KORONALI GÜNLER 9 Gerçek Kurtuluş
KORONALI GÜNLER 9
Gerçek Kurtuluş
Nefes alıp veren, düşünen ve akleden insanın yaşam serüveni aslında çok da uzun sayılmaz. Kronolojik olarak yılların sayısıyla bakınca ortalama 70-80 yıllık insan ömrünün normal koşullarda neredeyse ilk 18 yılı çocukluk ve ergenlik son 10 yılı da yaşlılık ve hastalık olarak düşülse geriye net 40-50 yıl civarı bir ömür kalır.
İyi bir ebeveyn ilk çocukluk ve ergenlik yıllarında çocuğuna doğru rehberlik yapabilmişse ne ala. Yok böyle bir imkan olmamışsa hayata 1-0 yenik başlayan bir genç insan karşımızdadır. Bu problemli durum bir kenarda dursun şimdilik.
Genç insan her şekilde hayatı tanımaya çalışacak. Okul, iş, aile, ekonomi,bilim, sanat, hukuk, sosyal hayat, siyaset vs ile ilgili konuları bir bir öğrenme sürecini tecrübe edecektir. Gündelik yaşamda karşılaştığı ya da karşılaşması muhtemel durumları ya birebir yaşayarak veya gözlem ya da eğitim yoluyla öğrenmiş olacak.
Bunların yanı sıra kendini bekleyen malum ve muhakkak kaçınılmaz bir akıbeti, yani ölümü de merak edecek. Öyle ya, bu hayatın bir de sonu var. Hiç hatırına getirmek istemese de bu gerçek her an karşısında duracak. Kimi zaman hastalıkla, kimi zaman yakınlarının vefatı ile ölüm kişinin gündeminin tam ortasına oturacaktır.
Ölüm gündeme gelince hayatın içindeki hususlar tekrar gözden geçirilecek, ister istemez bir durum muhakemesi yapılacaktır. Ölümün soğukluğu, korkutucu olması ve belki de belirsizliği aslında ölümden sonra yeniden dirilişe inanıp inanmamakla ilgilidir. Şayet kişinin zihin ve gönül dünyasında ölüm ve ölümden sonrası için bir tasavvur, bir inanç ve buna bağlı bir yorum mevcutsa fazla zorlanmadan hayat yolculuğuna devam edecektir.
Yukarıda ebeveynin çocukluk ve ergenlik yıllarında yapmış oldukları rehberliğin önemine bir vurgu yapmıştık. Kişiyi dosdoğru bir inanca sağlam temellerle bağlayan ebeveynin çocukları hayat ve ölüm denklemini çözmekte fazla zorluk yaşamazlar. Bilgiyi kuru bir ezber olarak yüklemek yerine kaynak kodları ve araştırma yollarını öğreten ebeveynlerin çocukları da ilim, akıl ve muhakeme yoluyla denklemin çözümünü başarabileceklerdir. Bunun dışındakilerin hayat yolunda iyi okul ve öğretmen, doğru arkadaş ve çevre en büyük şansları olacaktır.
İnsanın hayat ve ölüm konusunda kafasının rahat olması için Allah ve ahiret konularına da iyi çalışmış olması gerekir. O halde Allah nedir ve nasıldır? Ahiretin mahiyeti nedir? gibi soruların cevap bulması şarttır. İnandığı tanrının nasıl olduğunu bilmeyen bir insanın inandığını söylemesi sadece boş bir söz değil aynı zamanda insanın hapsolduğu bir zindandır. Bu insan teslim olduğu kuvveti tanımayan bir esir konumundadır. Esaret kişinin özgür tabiatına aykırı bir durumdur. Kurtuluş çabası içinde olan insan daima kaybettiğini sandığı özgürlüğü aramak ister. Beden ve fiziki yaşam koşulları ile mahdut olması bu çabasında yaratıcı kudrete teslimi zorunlu kılar onu. Bu yüzden bir an evvel teslim olduğu kuvveti çok iyi tanıyıp O'nun kuvvetini ve kudretinin yüceliğini tam anlamıyla idrak ederek O yüce kudrete teslimiyeti O'na aidiyete, O'nunla hemhal olmaya, O'nun safına geçme yoluna evirmelidir. Böylelikle esaret biter O yüce kudretin aciz ve fakat gönüllü bir bendesi olarak özgürlüğe kanat açılır.
