Bizim Bayramlarımıza Ne Oldu?
Bizim Bayramlarımıza Ne Oldu?
İlk defa bu bayramda coronavirus sebebiyle sokağa çıkma kısıtlaması var.
Evet çok farklı bir bayram yaşayacağız. Evde kalacağız, yalnız bir bayram yaşayacağız. Fakat hatırlamakta fayda var; belki 25-30 yıldır bayramlarımız çok değişti.
Sanırım seksenli yıllarda başlayan çalışanlar için uzun (uzatılmış demek daha doğru) bayram izinleri çoğu zaman hafta tatilleri ile birleşince dokuz güne ulaştı. Bu süre neredeyse bir çalışanın yıllık izin süresi kadar bir tatil demektir. Modern çağın sunduğu geniş imkanlar ile otomobil sahibi olan hane sayısının artması, turizm tesislerinin nispeten ucuzlaması(veya hane halkının gelir seviyesinin artması), çocuk sayısının azalması, tatil kültürünün değişmesi ve en önemlisi yeni neslin geleneksel hayattan uzaklaşarak modern batılı yaşam tarzının etkisinde kalması ile bayramlar Bayram olmaktan çıkıp çoktan "tatil"e dönüşmüştü.
Bu modern bayram zamanlarında çalışan büyük nüfusun yaşadığı şehirler boşalır Ege ve Akdeniz sahillerine bir akın başlardı. Büyük ebeveynler reklam filmlerine bile konu olacak şekilde evde yalnız kalır, mahallede kalanlar da televizyonun başından kalkıp birbirine ziyarete gitmez. En yakın komşular ve akrabalarla bile SMS, WhatsApp veya sosyal medya yoluyla bayramlaşılır olmuştu. Çok yakın ve samimi birkaç kişi telefonla aranır, televizyon, internet ve akıllı telefon ile bayramlar eğlenceli hale getirilir olmuştu zaten.
Bizim bayramlarım bambaşkaydı.
Gelin biraz onu yâd edelim.
Ramazan'ın sonuna erişmenin rehaveti çökerdi üstümüze arefe günlerinde. Bir yandan evde hanımlar bayram temizliği yapar, yemekler ve tatlılar hazırlardı. Erkekler şeker, çikolata, lokum, kolonya, meyve gibi ikramlıklar alırdı. Çocuklara bayramlık elbiseler, pabuçlar alınır. Vefat etmiş aile büyükleri unutulmaz, kabir ziyaretleri yapılırdı arefe günlerinde. Bir de fıtır sadakasını verememiş olanlar son gün telaşıyla onu ulaştırmaya çalışırdı. Son orucu açmak için oturulan iftar sofralarında biraz buruk, biraz neşeli, biraz da telaşlı bir hal olurdu doğal olarak.
Bazı bayramlarda da imkanlar nispetinde sılayı rahim yapılırdı. Ya maaile veya aile fertlerinin bir kısmı ile memlekete aile büyüklerinin yanına gidilir onları bayramda yalnız bırakmaz, bayram sevincini ve coskuşu birlikte yaşanırdı. Bazen de büyükler gelirdi, evlerimize bereket, saadet ve huzur getirir, bize bayramı gerçekten bayram ettirirlerdi.
Bayram sabahı namaz için erkekler camiye giderken hanımlar da son hazırlıklarını tamamlar, yerlere yeni veya mis gibi silinmiş kurutulmuş halılar, masalara, sehpalara örtüler serilir, ortaya ikramlıklar konulur. Otuz günlük aradan sonra bir arada yapılacak ilk kahvaltı sofrası özenle hazırlanırdı.
Erkekler, çocuklarla birlikte camide bayram namazını eda ettikten sonra cami cemaati ile bayramlaşmayı müteakip fırından taze ekmek alarak eve gelirdi. Bayram hazırlıkları ile mis gibi kokan evde herkes tertemiz bayramlıkları ile büyükten küçüğe bayramlaşmak için sıraya dizilirdik. Küçükler büyüklerin elini öper, sarılır kucaklaşır bayramlaşırdık. Küçüklere bayram harçlığı vermek en güzel adetlerimizdendi.
Böylece neşeli, mutlu ve huzurlu bir şekilde kahvaltı yapılırdı. Çocuklar derhal harçlıkları ile çatapat gibi oyuncaklar almaya bakkala koşar, sonra komşuları dolaşır bayramlaşır, şeker ve harçlık toplardı.
Herkes önce yakın komşu ve akrabadan başlayan bayramlaşma ziyaretlerine giderdi. Kısa süren bayram ziyareti esnasında kolonya, şeker, çikolata ile şerbet, ayran, çay veya kahve gibi içeceklerin yanında baklava, kadayıf, yaprak sarması gibi yiyecek ve tatlılar ikram etmek, çocuklara harçlık vermek adettendi.
Bizim bayramlarımızda yeniden sağlıkla bir araya gelip kucaklaşmak dileğiyle bütün müslümanların Ramazan Bayramı'nı tebrik eder, büyüklerin, şehit aileleri ve gazilerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, güzel Türkiyem'in toğrağından öperim.
🌹🇹🇷😊
Peyami Bayram
23 Mayıs 2020
Arnavutköy, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.