6 Şubat 2023 Büyük Afet Sonrası
6 Şubat 2023 Büyük Afet Sonrası
Katıldığımız
yardım faaliyetleri hakkında gözlem ve yorumlarımı paylaşmak üzere yazdıklarım
aşağıdadır.
Sözün
en başında söylemem gerekir ki; her acıyı ve felaketin getirdiği türlü
sıkıntıları en iyi bizzat yaşayanlar bilir elbette. Biz ise İstanbul’da deprem
bölgesinden uzak bir şehirde yaşayan insanlar olarak ancak üzerinden saatler
geçtikten sonra ancak afetin büyüklüğünün farkına varmıştık. Memleketimiz afet
bölgesindeki 11 ilden birisi olmadığı ve birinci dereceden yakınlarımız da o
bölgede bulunmadığı için sadece medyadan bilgi almak durumundaydık. Bölgede
yaşayan veya memleketi o bölgede olan bazı dostlarımı aradığımda acıyı daha
fazla hissetmeye başlamıştım.
Ertesi
gün ise elimizden ne gelir, neler yapabiliriz telaşına düştük.
Maddi
yardımların bir şekilde yapılıyor olduğunu fakat bunun yanı sıra afet
bölgesinde bizzat bulunmak gerektiğini düşündüm kendi adıma. Emekli bir asker
olarak aldığımız eğitim ve arazideki tecrübelerimizin böyle zamanlarda işe
yaramadıktan sonra ne kıymeti vardı ki. Biz öğrencilik yıllarımızda bir gün
emekli olabileceğimizi ama bu vatana karşı sorumluluğumuzun mezara kadar
bitmeyeceğini öğrenmiştik.
Ne
yapabilirim, nasıl yapabilirim diye düşünüp araştırırken çok yakın bir devre
arkadaşım olan Davut ÇİL ile konuştuğumda bölgede aşevi kurmak üzere yola
çıkacağını öğrendim. Benim de yardıma hazır olduğumu söyledim. İkinci bir kafilenin
yola çıkacağını ve o kafileye liderlik yapabileceğimi öğrendiğimde derhal
hazırlıklara başladım.
Depremin
ikinci günü AFAD gönüllüsü olarak bölgeye gitmek için kaymakamlıkta başvuru
yapan oğlum da benim ekibe katıldı ve 10 Şubat Cuma sabahı Adıyaman’a gitmek
üzere evden çıktık. O güne kadar hiç tanımadığım, varlığından bile haberdar
olmadığım HAKEV VAKFI tarafından
yardımsever bağışçıların destekleriyle bir TIR dolusu malzeme ve erzak
hazırlanırken yine o gün tanıştığımız üç arkadaşla ben ve oğlum bir binek
araçla önden hareket etmiştik. Biz hava kararmadan bölgeye ulaşmak maksadıyla
TIR’ın yüklenmesini beklememiştik. Ancak Ankara’ya vardığımızda bizden bir gün
önce Adıyaman’a varan devre arkadaşımdan Adıyaman’da yeterli aşevi olduğunu
durumu netleştirene kadar beklemede kalmamız gerektiğini konuştuk.
Bu
durumda ya başka bir bölgeye yönelmemiz veya geri dönmemiz gerekecekti. Durumu
netleştirmek için Ankara çıkışında bir dinlenme tesisinde uzun bir mola vererek
bir dizi görüşmeler yaptık. AFAD’da genel müdür olan arkadaşım Mustafa Havan
ile yoğunluğunun arasında bir fırsat bularak görüştüm. O esnada yanında olan
Kızılay genel başkanına sorarak bizi Kahramanmaraş merkeze yönlendirdiler. Bu
arada vakit gece olmuştu. Sonrasında verilen irtibat numaraları ile görüşmeler
yaparak yolumuza devam ettik. Ankara’nın çıkışında Gölbaşı yakınlarında uzun
süre mola verdiğimiz dinlenme tesislerinde ve daha sonra takip ettiğimiz Kırıkkale,
Kırşehir ve Kayseri güzergahında sayamayacağımız kadar çok yardım ekibi, yardım
malzemeleri taşıyan TIR, kamyon ve çeşitli araçlar gördük. Her gördüğümüz araç
ve ekip bize ayrı bir heyecan verdiği gibi ülkemizin çeşitli kesimlerinden
bunca insanla aynı iyilik ve yardım yolunda birlikte yol almaktan gurur duyduk.
