YEMEK
Yörenin beyleri Nasrettin hocayı yemeğe davet etmişler. Hoca nereden bilsin; davete, günlük kıyafetiyle katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin, ne sefa getirdin diyen var. Herkes, allı pullu kıyafetlilere el pençe duruyormuş. Hoca, bir koşu evine giderek, sandıktaki işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş. Az evvel hoş geldin bile demeyenler, önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca’yı, yere göğe sığdıramayıp başköşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını önüne koymuşlar. Herkes Hoca’nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca, bir taraftan kürkünün kolunu sofrada sallamaya, bir taraftan da “Ye kürküm ye, ye kürküm ye!” demeye başlamış.
– İlahi Hoca, demişler, kürkün yemek yediğini kim görmüş?
Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş:
– Kürksüz adamdan sayılmadık… İtibarı o gördü, yemeği de o yesin.
Nasrettin hoca bize yüzyıllardır pek çok ders veriyor ama insanlık halimiz değişmiyor. Bu da dünyanın bir sınav yeri olmasından sanırım. Öyle ya bütün insanlar tarih boyunca anlatılan kıssalardan hisse aşmış olsa, nasihatlere ve uyarılara dikkat kesilip ders alsa ve hatalarından, yanlışlarından dönse dünyanın sonu gelirdi zaten.
Konu yemeden açılmışken şair İsmet Özel’in şu sözünü kulaklarımıza küpe olsun diye aktarayım da kafa konforumuz biraz daha bozulsun;
“İnsanın şerefi ağzını yiyeceğine götürmeği reddedip yiyeceğini ağzına götürmekte ısrar etmektir. “
Kalın sağlıcakla,
Peyami Bayram
3 Ekim 2022
Arnavutköy, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.