir. İnsanoğlunun yazıyı icadından beri yazı yoluyla iletişim tarihin, bilimin, sanatın, kültürün, medeniyetin ve dinlerin ana kaynağı olagelmektedir. Her ne kadar günümüzde teknolojinin gelişmesi görsel ve işitsel iletişim vasıtalarını öne çıkarmış olsa da yazının önemi hep önde olmaya devam edecektir. 

Yüzyıllardır Herodot tarihi okunuyor, Dede Korkut masalları hem sözlü hem basılı nesilden nesile aktarılıyor, Aristo’nun, Eflatun’un, Da Vinci’nin, Victor Hugo’nun, Tolstoy’un, Evliya Çelebi’nin, Gazali’nin, Farabi’nin, İbn-i Sina’nın eserleri yeryüzündeki yüzlerce dilde binlerce nüsha basılmaya devam ediyor. Keza dünyanın en çok okunan kitapları olan Kur’an-ı Kerim ve Kitab-ı Mukaddes de hâlâ yeryüzünde en çok dile tercüme edilen ve basılan kitaplardır. 

Kısacası insanlık yazarak ve okuyarak bu günlere gelmiştir. Her türlü bilim, sanat, felsefe ve daha pek çok şey yazıyla nesilden nesile aktarılmıştır. Dahası tarih araştırmalarının da en önemli nesnesi yazılı materyallerdir. 

Şu an bu yazıyı dijital bir ortamda yazıyorum, fiziksel olarak bu yazı evrende bir yer işgal etmiyor. Belki de bu ve bunun gibi dijital verilerin tamamı bir gün yok olacaktır. Bunların fiziksel olarak basılı hale getirilmesi bu yüzden ayrıca önem arz etmektedir. 

Yazının başlığındaki soruya dönecek olursam benim yazı yazmam öncelikle kendime notlarımdır, sonra yaşadığım çağın insanlarına ve özellikle birinci dereceden aile ve yakın çevremle kalıcı bir iletişim kurma çabasıdır. Günlük hayatta söylediklerimizi, konuştuklarımızı ve en önemlisi çoğunlukla hissiyatımızı birbirimize derli toplu aktaramıyoruz. Veya bu benim için böyle diyebilirim. Bu sebeple içimden geçenleri, gözlemlerimi, tecrübelerimi ve belki de bazen yanılma ihtimalim çok da olsa öngörülerimi paylaşmak için yazmayı, yazarak iletişim kurmayı seviyorum. Ayrıca yazının kalıcılığı ve gerek şimdiki zamanda gerek gelecek zamana aktarılabilirliğini de ciddiye alıyor ve belki bu anlamda yazmayı üzerime bir vazife olarak da görüyorum. Bu kendimi veya yazdıklarımı önemli gördüğüm anlamına gelmez. Sade ve basit bir yaşamı olan her insanın bu evrende bir iz bırakılabileceğine inanıyorum. 


Peyami Bayram 
16 Kasım 2024
Çemberlitaş, İstanbul 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstikamet ve istikamet açısı

Hürriyet Kasidesi Şiiri ve Çözümlemesi - Namık Kemal

EŞEK ve EŞEKLİK