..mış gibi yapmak yerine sahici olmak
İnsan her sabah uyandığında zaman ve mekan algısı otomatikman çalışmaya başlar. Normal bir insan günlük rutinlerini yerine getirerek güne başlar.
Bazı insanlar için günlük yaşam oldukça zahmetli ve yorucudur. Bunun sebebi işlerinin çok ve çeşitli olması değil. Bu zahmetli sürecin asıl sebebi gün içinde birden fazla kişilik rolü yapmak zorunda kalmalarındandır.
İçinde taşıdığı duygular ve düşüncelerle dışına yansıttıkları farklı olan insanlar böyledir. Bu insanlar günlerini, aylarını ve sonunda ömrünü harcadığı bu yolda bir açıdan başarılı ve kazançlı gözükse de hiç bir zaman tam anlamıyla iç huzurunu bulamazlar.
Evet, o insanlar yiyip içip, gezip tozup, eğlenip gülüp yaşıyor olabilir. Dıştan görünen ve bir çoklarına çok cazip gelen bu yaşantının o insanları bir türlü mutlu ve huzurlu etmediğini anlamak için titiz bir gözlem yapmak yeterlidir. Özellikle teknolojinin geniş imkanlarını kullanan günümüz insanı için bunu gözlemlemek çok zor değil.
Çok para kazanan, makam, mevki ve hatta nüfuz sahibi olan bu insanların mutsuzluğu ibretlik bir durumdur aslında. Diğer bir ifadeyle insanın bir türlü tatmin olamaması durumudur bu. Zira her arzuladığı emeline kolaylıkla ve kısa sürede ulaştıktan sonra onun hiçbir kıymeti kalmıyor.
Çünkü arzular tükeniyor, maddi hazlar biteviye tüketiliyor. Çünkü bu hedeflerin, hayallerin hepsi maddi bir bedel istiyor. Tıpkı bir alışveriş gibi. Yeterli parayı, bedeli bulur, temin eder ve istediğiniz malı veya hizmeti alırsınız ve böylece alışveriş tamamlanır. Maddi bir bedel ve maddi bir karşılık.
İnsanın beklentileri, hayalleri ve umudu maddiyat eksenli olunca bu sınırlı ve kısıtlı dünyada aradığı tatmini bulması asla imkan dahilinde olamaz.
Her şeyden önce insanın kendi hayat süresi buna yetmez.
Doğumdan ölüme kadar azami seksen yıllık ömrü olsa -ki bu sürenin tamamı bile sınırsız arzu ve istekler için yok hükmünde bir an gibidir- bu sürenin ilk on yılını çocukluk, son on yılını yaşlılık/acizlik, geri kalan 60 yılın üçte birine denk gelen 20 yılını uykuda geçen süre olarak kabul edersek verimli olabilecek belki 40 yıllık bir süreden bahsediyoruz. Kırk yıl hiç durmadan dinlenmeden elde edebileceği maddi şeyler için uğraş veren bir insanın elde edeceklerinin ve tadacağı hazzın tamamı sonuçta yine bu dünyada kalacak. Hayat parantezi kapandığında geride kalanlar onun için bir hiç hükmünde olacaktır. O insanın bir türlü yakalayamadığı iç huzuruyla ilgili sır ise işte bu son cümlenin içinde saklıdır.
Yani buradan bir şey götürememek.
Yani maddi dünyada kendisine ne kadar zevk verse de kazandıklarının, elde ettiklerinin tamamının burada kalacak olması.
Yani, o çok değer verdiği bedeninin bile diğer tüm değer verdiği, peşinde koştuğu ve tüm vaktini harcadığı mal, mülk, servet adına ne varsa hepsiyle beraber geride kalacak olması.
Her kim buradan maddi bir şey götüremeyeceğini erkenden anlayıp da hayatını ona göre düzenlemeye başlarsa gerçek mutluluğu, gönül rahatlığını ve her türlü maddiyatın önüne geçen manevi tatmini yakalar.
Bunun için ..mış gibi yapmak, farklı rolleri yaşamak yerine doğal hayatın, yani fıtratın, yani yaradılış yasalarının akışına kendimizi bırakmalıyız.
Selamla başlayalım güne.
Güler yüzle karşılayalım çevremizdekileri.
Paylaşalım neyimiz varsa elimizde.
Güzel yanlarını görelim sevdiklerimizin.
Yetime, kimsesize, yoksula merhametle destek olalım.
Kendi menfaatimiz için değil tüm insanlık için çalışalım, araştıralım, üretelim.
Bütün gücümüz ve cesaretimizle mazlumun yanında, zalimin karşısında duralım.
Tüm bunları bizi yaratan ve rızıklandıran, yerdeki ve göklerdeki her şeyin yegane sahibi, ölümden sonra bizi tekrar diriltip asla şaşmaz ve yanılmaz bir şekilde hesabı görecek olan yüceler yücesi Allah rızası için yapalım.
İşte o zaman geride bıraktığımız her ne varsa ziyan olmayacaktır.
Gerçek tatmin ve hazzın en yücesi Allah'ın rızasını kazanmaktır.
Peyami Bayram
22 Kasım 2023
Arnavutköy, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.