Kelime, Söz ve Kitap
Kelime, Söz ve Kitap
"İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır" diye bir atasözümüz vardır. İletişim kurmanın en temel yolu konuşmada birbirimize kelimeler yoluyla duygu, düşünce ve durum bildiririz. Kelimeler anlam yüklüdür, cümleler ise bu kelimelerden oluşan bir anlam yumağıdır. İnsan inşa edeceği cümleyi bilgi dağarcığındaki kelimelerle ifade eder. Seslendirdiğimiz cümleler bizim eserimizdir ve artık sözümüz olmuştur.
Derler ya "kişi söylediğinin esiri, söylemediğinin hakimidir", aslında hakim olduğunu dile getiren kişi bilgedir, hikmetlidir. İçindeki gizli uyarıyla birlikte söz söylemenin vebalini belirtir bu veciz ifade aslında.
Günümüz insanı kelimelerin anlamından ve bağlamından kopmuş söz müsrifi bir halde konuşuyor, yazıyor. Herkesin, her an ve her yerde her konuda konuşması gerekiyormuş gibi mütemadiyen kelimeleri ardı ardına boca eden bir densizlik almış başını gidiyor. Bu durum iletişim değil tamamen bir kakofoni, yani ses itişmesi, tenafür. Bu insanlararası bir iletişim olamaz. Olsa olsa etkileşim, kavga, kargaşa olur ve buradan çıkacak olan sonuç da insanın hayrına bir şey olmaz.
İdeal iletişimde ya karşınızdakine bir şey verirsiniz, ya ondan bir şey alırsınız veya her ikisi birden gerçekleşir. Fakat günümüzde her türlü medya ile beraber hele sosyal medya denilen mecrada harcanan vakte oranla alınan fayda çoğu zaman yok denecek kadar az maalesef. Bunun nedeni yukarıda değindiğimiz gibi yetersiz bilgi, gereksiz ilgi ve pervasız bir cesaretle konuşulup, yazılanlardır.
Yuhanna İncili "önce söz vardı" diye başlar. Hayat sözle başladı ve sözle devam eder. Sözlerini en iyi söyleyen kitaplardır. Çünkü kitabın iki kapağı arasında bir bütünlük içinde söyleyeceği sözü anlatır yazar. Bunu okuyan da bu bütünlüğün ifade edilebildiği ölçüde o sözden istifade eder.
İnanmak ise işitilen sözün ifade ettiğinin bizim anlam dünyamızda karşılık bulması ile ilgilidir. Önkabul olarak çocukluğumuzdan beri belletilmiş olan şeyler bir inanç konusu olmaktan ziyade yerleşik geleneğe tabi olmaktır. Analitik ve mukayeseli bir dinleme insanı işittiği sözlerden kendi sorularını sormasına ulaştırır.
Önümüzde iki kitap durur biri kendi sözlerimiz ve eylemlerimizden oluşan, bizim eserimiz olan hayat kitabımız, ki bunu ölünceye kadar yazmaya devam ediyoruz. Diğeri ise inandığımızı iddia ettiğimiz kitap ya da kitaplar. Biri bizim hayatımızı bütün detaylarıyla anlatır, diğeri dikkate almamız için hayatı bize anlatır.
Neticede bu iki kitaptan sorumluyuz.
Ne diyordu ilahi kitap: "önce söz vardı"
Evet söz hep vardı ve var olacak; insan olana, insan kalana..
Peyami Bayram
26 Mayıs 2020
Arnavutköy, İstanbul
"İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır" diye bir atasözümüz vardır. İletişim kurmanın en temel yolu konuşmada birbirimize kelimeler yoluyla duygu, düşünce ve durum bildiririz. Kelimeler anlam yüklüdür, cümleler ise bu kelimelerden oluşan bir anlam yumağıdır. İnsan inşa edeceği cümleyi bilgi dağarcığındaki kelimelerle ifade eder. Seslendirdiğimiz cümleler bizim eserimizdir ve artık sözümüz olmuştur.
Derler ya "kişi söylediğinin esiri, söylemediğinin hakimidir", aslında hakim olduğunu dile getiren kişi bilgedir, hikmetlidir. İçindeki gizli uyarıyla birlikte söz söylemenin vebalini belirtir bu veciz ifade aslında.
Günümüz insanı kelimelerin anlamından ve bağlamından kopmuş söz müsrifi bir halde konuşuyor, yazıyor. Herkesin, her an ve her yerde her konuda konuşması gerekiyormuş gibi mütemadiyen kelimeleri ardı ardına boca eden bir densizlik almış başını gidiyor. Bu durum iletişim değil tamamen bir kakofoni, yani ses itişmesi, tenafür. Bu insanlararası bir iletişim olamaz. Olsa olsa etkileşim, kavga, kargaşa olur ve buradan çıkacak olan sonuç da insanın hayrına bir şey olmaz.
İdeal iletişimde ya karşınızdakine bir şey verirsiniz, ya ondan bir şey alırsınız veya her ikisi birden gerçekleşir. Fakat günümüzde her türlü medya ile beraber hele sosyal medya denilen mecrada harcanan vakte oranla alınan fayda çoğu zaman yok denecek kadar az maalesef. Bunun nedeni yukarıda değindiğimiz gibi yetersiz bilgi, gereksiz ilgi ve pervasız bir cesaretle konuşulup, yazılanlardır.
Yuhanna İncili "önce söz vardı" diye başlar. Hayat sözle başladı ve sözle devam eder. Sözlerini en iyi söyleyen kitaplardır. Çünkü kitabın iki kapağı arasında bir bütünlük içinde söyleyeceği sözü anlatır yazar. Bunu okuyan da bu bütünlüğün ifade edilebildiği ölçüde o sözden istifade eder.
İnanmak ise işitilen sözün ifade ettiğinin bizim anlam dünyamızda karşılık bulması ile ilgilidir. Önkabul olarak çocukluğumuzdan beri belletilmiş olan şeyler bir inanç konusu olmaktan ziyade yerleşik geleneğe tabi olmaktır. Analitik ve mukayeseli bir dinleme insanı işittiği sözlerden kendi sorularını sormasına ulaştırır.
Önümüzde iki kitap durur biri kendi sözlerimiz ve eylemlerimizden oluşan, bizim eserimiz olan hayat kitabımız, ki bunu ölünceye kadar yazmaya devam ediyoruz. Diğeri ise inandığımızı iddia ettiğimiz kitap ya da kitaplar. Biri bizim hayatımızı bütün detaylarıyla anlatır, diğeri dikkate almamız için hayatı bize anlatır.
Neticede bu iki kitaptan sorumluyuz.
Ne diyordu ilahi kitap: "önce söz vardı"
Evet söz hep vardı ve var olacak; insan olana, insan kalana..
Peyami Bayram
26 Mayıs 2020
Arnavutköy, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.