İşte hakiki iman burada başlamıştır. Şimdi kitapla tanışma ve bu kitabı ona ulaştıran Allah'ın elçisini tanımak elzemdir. Zamanın ve mekanın mutlak hakiminin tanıtımı olan kitap ve o yolun mürşidi olan peygamberler ile tanışmak ve O'nun arzında yolculuk yapmak yolu şaşırmamak ve zamanı israf etmemek için en büyük nimettir.
Bundan sonrası artık kişinin O'nun cephesinde olması ve her şeye o gözle bakmasıdır. Artık bütün maksat tanıdığı O; en merhametli, sınırsız hazinelerinden hesapsız nimetler sunan, son derece affedici, ilmi sonsuz, son derece hikmetli, her şeyi işiten ve gören, hayatı ve ölümü yaratan, ölümden sonra yeniden diriltecek ve şaşmaz adaletle hesap görücü olan, alemleri kucaklayan tek ve benzersiz yaratıcının rızasını kazanmaktır. Bu yolda olmak ise hem insanı mutmain eder hem de yüceler yücesi Yaradan'ın rızasını getirir. Bu yolda yaşamak gibi ölmek de Hakk'a ve hakikate şahit olmaktır.
İşte gerçek hayat yolu budur ve bu yolun sonunda ölüm bir son değil kısıtlı dünya yaşamından yepyeni, ebedi bir aleme yeniden doğuştur. Akleden bir kalple bilip tanıdığı alemlerin Rabbi olan Allah'ın rızasını kazanmış olarak ebedi alemde tekrar diriliştir.
Ne mutlu bu gerçek kurtuluşa erenlere..
Peyami Bayram
11 Mayıs 2020
Arnavutköy, İstanbul
Gerçek Kurtuluş
Nefes alıp veren, düşünen ve akleden insanın yaşam serüveni aslında çok da uzun sayılmaz. Kronolojik olarak yılların sayısıyla bakınca ortalama 70-80 yıllık insan ömrünün normal koşullarda neredeyse ilk 18 yılı çocukluk ve ergenlik son 10 yılı da yaşlılık ve hastalık olarak düşülse geriye net 40-50 yıl civarı bir ömür kalır.
İyi bir ebeveyn ilk çocukluk ve ergenlik yıllarında çocuğuna doğru rehberlik yapabilmişse ne ala. Yok böyle bir imkan olmamışsa hayata 1-0 yenik başlayan bir genç insan karşımızdadır. Bu problemli durum bir kenarda dursun şimdilik.
Genç insan her şekilde hayatı tanımaya çalışacak. Okul, iş, aile, ekonomi,bilim, sanat, hukuk, sosyal hayat, siyaset vs ile ilgili konuları bir bir öğrenme sürecini tecrübe edecektir. Gündelik yaşamda karşılaştığı ya da karşılaşması muhtemel durumları ya birebir yaşayarak veya gözlem ya da eğitim yoluyla öğrenmiş olacak.
Bunların yanı sıra kendini bekleyen malum ve muhakkak kaçınılmaz bir akıbeti, yani ölümü de merak edecek. Öyle ya, bu hayatın bir de sonu var. Hiç hatırına getirmek istemese de bu gerçek her an karşısında duracak. Kimi zaman hastalıkla, kimi zaman yakınlarının vefatı ile ölüm kişinin gündeminin tam ortasına oturacaktır.
Ölüm gündeme gelince hayatın içindeki hususlar tekrar gözden geçirilecek, ister istemez bir durum muhakemesi yapılacaktır. Ölümün soğukluğu, korkutucu olması ve belki de belirsizliği aslında ölümden sonra yeniden dirilişe inanıp inanmamakla ilgilidir. Şayet kişinin zihin ve gönül dünyasında ölüm ve ölümden sonrası için bir tasavvur, bir inanç ve buna bağlı bir yorum mevcutsa fazla zorlanmadan hayat yolculuğuna devam edecektir.
