Biraz nostalji ve günümüz
Biraz nostalji ve günümüz...
1977 yılında henüz 11 yaşında bir çocuk olmama rağmen o yıllardan beri insan ve toplumsal yaşamla ilgili konularda gözlem yapma veya gözlemleri okumaya devam etmekteyim.
O yıllarda televizyon ve internet gibi hayatımızı işgal eden gizli güçler henüz yoktu. Belki televizyon vardı fakat gündelik yaşantımızı yönlendirmede etkisi bugünküne oranla çok çok azdı.
İnsanlar daha çok gazete, dergi, kitap okur, çeşitli sohbet ortamlarında bulunur ve birbirleriyle yüzyüze iletişime geçerlerdi. Doğrudan iletişimin bir diğer yolu da mektuplardı.
Evet, biz doğrudan iletişime geçmek istediğimiz insanlara fiziken ulaşmamız mümkün olamadığında mektup yazardık. Bu kişiye özel bir durumdu. Onun için vakit ayırmak, duygularını toparlayıp düzenleyip kağıda dökmek ve bunu iletmek için maddi bir bedel de ödemek gerekirdi.
Yılbaşı ve bayramlarda tebrik kartları satılırdı ve herkes aile ve sosyal çevresine göre ve tabii ki bayramın cinsine göre kartlar satın alırdı. Herkes için ayrı ayrı tebrik ve iyi dileklerini ve tek tek adreslerini de yazılarak bir bedel karşılığında postalanırdı. 1990'lı yıllara gelinceye kadar ben de her bayram bu alışkanlığımı sürdürdüm.
O yıllarda telefon herkeste ve her yerde olmazdı. Olsa da iletişim imkanları hat olmaması, hışırtı ve benzeri gibi sebeplerle ya çok zayıftı ya da pahalıydı. Dolayısıyla iletişimin her türlüsü kıymetliydi ve karşı taraf da bu kıymetin farkında idi. Hele ulaşım çok daha zahmetli ve pahalı idi. Yani bir akrabanızı veya bir arkadaşınızı ziyaret etmeniz bazen ve bazılarınca çok lüks denilecek kadar maliyetli idi. Havayolu ise yalnızca yurtdışına gidenlerin -ki onlar çok özel insanlardı- kullandığı çok pahalı ve ayrıcalıklı bir ulaşımdı.
Okullarda mektup yazmayı ve telefon açmayı öğretirlerdi öğretmenlerimiz. Hatta ilkokuldayken öğretmenimizle birlikte postaneye giderek telefon etmeyi ve mektubu postaya vermeyi pratik olarak öğrendiğimizi çok iyi hatırlıyorum.
1977 yılında henüz 11 yaşında bir çocuk olmama rağmen o yıllardan beri insan ve toplumsal yaşamla ilgili konularda gözlem yapma veya gözlemleri okumaya devam etmekteyim.
O yıllarda televizyon ve internet gibi hayatımızı işgal eden gizli güçler henüz yoktu. Belki televizyon vardı fakat gündelik yaşantımızı yönlendirmede etkisi bugünküne oranla çok çok azdı.
İnsanlar daha çok gazete, dergi, kitap okur, çeşitli sohbet ortamlarında bulunur ve birbirleriyle yüzyüze iletişime geçerlerdi. Doğrudan iletişimin bir diğer yolu da mektuplardı.
Evet, biz doğrudan iletişime geçmek istediğimiz insanlara fiziken ulaşmamız mümkün olamadığında mektup yazardık. Bu kişiye özel bir durumdu. Onun için vakit ayırmak, duygularını toparlayıp düzenleyip kağıda dökmek ve bunu iletmek için maddi bir bedel de ödemek gerekirdi.
Yılbaşı ve bayramlarda tebrik kartları satılırdı ve herkes aile ve sosyal çevresine göre ve tabii ki bayramın cinsine göre kartlar satın alırdı. Herkes için ayrı ayrı tebrik ve iyi dileklerini ve tek tek adreslerini de yazılarak bir bedel karşılığında postalanırdı. 1990'lı yıllara gelinceye kadar ben de her bayram bu alışkanlığımı sürdürdüm.
O yıllarda telefon herkeste ve her yerde olmazdı. Olsa da iletişim imkanları hat olmaması, hışırtı ve benzeri gibi sebeplerle ya çok zayıftı ya da pahalıydı. Dolayısıyla iletişimin her türlüsü kıymetliydi ve karşı taraf da bu kıymetin farkında idi. Hele ulaşım çok daha zahmetli ve pahalı idi. Yani bir akrabanızı veya bir arkadaşınızı ziyaret etmeniz bazen ve bazılarınca çok lüks denilecek kadar maliyetli idi. Havayolu ise yalnızca yurtdışına gidenlerin -ki onlar çok özel insanlardı- kullandığı çok pahalı ve ayrıcalıklı bir ulaşımdı.
Okullarda mektup yazmayı ve telefon açmayı öğretirlerdi öğretmenlerimiz. Hatta ilkokuldayken öğretmenimizle birlikte postaneye giderek telefon etmeyi ve mektubu postaya vermeyi pratik olarak öğrendiğimizi çok iyi hatırlıyorum.
![]() |
İzci Kampı yolculuğu (1979) |
Şimdiki zamanda çocuklar iletişimin içine doğuyorlar fakat büyük bir iletişimsizlik var insanlar arasında. Bunun sebebi belki her şeyin otuz-kırk yıl öncesine göre daha bol olması ve kolay elde edilebilinir olması diyebiliriz sanırım.
Sosyal medya üzerinden aynı anda dünyanın her bir tarafındaki arkadaş, akraba, kardeş ve tanıdık tanımadık takipçi(ne demekse) anlık mesaj iletmek mümkün şimdiki zamanda.
Ben samimi söyliyeyim; eski zamanlarda değer verdiğim bir yakınıma yılbaşı veya bayram tebriği yazdığımda veya aldığımda hissettiğim güzel duyguları bugün ne gönderdiklerim ne de aldığım tebrik e-postası, sosyal medya mesajı veya smslerden alamıyorum. Zira kişiye özel olarak, bedel ödenerek alınan ve el emeği ile hazırlanan bir tebrik kartının manası çok derindi çok.
Aslında çoğaldıkça azaldık mı ne?
Yine de günün icabı buradan herkesin gelmekte olan 2016 yılını tebrik eder, sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim.
Peyami Bayram
31/12/2015, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.