Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Varla yok arasında

Resim
Gördüğüne var dedin, Yediğine kâr dedin, Hayatı kumar bildin; Günlere hep zar dedin.. Nefsine hoş gelenle Zevk verene yâr dedin, Doğru söz söylemeyle Dürüst işe zor dedin.. Hak söz diyen dostuna Düşman bilip hâr dedin, Albenili şeytana Sırrın verip sar dedin.. Unuttun bak âhiri, Göremedin zâhiri, Bilemedin O Bir'i; Güneş varken kar dedin.. Peyami Bayram 25 Ocak 2022 İstanbul

Söz ve eylem

Konuşmak kolay, yapmak zordur azizim.  Ağzı olan konuşabilir ancak imanı, azmi ve ahlakı olan yapabilir. Allah’a ve hesap gününe inandığını iddia eden kimseler bilirler ki hesap gününde kişi ne dediği ile değil yaptıkları, ettikleri ve hatta yapabileceği halde yapmadıklarından hesap verecektir. O yüzden zor olandan kaçar kolayına geleni yapar çoğu insan. Çoğunluğun varacağı yer pek de hoş olmasa gerek bu durumda. Peyami Bayram 18 Aralık 2022 İstanbul

ADEM VE KABE

Aslında çok basitti her şey. Şeytan öyle bir çeldi ki aklımızı zorlaştıkça zorlaştı. Başa dönüp basitçe düşünmek lazım. Tüm dünya ve bütün insanlık bir kişi, bir aile ve bir evden ibarettir esasında.  Adem kıssası bunun için anlatılır tüm ilahi dinlerde.  Yani herkes, bütün inananlar kendini ilk Adem olarak görmeli. Kabe’nin kutsiyeti de evin ve ailenin merkeze alınmasıdır zannımca.   İnandığını iddia eden kişi önce kendi kalbini şeksiz, şüphesiz bir imanla doldurmalı.  Sonra bu imanını her an ve her yerde muhafaza etmeli. Kendini dosdoğru bir istikamette tutmalı.  Samimiyet ve cesaretle hayırlı işler yapmalı .  Sonra da evini ve ailesini numune niteliğinde sevgi dolu, huzur ve mutluluk yuvası haline getirmelidir.  Bunu başarabilirsek durgun suya atılan bir taş misali bu sevgi, huzur ve mutluluk tüm insanlığa yayılır.  Rabbim bu yolda azim ve kararlılık göstermede yardımcımız olsun.  Peyami Bayram 8 Kasım 2022 İstanbul

TİYATRO VE PROFESYONELLİK

Biz Harbiye'deyken her yıl 13 Mart'ta "Atatürk'ün Harbiye'ye giriş yıldönümü" peşinden de 18 Mart'ta "Çanakkale Şehitlerini Anma" programı yapılırdı. Ben de üçüncü sınıftayken Çanakkale programı için hazırlanan temsilde ufak bir rolle yer aldım. Çocukluğumdan itibaren İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'un hayranı olduğumdan İstiklal Marşı dışında Safahat'taki bir çok şiirlerini de çok okurdum. Özellikle Asım kitabında geçen Çanakkale şiirini o kadar çok okumuştum ki tamamı ezberimdeydi. Bu duygularla katıldığım bu etkinlikte aldığım küçük rol benim için çok değerli bir anıydı. Hem de bu güzel duyguları o meşhur harbin kahramanlarına kumanda eden zabitlerin yetiştiği Harbiye'de canlı canlı yaşamak benim için unutulmazdı. Öyle heyecan vermişti ki bu temsil, adeta ben de sanki o cephede bulunmuş gibi hissediyordum kendimi. Temsilin bütün senaryosu ve yönetmenliği Harbiyeliler tarafından yapılmıştı. Başımızda bir kurmay binbaşı ile pr...

HİKMET

Hikmetiniz himmetinizdir, Himmetiniz hizmetinizdir, Hizmetiniz izzetinizdir. İzzetiniz cennetinizdir. İlme sarılmak calib-i hikmettir. İhtiras-ı servet, şan ve şöhret; İnhiraf-ı şevkettir. Aslolan adaletle hükmetmek, Bir de hidemata ülfettir. Peyami Bayram 4 Kasım 2022 İstanbul

