Dostluk ve Eleştiri



Dostluk ilişkisi birinci derecede karşınızdakine kucak açmaktır. İnsanın annesiyle başlayan sığınma ve kucaklanma ihtiyacı hayat boyu hiç bitmeyecek bir şeydir. Cinsiyeti, yaşı, konumu, makamı ve statüsü ne olursa olsun insan sığınacağı bir kucak ister. Yakınlarına, dostlarına kucak açan, geniş gönüllü, cömert, dert dinleyen, yapıcı ve onarıcı konuşan kimseler etraflarında en iyi eş, dost, ve arkadaş olarak bilinirler. 


Eleştiri yapmak yerine dostlarımızı dinlemeyi tercih etmeliyiz. Ayrıca dostlarınızı, yakınlarınızı maddi durumları ile sorgular, yargılarken genel duruma göre eleştirseniz de kendi durumunuzla mukayese etmeniz hiç uygun değildir. Bunu ister gıyabında isterse yüzüne karşı yapın eleştiride varılan hükümleri bildirmenin karşınızdakine tesirinin ne olacağını iyi hesaplamak gerekir. İsabetli eleştiriler yapmakla da isabetsiz kanaat belirtmekle de dostlarınızla aranızda derin kırgınlıklara sebep olabilirsiniz. 


Kişinin diğer insanların maddi durumları ile fiziksel şartlarını gözlemlemesi doğal bir şeydir, bundan kaçınmak neredeyse imkansız diyebiliriz. Ancak onlarla arasındaki ‘kendince’ müsbet veya menfi farklılıklarını kıyaslamak tehlikeli bir süreçtir. Böyle bir süreçte insanlar şunları yaşarlar; birincisi haset gibi çok kötü bir durum, ikincisi gurur/kibir veya zıddı aşağılık kompleksi/eziklik gibi duygusal bozukluklar ve son olarak bunlardan biri veya her ikisinin yaşatacağı motivasyon bozukluğu ve mutsuzluk, huzursuzluk. Eziklik veya kompleks bazen aşırı motivasyon(ihtiras) sağlasa da muhteris bir kişinin üreteceği hayırlı bir şey olamayacaktır. Görüldüğü üzere insanın başkalarının maddi/fiziksel durumları ile kendisininkini mukayesesi hiç de iyi sonuçlar çıkarmıyor. 


Dostlarınızın fiziksel özellikleri ile maddi varlıkları eleştiri konusu olamayacağı gibi emek ve maddi kazanımları da eleştiri konusu olamaz. Böyle bir eleştiri karşınızdakine de aynı yönde bir eleştiri hakkı verecektir. Bu da dostluğu zedeleyecek ve belki de bitirecek gereksiz ve sonuç alınamayacak bir tartışmaya neden olacaktır. 


Hepimiz insanız. Aileden, çevreden ve fıtrat olarak nefsimizden kaynaklı pek çok noksan ve kusurlarımız vardır ve olmaya da devam edecektir. Allah insana sanırım bunun için uzun bir ömür vermiştir. Yine sanırım ki Allah bize verdiği bu hayatı tek bir an veya olay üzerinden değil tüm yaşam sürecimizdeki tercih ve yönelişlerimize göre muhakeme edecek ve hüküm verecektir. Böyleyken bizim eleştirdiğimiz kişilerin etkilendiği arka planlarının ve olayların bilemediğimiz, göremediğimiz bambaşka yönlerinin de olabileceğini hesaba katmamız gerekmez mi?


Bize örnek gösterilen insanlar arasında en üstün ahlaka sahip Allah’ın son nebisi Hz. Muhammed(as) da insanlara gerçekleri bütün çıplaklığı ile söylemiş ancak yukarıdaki hususlarda son derece hassas davranmıştır. Yoksa etrafındaki en yakınları ile başlayan sonra dalga dalga yayılan ve günümüze kadar ulaşan o muhteşem sevgi ve fedakarlık halkası nasıl oluşacaktı?

Hz. Muhammed yakınlarına, dostlarına ve tüm insanlara en iyi örnek olmaya özen gösteren, herkese sevgiyle kucak açan, merhametli, güler yüzlü, cömert, fedakar, özünde de sözünde de dosdoğru bir insandı. 


Mum dibine ışık vermez demiştik ya; Allah bilir ama Nur(25;35) ayetinin her kişide tecelli etmesi pek kolay ve olası bir şey değil. Ancak bu yolda çaba sarf etmenin bize katacağı şeyler çoktur muhakkak. 


Vesselam..

 

Peyami Bayram

7 Mayıs 2023

Arnavutköy, İstanbul 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstikamet ve istikamet açısı

Hürriyet Kasidesi Şiiri ve Çözümlemesi - Namık Kemal

EŞEK ve EŞEKLİK