Asker, polis, ormancı, sağlık ve belediye personeli gibi pek çok kamu
personelinin yanı sıra onlarca, belki yüzlerce dernek, vakıf, firmanın yanı
sıra bireysel olarak yardım için yollara düşmüş insanla karşılaştık. Yol
boyunca kimi yerde eksi 24 dereceye varan soğuğa rağmen bu aziz milletin sinesindeki
sıcacık sevgi ve merhametle yolculuk hiçbirimize zor gelmemişti.
Nihayet
11 Şubat cumartesi sabah saat 7 sularında Kahramanmaraş merkez Dulkadiroğlu
ilçesinde Fatih Anadolu Lisesi bahçesinde konuşlanmış olan yardım
ekiplerinin arasına katıldık. Aynı gün Bayburt’tan HAKEV VAKFI gönüllüsü dört
kardeşimiz de mutfak hizmetlerine yardım için bize katıldılar. Böylece toplan
dokuz kişi olmuştuk.
Burada
Kocaeli valiliğinin koordinesinde Dilovası Belediyesi ekipleri yardım
faaliyetini koordine ediyorlar. Türkiye’nin her yanından ve dünyanın çeşitli
ülkelerinden gelen yardım malzemelerini taşıyan TIRlar burada boşaltılıyor,
depoya dönüştürülen okulun alt katı ile halı sahada tasnif ediliyor ve köy ve
mahalle muhtarları ile irtibat kurularak Dilovası ve Körfez Belediyesinin
araçları ve personeli ile muhtaçlara ulaştırılıyor. Dilovası belediye başkanı
Hamza Şayir bizzat ekiplerin başında gerçekten son derece özverili bir şekilde
bütün mesai arkadaşları ile canhıraş hizmet ediyorlardı. Başkan yardımcısı Fazıl
bey ve başkanın özel kalem müdürü Recep bey aralıksız olarak sahada
koşturuyorlardı. Elbette bahçesinde faaliyetlerimizi yürüttüğümüz, binasından
istifade ettiğimiz Fatih Anadolu Lisesi’nin çok değerli müdürü Ahmet Yağdıgül beyefendinin
kendisi de depremzede olduğu halde şahsi mağduriyetini bir kenara bırakarak
bize orada bulunduğumuz süre zarfında gösterdiği güler yüzlü muhteşem ev
sahipliği ve bizimle birlikte yardımların daha çok kişiye ulaşması için
koşturması hepimize bambaşka duygular yaşattı. Kahramanmaraş’ın önemli ziyaret
mekanlarından biri olan Yedi Güzel
Adam Edebiyat ve Sanat Müzesi’nin hemen yanı başındaki bu lisenin müdürü
olan sevgili Ahmet Yağdıgül artık benim gönlümde hiç şüphesiz Sekizinci Güzel
Adam olarak yerini almıştı.
Bizim
mutfak ekipmanının kurulacağı yeri tespit etmek üzere Dilovası Belediyesi
yetkilileri ile istişare yaptık. Okul bahçesinde depremzede ailelerin barındığı
iki adet kamelya vardı ve gün içinde AFAD tarafından çadırlar gönderileceği ve ailelerin
çadırlara geçeceği bilgisi verilince bu kamelyalardan büyük olanının mutfak
için uygun olacağını değerlendirdik. Aileler boşaltır boşaltmaz da bu kamelyayı
temizleyip düzenleyerek mutfak haline dönüştürdük, etrafını da brandalarla
çevirdik. Yardım malzemeleriyle beraber mutfak ekipmanlarımızın da yüklü olduğu
TIR 11 Şubat öğleden sonra ancak bizim olduğumuz yere ulaşabildiği için
hazırlıklarımızı tamamlamamız akşam geç saatleri buldu. Bu yüzden ancak ertesi
gün, yani 12 Şubat 2023 Pazar günü ilk sıcak yemeğimizi afetzedelere ikram
edebildik.