AYRILIK VE AYRILIKÇILIK

Bir kavram olarak ayrılık kelimesine kullanım durumuna göre dört farklı anlam verilmiş lügatta; 1.  Ayrı olma, birbirinden uzak düşme durumu, firkat, firak, iftirak, hicran. 2.  Değişiklik, farklılık 3.  Uyuşmazlık, anlaşmazlık, muhâlif olma, ihtilâf, muhâlefet, mübâyenet. 4.  Evlilik berâberliğinin hâkim karârıyle belirli bir süre için kaldırılması. Sonuncusu arızi ve hukuki bir durum olup sadece iki kişi arasındaki özel bir durumdur. Bunu hariç tutarsak diğer üç değişik kullanımı hepimiz belki de her gün yaşarız.  Sabah işe giderken evimizden, eşimizden, çocuklarımızdan kısa süreli de olsa bir ayrılık başlar. Sonra hayatın akışı içinde gurbet yolları gözükür uzun süreli ayrılıklar olur. Bir de ölümün getirdiği ayrılık vardır ki bu dünyada kavuşması olmayan bir ayrılıktır. Hepimiz farklı farklı yaratılmış olduğumuza göre herkesin değişik duygu ve düşünceleri ve buna uygun yaşam tarzları vardır. Bu durum fıtri ve doğaldır. Benim gözlerim bozuk olduğu için gözlük...

CUMHURİYET, DEMOKRASİ VE ADALET

Resim
CUMHURİYET, DEMOKRASİ ve adalet Yıllardır “cumhuriyet” üzerine çok şey işittik. Peki ama “cumhuriyet” nedir? Bu soru üniversite öğrencilerine yöneltildiğinde, genellikle şu cevaplar alınır: “Cumhuriyet halkın halk tarafından yönetildiği rejimdir”. “Cumhuriyet halkın yönetime katıldığı rejimdir”; “Cumhuriyet en iyi yönetim şeklidir” vs. Bu cevaplarda öğrencilerin ilkokul birden beri öğrendikleri tüm bilgilerin kalıntıları saklıdır. Aslında öğrenciler cumhuriyeti değil, demokrasiyi tanımlamaktadırlar. Ülkemizde demokrasiyle cumhuriyetin aynı şeyler olduğu yolunda yerleşik bir inanç var. Her ne hikmetse, “cumhuriyet”in tanımı istendiğinde, “demokrasi”nin tanımı verilmektedir. Farkında olunmadan cumhuriyet, demokrasi ile özdeşleştirilmektedir. Oysa bu anlayış bütünüyle yanlıştır; ve bu yanlışlığın kanıtlanması pek kolaydır. Birer cumhuriyet olmakla birlikte demokratik olmayan pek çok devlet vardır. Komşularımız Irak ve İran birer cumhuriyettir. Keza eski SSCB de bir cumhuriyet idi. Oysa bu...

Dört element

TOPRAK Ademoğluyuz, özümüz bir avuç topraktır, Aslını unutan iflah olmaz bir ahmaktır. Elementleri sessizce kanında geziyor, Önce can verip sonra da kendine çekiyor. SU Her bir şey sudan yaratıldı misaktan önce, Misakı unuttu şeytan aklına girince. Sonra bir damla su olduk,  ebeveynimizde. Dokuz ay suda yaşadık; cennet bahçemizde. HAVA Ağlayarak ayrılınca o cennet anadan Hava doldurdu ciğerleri yüce  Yaradan. Bilgi ve hikmeti öğretti Rabbimiz; Ya Hu! Cennet zannedip çok eğlenmeyin sakın! Ya Hu! Havadan ve sudan yayıldı her bir zararlı; Kimi frekans yaydı kimi de organizma. Sinsice girdi hanelere güya yararlı, Toprak temizler yine, arz daima kararlı. ATEŞ ve İblis fısıldadı kulağına; ilk atamızın, unutturdu biz nereden geldik, düşürdü ölümsüzlük tuzağına; indik cennetten toprağın bağrına.. emek verdik; topraktan nimetlendik.. ve ateşi yaktık,  pişirdik verilen nimetleri, çiğ yiyemezdik her şeyi; eritmek gerekti bakırı ve demiri. hem oluştur, hem yok oluştur ateş; insan çoğ...

Kişilik Sahibi İnsan

Kişiliği gelişememiş kadınlar  dişiliğiyle durmaya çalışır insanlığın orta yerinde,  ve adam olamayan erkekler; dişilerin peşindeki pisliğiyle  harcanır giderler.. Konfor, servet ve makam düşkünlüğü; her ikisinin de tuzağa düştüğü bataklıktır.  Sonuç;  para ve makam/mevki gibi insanı insanlıktan çıkaran  çeldiricilerin peşine düşmeyen,  kişiliğini ve adamlığını önceleyen,  başkalarını/ötekini asla unutmayanlar hakiki insan olur; hatta insanlığın tohumunu onlar taşır nesilden nesile.  Bu tür numunelik şahsiyetler ender de olsa mutlaka vardır ç evrenizde Onları arayın,  hatta işiniz onları aramak olsun. Onları bulun.  Onlara iyi bakın,  bir daha bakın,  çok yakından bakın, onları tanıyın  onları takip edin, ve asla peşlerini bırakmayın Peyami Bayram 02/05/2018 İstanbul 

MUHAMMED KİMDİR?

