Seçiminizi yaptınız mı?

Seçiminizi yaptınız mı?

"Ben" diye başlıyor..
Ne hoş bir insanım, çok hoş..
Ailem, ülkem, halkım hepsi güzel.
Hayır, çok güzel, en güzel.
Güzelden de öte.. çok özel.
Diğerleri? Öteki? 
Bana ne onlardan canım..
Bizden/benden daha mükemmeli yok!

İşte böyle başlayıp gidiyor ırkçı, dışlayıcı, ayrıştırıcı, bencil, kavmiyetçi, milliyetçi, ulusalcı, şovenist, faşist görünümlü savlar/tezler. Kendini yüceltip, ötekini küçümseyen, diğerini aşağılayan, daha da ileri gidip hiçe sayan, ezen, sömüren, sürgün eden ve katleden zihni sapma böyle safha safha ilerliyor.

Söyler misiniz kim özgür iradesiyle seçmiş bu dünyaya gelirken anasını, babasını, rengini, ırkını, dilini, yöresini? Kim boyunun ölçüsünü, kaşını, gözünü veya engelini tercih etmiş?
Bunlar biz insanların seçimini yapmadan kendimizi içerisinde bulduğumuz değişmez yaradılış gerçekleridir.
Kim bu gerçekleri inkar edip, yok sayabilir ki? Kendisi ya da başkası tarafından inkar edilse veya yok sayılsa ne değişir ki? Amerikalı siyahi bir şarkıcı kendisini beyazlatmaya çalıştı da ne oldu? Dünya tarihinde bunca soykırım oldu da kim kazandı?

Gelelim biz insanların özgür irademizle seçebileceğimiz şeylere.

Doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, üretkenlik, hırsızlık, yolsuzluk, yardımseverlik, cimrilik, tutumluluk, şeref, izzet, iffet, nezaket, saldırganlık ve daha onlarca iyi veya kötü davranış var ki burada sıralamakla bitmez. İşte bunlar bizim tercihimizle bize mal olan, onunla tanımlandığımız özelliklerdir. Bunlar için insanlar tartışabilir, bunlar için bir birlerine övgüde bulunabilir, davacı olunabilir, yargılanabilir, cezalandırılabilir, gerekirse uğrunda savaşılabilinir. Çünkü bunlar evrensel anlamda iyi-kötü, doğru-yanlış gibi sınıflandırmalara sokulabilir. Nasıl ki yalan, yolsuzluk, hırsızlık, adam öldürme, tecavüz gibi eylemler dün olduğu gibi bugün de doğu-batı, ileri-geri, müslim-gayri-müslim, sarı-siyah ırk farketmeksizin her yerde kötü ve çirkin kabul ediliyor ve hatta hukuken cezayı gerektiriyorsa; aynı şekilde iyi ve olumlu davranışlar da ayırt edilmeksizin bütün toplumlarda övgüye, ödüle layık görülür. Fakat yukarıda sıraladığımız ırk, cins, bölge, fiziksel özellikler gibi bizim tercihimiz dışında doğuştan gelen özelliklerimizden dolayı nasıl başkasının bizi hor görmesini, aşağılamasını, alaya almasını ve bundan da beter olan baskı, zulüm, işkence ve katlini istemez, haklı görmez ve kabul etmez isek biz de bir başka kişi, halk, kavim, bölge için benzer şeyleri yapmamalıyız.

Aslında her şey bir kişide başlıyor ve bitiyor. Tıpkı ilk insanın yaratılış hikayesinde olduğu gibi. Önce İblis "ben ondan üstünüm; onu topraktan, beni ateşten yarattın" dedi ve kendisini yaratan Rabbi'nin ikazına rağmen bu söyleminden vazgeçmeyerek ırkçılığı ilk başlatan oldu. Peşinden İblis, Adem'i "mülkün ebedi sahibi olmak" fikriyle kandırdı ve onun da ayağını kaydırdı. Ancak Adem(a.s.) bu hatasında ısrar etmedi, tevbe etmeyi tercih etti ve kurtulanlardan oldu.

Ve biz Ademoğulları olarak her an tekrar ve tekrar aynı süreci yaşamaktayız. Seçtiğimiz kendi kaderimizdir aslında. Tercihimizi Hak ve adaletten yana yapmalıyız, seçimimiz bencillikten uzak ötekiyle bir arada yaşamak üzere olmalı. 

Ne olursa olsun zulümden uzak durmak şiarımız olsun.


Peyami Bayram
06/05/2015
İstanbul









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstikamet ve istikamet açısı

Hürriyet Kasidesi Şiiri ve Çözümlemesi - Namık Kemal

EŞEK ve EŞEKLİK