Bulunduğumuz
okul bahçesine on adet AFAD çadırı bu işle görevlendirilmiş askerler tarafından
kuruldu. Çadırlara ısıtma için yardım TIRları ile gelen elektrikli ısıtıcılar
dağıtıldı ancak ilk iki gün okuldan alınan elektrik bütün çadırları aynı anda
besleyemediği için afetzedeler yine yaktıkları ateşlerin ve okulun dış
kantininde yakılan sobanın başında sabahlamak zorunda kaldılar. Daha sonra
Dilovası Belediyesi ekiplerince trafo desteğinin artırılması ile her çadıra
elektrik tesisatı çekilerek aileler sıcak çadırlarda kalabildiler. Bu arada biz
de mutfak olarak ilk günden itibaren yemek miktarını artırarak en az iki öğünde
üçer kap olmak üzere yaklaşık ilk gün 400 kişi ile başlasak da sonraki günlerde
yaklaşık 2600-3000 kişiye sıcak yemek sunmaya devam ettik.
17
Şubat 2023 öğleden sonra oğlum ve ben başlattığımız hizmeti yeni gelen
arkadaşlara devrederek ayrıldık, ama gönlümüz gözyaşları ile ayrıldığımız
depremzede kardeşlerimiz ile yardımsever, hayırsever ve gönlü güzel
dostlarımızda kaldı.
Şahsen
ben ve oğlum evde kamp malzemelerimiz hazır olduğu için uyku tulumu ile
çadırımızı yanımıza almıştık. Ancak bizim kamp malzemelerimiz daha çok yazlık
malzemelerdi. Kahramanmaraş’ta gündüz 8 ila 14 derece arasında olsa da geceleri
hava eksi 4 derecelere kadar düşüyordu. Dolayısıyla ilk gece çadır yerine okul
kantininin mutfağında yere yardım malzemeleri arasında gelen vatandaşlarımızın
gönderdiği kullanılmış yataklardan sererek ve ısıtıcı yakarak yattık. İkinci
geceden itibaren ise yine yardım için gönderilen ve okul bahçesine konulan iki
konteynerden birisine yerleştik ve orada kaldık. Tuvalet ihtiyacını ise
civardaki afetzedelerle birlikte okulda karşıladık. Banyo ihtiyacımız için de
hemen yanımızda bulunan Gazi Paşa Kışlası’nın imkanlarından istifade ettik. Bir
yandan okul bahçesinde olmamızdan dolayı okulun imkanları, öte yandan kışlanın
hemen yanında olmamızdan ötürü askeriyenin imkanlarından yararlanmamızdan
dolayı deprem bölgesinde mümkün olabilecek bütün konfora sahip sayılırdık. Bu
durumda bütün enerjimizi mümkün olduğunca fazla sayıda afetzedeye ve tabii ki
bu arada bölgemizdeki yardım ve güvenlik ekiplerine sıcak yemek vermek için
harcıyorduk.
Bir
mutfak için gerekli malzeme ve erzakın yanı sıra aşçının da çok önemli olduğu
malumdur. Özellikle böyle zamanlarda gönüllü çalışacak büyük mutfak tecrübesi
olan usta aşçılar çok kritik bir görev üstenmektedirler. Bizim işlettiğimiz
mutfakta da ilk başta vakıf çalışanı bir arkadaş (Osman) ile yine vakıf
gönüllüsü bir arkadaşımız (Kemal Canarslan) en güzel şekilde yemekleri
yaptılar. Sonraki aşamada yine vakıf duyuruları ile Kayseri’den bir usta aşçı
(Emre) aramıza katıldı. Ailesi depremzede olan bu sebeple birliğinden izin alıp
ailesinin yanına gelmiş ve esas mesleği aşçılık olan bir uzman erbaş (Kadir Kök)
kardeşimiz bize destek verdi. Bize çok yakın konumdaki ağır hasarlı
Kahramanmaraş Askeri Gazino Müdürlüğü mutfağı çalışmadığı için yemeklerini
bizden alıyordu. Burada görevli aşçı bir uzman çavuş kardeşimiz (Muharrem) de
mutfağımıza destek verdi. Okul bahçesinde kurulan
çadırlarda kalan afetzede vatandaşlarımız da kendi acılarını bir kenara
bırakarak bizimle beraber yemek pişirme faaliyetlerine soğan ve patates soyarak
katkı sağlıyorlardı. İlerleyen günlerde yardım faaliyetlerine katılmak için bir çok gönüllü aramıza katıldı. İstanbul ve Kocaeli’den gelen üniversite öğrencileri ile Aydın’dan çalıştığı işinden izin alıp gelen can dostum Osman Soydan ve Ankara’dan gelen yardımsever gönül insanı kardeşim Mustafa Mert ile vakıf merkezinden görevlendirilen İbrahim Zeybek kardeşimiz bizim bizden nöbeti devralan ekibi oluşturdular.