Resim
Bugün Cuma namazı kılmak için gittiğim camide namaz öncesi vaazı dinliyordum. Kürsüdeki hoca ben camiye girdiğimde peygamberimiz hakkında konuşuyordu. O'nun güzel ahlakından, misyonundan falan bahsediyordu. Sonra peygambere övgüler yaparken öyle bir noktaya getirdi ki; "her şeyin yaratılış sebebi Hz. Muhammed'dir, bütün alem O'nun için yaratılmıştır, Hz. İsa'nın da, Hz. Musa'nın da ve hatta ilk atamız Hz. Adem'in yaratılması da O'nun içindir. Bütün yaratılış O'nun içindir, O'na sebeptir" dedi. Bu sözleri ilk defa işitmemiştim ama duyduklarım beni son derece rahatsız etti. Büyükçe bir camide kalabalık bir cemaat bu vaazı dinliyordu. İçimizden bazıları her zamanki gibi ellerindeki telefonla meşgul olsalar da bu vaazın muhataplarıydık hepimiz. Benim şahit olduğum neredeyse her zaman ve bütün camilerde olduğu gibi cemaat sessizlik içinde vaazı dinler, sonra namazını kılar ve huzur içinde evine, işine döner. Ben de o sessiz yığının içindeki biri...

Sana söylüyorum!

Sana söylüyorum! Evet, evet sana söylüyorum.  O klavye başındaki,  ekran gerisindeki veya karşısındaki. Sosyal medyada, dijital alemde,  sanal dünyada hayalet gibi gezinenler;  İyi dinleyin! Görüyorum ki ne kadar günahsız,  ne kadar masum,  ne kadar kendinden emin,  ne kadar çok bilen, bilmiş ve bilenmiş varsa hepiniz buradasınız. Ha, bir de ne kadar çok nakilcisiniz; her duyduğunu, gördüğünü aktaran ara elemanlarsınız... Hakikatte siz; Kendi ailesine bile faydası dokunmayan,  hatta; bırak faydayı bilakis zararı olan. Bilcümle aleme nizam vermeye yeltenen,  ama kendine bile çeki düzen verememiş. Paylaşmayı sadece sosyal medyada gördüğünü iletmekten öteye geçirememiş; bir yakınına bile el uzatmamış sanal birer elemansınız. İki çift sözüm var size; Bu ekrandan kimseyi aldatamıyorsunuz. Sadece kendinizi aldatıyorsunuz, ve aldanıyorsunuz. Muhataplarınız da sizden pek farklı değil çünkü. Mekanlarda kim güçlüyse onun borusu öter,  diğer sesler...

Kim bunlar

canlanır haz alınca hızlanır keyfi olunca bakmaz hiç ardına  çok mal kazanınca canını çok sever kendini daima över herkese söver eline fırsat geçtikçe elleri döver başarınca "ben yaptım" batırınca "kör talih" iyi günde şükürsüz zor günde sebatsız almayı çok sever vermekte isteksiz her şey bol olsun ister ve lakin emeksiz gözü hiç doymaz asla aklını yormaz fırsatlara konup hak ne diye sormaz kabahat kürk olsa  üstüne almaz çuvaldızı herkese iğneyi kendine batırmaz konuşunca da mangalda kül bırakmaz kim mi bu? merak mı ettin onu? önce şöyle bir bak etrafa sonra, geçip de aynaya sor kendine; ne kadarı bendedir? hangileri bendendir? unutma ki; insanoğlu  hep biri birindendir.. Peyami Bayram 11 Ağustos 2022 İstanbul

ÜNİVERSİTELER(*) KAPATILSIN !

Resim
Sanayi planlaması olmadığından belli yerlerde nüfus yoğunlaşması, imar planı yapılmadığından sanayi bölgelerinde gecekondu yoğunlaşması, şehir ve bölge planlaması olmadığından bu bölgelerde konut, yol, park, okul, hastane yetersizliği, ve şimdi de üniversite ve işgücü plansızlığı ile her köşe başına üniversite açılınca diplomalı işsizler çoğalıyor. Fakat berber ve tamirci gibi usta çırak sistemi ile yetişen mesleklerde çırak bulunamıyor. Zira nüfusun çoğunluğu kentlerde yaşıyor, aileler çocuklarından üniversite diploması, hatta yüksek lisans ve doktora diploması bekliyor. Buna mukabil işletmeler alt kademede çalışacak eleman bulamıyor. Diplomalı gençler özel sektörde çalışmak istemiyor. Kamuda görev alıp konforlu bir yaşam istiyor. Sevgiler maddi hesaplara hapsediliyor. Evlilikler gecikiyor. Mutsuzluk çoğalıyor. Sonuç olarak benim görüşüm: Liseyi isteyen açıktan okusun ve çocuğun istidadına göre bir mesleğe yönlendirilsin. Akademik eğitim almak isteyenler için her eğitim yılı sonunda v...