Şahsiyetli olmak
Şahsiyetli olmak
Bir futbol takımını tutuyor olabilirsiniz. Bir siyasi partinin çizgisini/ilkelerini benimsiyor olabilirsiniz.
Bir liderin, bir önderin veya ünlü bir şarkıcı veya oyuncunun hayranı olabilirsiniz.
Hatta fanatik düzeyde bir hayran veya taraftar da olabilirsiniz.
İnsanın bir şeyleri sevmesi, benimsemesi veya taraftarı olması olağan bir durumdur. Yalnız bu durumun aşırılığı ve kronik bir hal almasını olağan dışı olarak gördüğüm için bunu ele almak istiyorum.
Hani derler ya; durumu daha iyi anlamak için manzaraya biraz uzaktan, geniş açıdan bakmak gerekir diye. Şimdi gelin beraberce buna bir göz atalım.
Şöyle bir düşünün; o taraftarı veya hayranı olduğunuz takım, parti, lider veya şarkıcı/oyuncu size ne kadar yakın bir mesafede? Yani fiziksel olarak siz onu ne kadar mesafeden görüyorsunuz, ne kadar temas kurabiliyorsunuz? Ona rahatça dokunabilir, mesela tokalaşabilir misiniz, doğrudan herhangi bir soru sorabilir misiniz? Doğrudan en ufak bir eleştiri yöneltebilir misiniz? Ya da düşünün; onunla sizin sosyal statünüz, ekonomik durumunuz, gerçek günlük yaşam biçiminiz ne oranda benzeşiyor? Veya ne bileyim siz onun ortamına girebilir misiniz veya aynı ortamda bulunsanız neleri paylaşabilirsiniz? Onun/onların yaşadığı mahalle/muhite siz girebilir, orada yaşayabilir misiniz?
Ve o size ne verir?
Bunları ciddi ciddi düşünmeli ve gerçeklerle yüzleşmelisiniz. Aksi taktirde kendi kişiliğinizi kurgulanmış bir hayal aleminde duygusal sömürüye terk etmiş olabilirsiniz.
Aslında o hayranlık duyduğunuz kişi/kurum maddi açıdan sizden çok çok büyük, erişemeyeceğiniz bir kurmaca sosyal statüdedir. Bu durumda size bazen hileli senaryolar, bazen sihirli sözler, bazen aldatıcı/çeldirici görseller ve belki bazen nefsinize hoş gelecek umut vaat eden sözler sarf ederek çoğunlukla sizin zaaflarınızı istismar ederler. Çünkü onlar bu statüden çok büyük maddi menfaatler elde etmektedirler. Böylece onlar konfor alanlarını umarsızca ve azgınca genişletmeye devam ederler.
Siz hep verirsiniz ve sadece duygusal tatmin beklersiniz. O ise hem duygusal hem de maddiyat olarak sizden hep alır. Böylece aranızdaki mesafe sürekli daha fazla açılır. Onun sizden gittikçe uzaklaşması sizin gözünüzde onu daha da yükseltir ve yüceltir. Çünkü siz maddi bir karşılık almadan sürekli onun için emek veriyorsunuz, mütemadiyen onun size üstten baktığı/bakacağı kulenin tuğlalarını kendi ellerinizle üst üste diziyorsunuz. Onu öyle bir yere koyuyorsunuz ki ona erişilmezlikle beraber adeta bir dokunulmazlık da atfediyorsunuz. Kendi kendinizi düşürdüğünüz bu halde karşınızdaki öyle bir yücelmiştir ki gözünüzde artık sizin için iyinin, doğrunun ve güzelliğin zirvesidir artık o. Bu şekilde farkında bile olmadan kendi putunuzu yontmuş olursunuz zamanla. Artık o bir efendi ve siz de adeta bir köle olmuşsunuzdur. Hem de gönüllü bir köle!
Aman diyeyim kendinizi böyle ucuza, bedavaya, hatta üste bedel ödeyerek hiç kimseye, hiç bir şeye kul/köle etmeyin.
Sevgide, hayranlıkta ve tarafgirlikte ölçülü davranmadan kendini ve kişiliğini kaybetmenin sonu sadece hüsran ve ızdıraptır. Bir vehimle yücelttikleri kimseler ihtiyaç duyduğu anda insanın yüzüne bile bakmazlar ve dahi ‘peşime takılmanızı ben demedim, siz kendiliğinizden gelip peşime takıldınız’ diyerek yüzüstü bırakırlar.
Şahsiyet sahibi olanlar ise izzet ve haysiyetini her şeye rağmen koruyanlardır. Çünkü onlar hiçbir şeye muhtaç olmayan, övülmeye gerçekten layık olan ve karşılıksız veren, sevginin asıl kaynağı, göklerin ve yeryüzünün tek ve benzersiz yaratıcısı, insanın görebildiği ve göremediği her şeyin hakiki sahibi olan Allah’tan başkasına ümit bağlamaz, O’ndan başkasına içtenlikle hayranlık duymazlar. Zira Allah insana şah damarından daha yakın, insana hesapsız rızık veren, her türlü noksanlıktan uzak, evrenin tek ve rakipsiz hükümdarı, her şeyi gören, işiten ve kaydeden, ölümden sonra da hesapları adaletle görecek tek hakimdir. Hayat sınavını başarıyla tamamlayanlara ebedi hayatta sonsuz huzur ve mutluluğu da mutlak iyiliğin asıl sahibi olan Allah verecektir.
Suistimal edilmemek, emekleri ve zamanı boşa israf etmemek ve bertaraf olmamak için Allah’ın tarafında olmak şarttır.
Ebedi huzur ve mutluluğu kazanmak için şahsiyet sahibi olmak gerekir.
Peyami Bayram
28 Mart 2023 / 6 Ramazan 1444
Arnavutköy, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.