AFAD
tarafından koordine edilen ve KIZILAY tarafından kurulan Kahramanmaraş’ta yemek
dağıtımı yapan bütün kişi, STK, firma vb grupların dahil olduğu “beslenme
platformu” adındaki whatsapp grubuna dahil edildik. Böylelikle sahada kimin,
nerede, ne kadar yemek yaptığı ve bu gruplardan kimin fazlası veya eksiği varsa
bu platformda paylaşılıyordu. İhtiyaçlar karşılanıyor, eksikler de
tamamlanıyordu bu platform sayesinde. Karşılanamayan ihtiyaçlarla ilgili
Kızılay görevlileri ile gerektiğinde doğrudan iletişime geçerek de çözüm
bulunabiliyordu.
HAKEV
VAKFI tarafından hayırsever ve yardımseverlerden toplanan ayni ve nakdi
yardımlarla bizim mutfak için gerekli her türlü ihtiyacın karşılanması maksadıyla
vakıf başkanı Sezgin Çakır İstanbul’da vakıf merkezinde bütün imkanları
seferber etmişti. Bu arada yardım
ekibimizde yer almak için onlarca gönüllü de yardımlarda bilfiil görev almak
için bölgeye gelmek istiyordu. Sezgin Bey bu gönüllüler arasından sırasıyla ve
tabii ki bizim ihtiyacımız ve kalacak yer imkanları ölçüsünde bir kısmını
bölgeye gönderiyordu. Gerçekten bütün Türkiye’nin neredeyse tamamı bu enkazın
bir an önce kalkması ve afetzedelerin güvenli ve sağlıklı bir yaşama kavuşması
için seferber olmuştu. Bunu sahada olduğumuz her an gözlemleme imkanımız oldu.
Zaten kurumsal olarak asli vazifesi olduğu ve sahanın esas koordinasyonundan
sorumlu olduğu için AFAD ve uluslararası alanda da en büyük yardım
kuruluşlarından biri olan ve bölgedeki tüm yardımların koordinasyonunda AFAD
ile birlikte hareket eden KIZILAY başta olmak üzere ülkemizin her tarafından kamu
kurum ve kuruluşları, parti farkı gözetmeksizin belediyeler ile yine fikir,
inanç, siyasi görüş vb farkı gözetmeksizin yüzlerce sivil toplum kuruluşu,
büyüklü küçüklü firmalar ve hatta bireysel olarak gelen binlerce yardım
gönüllüsü bölgeye ilk günden koşmuştu. Türkiye’nin her yanından asker ve polis
bölgede güvenliğin yanı sıra her türlü kurtarma ve yardım faaliyetlerinde
bilfiil canla başla çalışıyorlardı.
Gördüklerim
sanki bir savaş halinde bir seferberlik çağrısına milletimizin topyekun olarak
katılması gibiydi. Bölgedeki görüntüler çok yakın zamanda bütün dünyanın
gözlemlediği Ukrayna topraklarındaki savaş yıkımını andırıyordu. Emekli bir
asker olarak sivil ve askerlerin hep birlikte arazideki tüm hizmetlerinin de
ancak böylesi bir savaş halinde yapılabilecek şeyler olduğunu müşahede ettim.
Asla böyle büyük bir yıkımın olacağı geniş çaplı bir savaşın içinde olmamızı
elbette istemem. Ancak 15 Temmuz darbe teşebbüsünde gördüğümüz milli birlik ve
beraberliğin çok daha fazlasını bu afette bizzat görmüş olmaktan son derece
gurur duydum. Allah korusun, bu tür hadiselerin millet olarak bizim için gerçek
hayatta yaşanmışlıklarıyla adeta birer fiili tatbikat olduğunu düşünüyorum. Bu
cömert, fedakar, hamiyetperver ve kadirşinas milletimizin fiilen yaşadıklarını
devletimizin ilgili organları, bütün kamu kurum ve kuruluşları ile her alanda
faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerimiz her yönüyle analiz ederek
çıkaracakları derslerden bundan sonraki faaliyetlerinde ve gelecek nesillerde
de kullanılmak üzere ilkeler edinmeleri elzemdir. Yoksa daha önceleri yaşanan
pek çok olaylarda olduğu gibi her hata ve yanlış uygulanmaya devam edilecektir.
