Göz boyama oyunu
Birileri "millet",
ötekiler “cumhur”,
başka birileri "halk",
daha başkaları "ümmet",
kimileri de "yurttaş" derken
öyle anlamlar yüklüyorlar ki
bu kavramlara;
deyim yerindeyse
tam bir göz boyama.
Köşe başını tutmaya niyetlenen ya da köşe dönmek isteyen kimseler önce bir senaryo yazmışlar, sonra kendilerine bir rol biçmişler, role uygun bir kostüm ve ağızlarına da bir replik yamamışlar başlamışlar oynamaya.
başka birileri "halk",
daha başkaları "ümmet",
kimileri de "yurttaş" derken
öyle anlamlar yüklüyorlar ki
bu kavramlara;
deyim yerindeyse
tam bir göz boyama.
Köşe başını tutmaya niyetlenen ya da köşe dönmek isteyen kimseler önce bir senaryo yazmışlar, sonra kendilerine bir rol biçmişler, role uygun bir kostüm ve ağızlarına da bir replik yamamışlar başlamışlar oynamaya.
Bunu böyle basitçe sıraladık diye bu işler öyle çok da kolay sanılmasın. Bu iş evvela kurnazca işleyen ince bir zeka gerektirir, sonra maharetli bir azim ve elbet bu planın hasılatının toplanacağı münbit bir kitle lazım. İşte her şeyin hem başladığı hem de bittiği yer aslında bu kitle. Veya güruh..
Hakikatte başı kabak, karnı aç, çulsuz ve yalınayak olan bu kitlenin mevcut haline bakmadan vaatlere kanmasıdır esas mesele. Göz boyayıcıların kitlelerin önüne çıkıp da hoş ve aslında boş hayalleri gerçekle karıştırarak anlatması ama kendilerinin makam kapmak ve köşe dönmek olan asıl maksatlarını gizlemesi en büyük hünerleridir.
Modern zamanlarda hile ve göz boyama oyunu pek çok ve oyun izleyenler için bir o kadar da cazip ve eğlencelidir.
Kağıt para sisteminin bile ne olduğunu, insanlara nasıl bir bir soygun düzeni kurduğunu anlayamadan kredi kartı denilen plastik paraya alıştırıldık. O da yetmedi şimdi fiziksel varlığı dahi olmayan sadece ekranda görünen sanal bir değer değişim aracı oluyor.
Çık bakalım bu oyunun içinden çıkabilirsen sade vatandaş!
Ne gariptir ki bu dünya için hiç bir garantisi olmayan, çoğunlukla da mesnetsiz vaatlere aldanırken nedense ölüm gibi mutlak bir hakikatle yüzleşmekten ise bir hayli kaçınırız. Oysa ki ölümden sonra görülecek bir hesabın gerçekleşme ihtimali yarı yarıya bile olsa daha çok ciddiye alınması gerektiğini akıl etmeli değil miyiz?
Varsa eğer ebedi bir hayatın huzuru yerine şimdi ve buradaki görece kısacık hayatın ham hayallerine umut bağlamak nedense hep daha cazip geliyor biz insanlara.
Gel de anlat bunu hangi sahile varacağını umursamadan gönüllü olarak hedonizmin kayığına binmiş, modernlik hevesine kapılmış, bir lokma ekmek için kapitalizmin kıskacına düşmüş zavallı insana..
Mezara birer birer defnedildiğimiz gibi yaşadığımız hayatın hesabını da tek başımıza ve hiç bir yardım alamadan vereceğiz.
Ne diyeyim ki; anlatması anlamaktan çok daha zor.
Ah, kendime bunu anlatabilsem kafi. Zannımca başkalarının da en az benim kadar aklı vardır zahir geçici menfaatlerin kalıcı değerlerden daha fazla öne çıktığı bu dünyada!
Peyami Bayram
26 Kasım 2024
Arnavutköy, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.