Savcıyı kim öldürdü?

Bir olayın kamuoyunda duyulmasıyla beraber ilgili ilgisiz herkesten derhal yorumlar sadır olmaya başlar.  Bir yaraya merhem olacak hiçbir söz edilmesi de beklenmez aslında bu laf kalabalıklığından. Olsun yine de ağzı olan konuşur da aklı olana kimse danışmaz. Bu durumlarda zaten akıl ortada gözükmez. Fısıltı gazetesinin bütün yazarları ve çizerleri olabildiğince senaryolar ve senaryo içinde senaryolar üretirler. Bu türden ipe sapa gelmez, akıl süzgecinden geçmez ve haberin sahici kaynakları tarafından da teyit edilmemiş sözler böyle dedikodu ve boş laf meraklılarını derhal bulur. Onların da "sağır duymaz benzetir" kabilinden veya kulaktan kulağa oyunundaki gibi aslıyla alakası olan olmayan ne varsa herşey birbirine karışır ve ortaya gerçekleşenin benzeri fakat başka bir senaryo çıkar. 

Yetkisi olanlar mı? Onlar ya işlerini yapıyorlar bu esnada veya ortalıkta dolaşan laflara laf katmaya uğraşıyorlardır. 

Bu yazdıklarımızda bir tek hakikat var; vuku bulan bir olay. Elbet bir de işini usulüne göre düzgün yapmaya çalışan bir kaç iyi insan. 

Şimdi dönelim konumuza; önce bir çocuk cinayeti üzerinden her türlü kamplaşma ve çekişmeler yaşandı. Pek tabii ki bu konu ile uzaktan veya yakından hiç bir bilgisi ve ilgisi olmayan her türlü zat ve de zerzevat ileri geri konuştu, yorum yaptı, propoganda yaptı, provokasyon yaptı, film yaptı, röportaj yaptı, rol yaptı, siyaset yaptı dahası bazıları bundan prim yaptı nitekim. Ne işe yarar bütün bunlar? Hangisi o yavrucağızı geri getirir? Bu adalet sisteminde sözgelimi katiller delil-i sübutla yakalansa onlara ne ceza verilir ki? Devlet bütçesi yani hepimizin vergileri ile 
Adalet Bakanlığı tarafından işletilen misafirhanelerde bir süre dinlenmeye alınırlar hepsi o kadar. Sonra? Aynı devran süregider, hepsi bu...

Boşboğazlık ederek nafile söz eden halk, olduk olmadık demeçler veren siyasetçi, biraz daha fazla reklam arası alabilmek için uzun uzun siyaset-tartışma-atışma-çatışma programları yapan medya ve bütün bunlarla kabarıp mayalanan terör finansörleri ve onların taşeron bozuntusu eylemcileri nihayet harekete geçer. Sonunda bütün bu olumsuz şartlar içinde görevini yapmaya çalışan bir masum insan daha hedef alınır ve infaz edilir maalesef. 

Kimlerin mi eline kan bulaşmıştır?

Lütfen hak ve adaleti tesis etmek isteyen akleden insanlar bir kez daha ellerine baksınlar. 

Ellerine kan bulaşmamış, sıfatların ve maskelerin ardına gizlenmeyen, kalabalıklar içinde rüzgâra kapılmayan, kişiliğini aidiyetlerinden önde tutan cesur yürekli insanlara selam olsun!

Peyami Bayram
03/04/2015
İSTANBUL 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstikamet ve istikamet açısı

Hürriyet Kasidesi Şiiri ve Çözümlemesi - Namık Kemal

EŞEK ve EŞEKLİK