Bireysel tecrübelerin kurumlara aktarılması başta devlet düzeyinde anayasa,
kanun, yönetmelik gibi toplumun genelini bağlayan belgelere girmesiyle sağlanır
ve kalıcı olur. Sivil toplum açısından da kendi hazırlıkları, eğitimleri ve iç
disiplinleri ile muhtemel senaryolara karşı hazırlık plan ve programlarını
hazırlamakla bu büyük ve önemli tecrübelerden istifade edilmiş olur.
Bütün
bu gözlemlerimin ardından bizzat ve bilfiil tecrübelerimden çıkardığım
sonuçları aşağıda paylaşmak isterim.
1. Böylesine büyük ve hayati öneme sahip
bir konuda afet bölgesine arama-kurtarma, enkaz kaldırma, sağlık, lojistik,
yemek ve erzak dağıtımı, çadır, konteyner, tuvalet ve banyo hizmeti vb herhangi
bir konuda yardım gönüllüsü veya görevlisi olarak gidenlerin yaşadıkları ile
ilgili mutlaka soru cevap şeklinde gözlem ve tecrübelerini derlemek gerekir.
(Hiçbir bilgi ve tecrübe heba olup gitmemeli)
2. Doğal afet bölgesi ilan edilen bölgede
derhal olağanüstü hal ilan edilmeli ve bununla beraber bölgeye giriş ve
çıkışlar kontrol altına alınmalı. (Bölgede asayiş ve düzenin sağlanması, her
türlü yardım ve desteğin hızlı bir şekilde ihtiyaç duyulan yere ulaştırılması,
gereksiz yığılmaların önüne geçilmesi için bu gereklidir)
3. Tıpkı savaş hali durumunda TBMM
tarafından ilan edilen seferberlik hakkındaki kanun gibi doğal afet durumunda
ilan edilen olağanüstü hal için de özel bir yasa çıkarılarak personel ve araç
seferberlik hazırlıkları afet öncesinden planlanmalıdır. Bu meyanda özellikle asker,
polis ve jandarma emekli subay, astsubay ve uzman erbaşları bu tür durumlar
için öncelik gönüllülük esası olmak üzere gerekirse sefer görev emri gibi olağanüstü
hal görev emri ile ihtiyaç duyulan bölgelerde görevlendirilmelidir. Aynı
şekilde kamu veya özel sektör farkı gözetilmeden iş makinaları, kamyonlar ve
benzeri araçlar ile bunların şoför ve operatörleri de görev emri ile afet
öncesinde hazırlıklı olmalıdır. Bu sayede afet bölgesine ve afetzedelere daha
hızlı müdahale ve yardım ulaştırılabilsin ve organizasyon ve koordinasyonda
gecikmelerin önüne geçilebilsin. (Afet bölgesinde araziye ve zorlu koşullara
adapte olamayan, psikolojik olarak gördüklerine ve yaşadıklarına dayanıklı
olmayan insanların verimli olamadıklarını bilakis içinde bulundukları ekibe yük
olduklarını gözlemledim. Emekli bir asker olarak aradan yıllar geçmiş olsa da arazi
şartlarına daima hazır olduğumu ve bu tür işlerin üstesinden gelmenin ötesinde
birlikte olduğumuz ekip arkadaşlarımıza olumlu yönde etki ettiğini gözlemledim)
4. Afet bölgesinde yardımların
koordinasyonu tek elden sağlanmalı. Bu maksatla bölgenin mülki amiri
koordinasyondan birinci derecede sorumlu olmak üzere yardımcı yöneticiler ile
takviye edilmelidir. AFAD bölgedeki kurtarma ve yardım faaliyetlerinin merkezi
sorumluluğunu taşımakla beraber başta KIZILAY ile işbirliği olmak üzere bütün
paydaşları tek çatı altında toplayacak bir mekanizma oluşturmalıdır. Bu
maksatla ilk etapta;
a. Arama ve kurtarma
b. İlk ve acil yardım (Sağlık)
c. Enkaz kaldırma
d. Asayiş
e. Lojistik(teknik)
f. Haberleşme ve enformasyon
g. Afetzede yönetimi