Yukarıda ebeveynin çocukluk ve ergenlik yıllarında yapmış oldukları rehberliğin önemine bir vurgu yapmıştık. Kişiyi dosdoğru bir inanca sağlam temellerle bağlayan ebeveynin çocukları hayat ve ölüm denklemini çözmekte fazla zorluk yaşamazlar. Bilgiyi kuru bir ezber olarak yüklemek yerine kaynak kodları ve araştırma yollarını öğreten ebeveynlerin çocukları da ilim, akıl ve muhakeme yoluyla denklemin çözümünü başarabileceklerdir. Bunun dışındakilerin hayat yolunda iyi okul ve öğretmen, doğru arkadaş ve çevre en büyük şansları olacaktır.
İnsanın hayat ve ölüm konusunda kafasının rahat olması için Allah ve ahiret konularına da iyi çalışmış olması gerekir. O halde Allah nedir ve nasıldır? Ahiretin mahiyeti nedir? gibi soruların cevap bulması şarttır. İnandığı tanrının nasıl olduğunu bilmeyen bir insanın inandığını söylemesi sadece boş bir söz değil aynı zamanda insanın hapsolduğu bir zindandır. Bu insan teslim olduğu kuvveti tanımayan bir esir konumundadır. Esaret kişinin özgür tabiatına aykırı bir durumdur. Kurtuluş çabası içinde olan insan daima kaybettiğini sandığı özgürlüğü aramak ister. Beden ve fiziki yaşam koşulları ile mahdut olması bu çabasında yaratıcı kudrete teslimi zorunlu kılar onu. Bu yüzden bir an evvel teslim olduğu kuvveti çok iyi tanıyıp O'nun kuvvetini ve kudretinin yüceliğini tam anlamıyla idrak ederek O yüce kudrete teslimiyeti O'na aidiyete, O'nunla hemhal olmaya, O'nun safına geçme yoluna evirmelidir. Böylelikle esaret biter O yüce kudretin aciz ve fakat gönüllü bir bendesi olarak özgürlüğe kanat açılır.
İşte hakiki iman burada başlamıştır. Şimdi kitapla tanışma ve bu kitabı ona ulaştıran Allah'ın elçisini tanımak elzemdir. Zamanın ve mekanın mutlak hakiminin tanıtımı olan kitap ve o yolun mürşidi olan peygamberler ile tanışmak ve O'nun arzında yolculuk yapmak yolu şaşırmamak ve zamanı israf etmemek için en büyük nimettir.
Bundan sonrası artık kişinin O'nun cephesinde olması ve her şeye o gözle bakmasıdır. Artık bütün maksat tanıdığı O; en merhametli, sınırsız hazinelerinden hesapsız nimetler sunan, son derece affedici, ilmi sonsuz, son derece hikmetli, her şeyi işiten ve gören, hayatı ve ölümü yaratan, ölümden sonra yeniden diriltecek ve şaşmaz adaletle hesap görücü olan, alemleri kucaklayan tek ve benzersiz yaratıcının rızasını kazanmaktır. Bu yolda olmak ise hem insanı mutmain eder hem de yüceler yücesi Yaradan'ın rızasını getirir. Bu yolda yaşamak gibi ölmek de Hakk'a ve hakikate şahit olmaktır.
İşte gerçek hayat yolu budur ve bu yolun sonunda ölüm bir son değil kısıtlı dünya yaşamından yepyeni, ebedi bir aleme yeniden doğuştur. Akleden bir kalple bilip tanıdığı alemlerin Rabbi olan Allah'ın rızasını kazanmış olarak ebedi alemde tekrar diriliştir.
Ne mutlu bu gerçek kurtuluşa erenlere..
Peyami Bayram
11 Mayıs 2020
Arnavutköy, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.