h. Barınma işleri (elektrik ve kullanma
suyu dahil)
i. Her türlü erzak ve içme suyu ikmali
ile dağıtılması
j. Sıcak yemek yapımı ve dağıtılması
k. Ekmek yapımı/temini ve dağıtılması
l. Giyim kuşam temini ve dağıtılması
m. Temizlik işleri (seyyar tuvalet ve
banyolar ile çevre temizliği)
n. Cenaze ve defin işleri
o. Ulaştırma (bölgeden ayrılmak isteyen
afetzedelere yardım)
p. Sosyal ve psikolojik hizmetler
Konularında birim başkanlıkları ve bunların
konuşlanacakları yerler belirlenerek ilk saatlerden itibaren işbaşı yapmaları
sağlanmalıdır. Bunun için afet öncesinde muhtemel farklı senaryolara göre
hazırlıklar tam ve eksiksiz olarak yapılmış, ayrıca en azından yılda bir kez
fiili tatbikatı icra edilmiş olmalıdır. (Bölgede öncelikli görevin can kurtarma
ve afetzedeleri güvenli ve sağlıklı koşullara kavuşturma olduğunun bilinciyle
iş bölümü ve koordinasyonun ilk andan itibaren hem can kurtarma hem zamandan
hem de her türlü malzeme ve personelden azami istifadeyi sağlayacağı
gerçeğinden hareketle)
5. Afet bölgesine gitmek isteyen yardım
ekipleri, STKlar, firmalar veya şahıslar bu koordinasyon merkez(ler)i ile
irtibata geçerek gitmeli. İrtibata geçmeden yola çıkmış olanların ise bölgeye
girişte bu irtibatı sağlanmalı ve bölgeye girişlerine bu şekilde izin verilmeli.
Bölgeye ulaştıklarında hangi konuda yardımda bulunacaklarsa ilgili birimin
kontrol ve koordinesine katılmalıdır. Katılan birimler ve personel kayıt altına
alınmalı, birimlere ve personele mülki amirlikler veya AFAD tarafından tanıtma
kartı verilmelidir. Böylece gönüllülerin faaliyete başladığı andan itibaren
görevli statüsüne dönüşmesi ve her birinin grup veya birey olarak bütünün bir
parçası olduğu hissi yaşatılmalı ve bunun sorumluluğu verilmelidir. (Afet
bölgesindeki en büyük sorunlardan birinin acil müdahalede yetersiz ve eksik
kalınması, ikincil olarak da afetzedelere sunulan hizmetlerin bölgede dengesiz
dağılımına engel olmak için)
6. Bölgenin sorunlarını, ihtiyaçlarını ve
çözüm yollarını merkezi veya üst yönetimle sürekli ve hızlı koordine etmeli. Bu
maksatla afet öncesi, normal zamanlarda Türkiye’nin bütün il ve ilçeleri ile
belediyeleri eş/kardeş il, ilçe, belediye olarak eşleşmeli ve afet ve
olağanüstü durumlarda yardımlaşmanın nasıl yapılacağı tüm detayları ile
planlanmalı ve tatbikatları da yapılmalı. (Afet hazırlığının önceden yapılması
çok önemli)
7. Yurtdışından gelen ekipler ve
malzemeler için de aynı prosedür uygulanmalı.
8. Burada belirtilmesi gereken önemli bir
konu da afet bölgesinde koordinasyon yetkililerinin bilgisi ve izni olmadan hiç
kimse izin ve yetki verilen görev ve belirlenen alan dışında başka işlerle ve
başka alanlarla ilgilenmemelidir.
9. Yardım görevlileri ve gönüllülerinin
dikkat ve riayet etmesi gereken konular şunlardır;
a. Öncelikle yardım işi bir gönüllülük
işidir. Kamu görevlisi, STK veya özel firma çalışanlarının da gönüllülük
esasına göre bölgeye gitmeleri sağlanmalıdır. Afet bölgesi zor ve çetin
şartlarında gönüllü olmayanların faydası olmadığı gibi bölgedeki idareciler ve
diğer yardım personeline yük olabilirler.
b. Afetzedeler için yardım gönüllüsü
olarak bölgede bulunulduğu her an hatırda tutulmalıdır. Özellikle afetzedelerle
iletişim kurmada bu husus asla göz ardı edilmemelidir. Çok ciddi hayati tehlike
atlatmış ve muhtemelen o şoku üzerinden atlatamamış bir kitleyle karşı karşıya
bulunulduğu bilinerek hareket edilmelidir. Afetzedelere çok müşfik ve kibar
davranılmalı. Onların sert, kaba, suçlayıcı ve hatta hakaret içeren sözlerine
bile sabırlı ve anlayışlı karşılık verilmelidir.
c. Bölgede bulunma gerekçemiz genel
olarak “yardım” olsa da herkes içinde bulunduğu birimin yaptığı hizmet ne ise
onun dışına çıkmamaya özen göstermelidir. Örneğin sağlık görevlisinin aşevinde
bulunması ne kadar saçma ise bir aşçının da arama kurtarma faaliyetine
katılması o derece yanlıştır. İnsanların sırf merak ve ilgisi var diye bu tür
görev alanı dışına çıkmalara izin verilmemelidir.
d. Afet bölgesinde yiyecek sıcak yemek,
yatacak sıcak bir yatak, içecek sıcak bir çay, istediği zaman duş alma imkanı,
oturup arkasını yaslayacak bir koltuk konforunu bulamayacağı gibi tuvalet
ihtiyacını gidermekte dahi zorlanacağını göz önünde bulundurmalıdır. Hele ki bunların
hiç birisinden şikayet etmemelidir.
e. Afet bölgesi ve yardım faaliyetleri
ile ilgili sosyal medya paylaşımlarında ölçülü ve dikkatli davranmalı. Aşırı
duygusal ve ajite edici şeyler paylaşmamalıdır. Afetzedelerin ve özellikle
çocukların ve yaralıların görüntülerini izinsiz paylaşmamalıdır.
f. Fiziksel ve psikolojik olarak yetersiz
kalan görevli ve gönüllüleri derhal yenileri ile değiştirilmelidir.
g. Son olarak afet ve olağanüstü durumlar
için ister görevli olsun ister gönüllü olsun herkes her an hazır ve teyakkuzda
bulunmalıdır. Bunun için de normal zamanlarda afet ve olağanüstü durumlara
hazırlık maksadıyla personel görevlendirme, işleri planlama, malzemeleri
depolama, vazifelerin belirlenmesi ve bunlarla ilgili eğitim ve tatbikatlar
yapılmalıdır.
h. Bu son madde kamu veya özel her kurum
ve kuruluş, STK ve okullarda muhakkak uygulanmalıdır. Kurumlar arası iş birliği
ve koordinasyon toplantıları senede iki defa yaz ve kış sezonlarında muhtemel
senaryoya göre yapılmalıdır.
i. Mümkün olduğunca her evde de buna
benzer hazırlıklar yapılmalıdır.
Bu vesileyle 6 Şubat 2023 tarihinde
ülkemizde meydana gelen, 11 ilimizi doğrudan ama bütün milletimizi ise gönülden
etkileyen bu çok büyük afette vefat eden bütün vatandaşlarımıza Allah'tan
rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Milletçe el ele vererek
devletimizin de bütün imkanlarını seferber etmesiyle afetzede tüm kardeşlerimizin
bir an önce güvenli, huzurlu ve mutlu yuvalarına bir an önce kavuşmalarını
sağlamalıyız.
Bu büyük afette yaraların sarılması için AFAD ve KIZILAY gibi kurumların
yanında ve bazen de önünde çok güzel doğal bir seferberlik ruhu sergileyen aziz
milletimizin tüm yardım gönüllüleri, bağışçıları ve hayırseverlerini en derin
sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Peyami Bayram
2 Mart 2023
İstanbul
peyamibayram@gmail.com
Bülent çeşme
YanıtlaSilAllah senden vede oğlundan da razı olsun aslan abim.İyiki varsınız
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Allah tüm hayırsever ve yardımseverlerden razı olsun.
SilYazında çok güzel tespitler var İnşallah uygulanır
YanıtlaSilTeşekkür ederim. İnşallah uygulanır.
SilKardeşim sizi tanıdığım günden beri beni hiç yanıltmadın, yazdığın her konunun bizzat yaşayanı olarak çok güzel anlatmışsın, bu yazıyı Afad ve Kızılay yetkilerinede iletmelisin, Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın, selamlar ve saygılar sunuyorum
YanıtlaSilKim olduğunuzu göremedim, yazarsanız sevinirim. Teşekkür ederim. İlettim.
Sil