Kayıtlar

Dört Soruya Cevap

Dört Soruya Cevap Epey zaman oldu, Facebook'ta "Büyük Sorular" başlığı ile dört soru paylaşmıştım. Şimdi bu dört soruya benim cevap/yorumumu burada paylaşmak istiyorum. Önce soruları tekrar okuyalım. Büyük Sorular 1. Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlar aynı ortak kaynaktan, yani Allah'tan gelen vahiyle beslendikleri halde neden bugün farklı farklı dinler haline gelmişlerdir? 2. Yukarıdaki soruya paralel olarak, Allah Hz. Musa'ya, Hz. İsa'ya ve Hz. Muhammed'e farklı kitaplar/dinler mi gönderdi? Eğer öyle ise neden? Bu Allah'ın tevhidine(birliğine) uygun mu? 3. Müslümanlar bütün peygamberlere ve kitaplara iman ettiklerine göre sapmış ve sapıtmış olduklarına inandıkları Yahudi ve Hristiyanların tahrif edilmiş kitaplarına nasıl iman ediyorlar? 4. Bir tek ortak kitaba(Kur'an-ı Kerim) inandıkları halde 1,5 milyar nüfuslu 15 asırlık İslam alemi neden bugün pek çok konuda farklı düşünce ve yaşam tarzlarını bünyesinde barındırıyor ve hatta b...

Besmele, hamdele ve salvele...

Resim
Besmele, hamdele, salvele... Şu bize öğretilen ve belletilen kalıpların, şablonların içinde kalan atalarımızın dinini bırakıp da bizimle konuşan bize doğrudan seslenen, bizi muhatap alan bu dünya ve ahiretin Rabbi olan Allah'ın apaçık dini olan İslam'a giremediğimiz sürece içinde bulunduğumuz çelişkilerden kurtulamayacağız anlaşılan. Bu aslında o kadar zor değil benim anladığım kadarıyla. Basitleştirmek ve sadeleştirmek gerektiğini düşünüyorum acizane. Bu meyanda besmele, hamdele ve salvele işin özüdür sanırım. Birincisi hiç şüphesiz BESMELE;  Bismillahirrahmanirrahim (Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla) Besmelesiz olmamalı hiç bir şey.  Allah'a rağmen yaşamamalı insan, Allah yokmuş gibi davranmamalı "müslümanım" veya Tanrı'ya inanıyorum diyen, "Allah nasıl olsa affeder" diye düşünmemeli. Tanrı'yı kendi kusurlarının daimi onarıcısı olarak görmemeli. Her işi Allah adına ve Allah'ın adıyla yapmalı, et...

İktidardakilere

Resim
"İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önünde hesap verecektir." "Nehirlerimizin üstündeki köprüler yıkılmış olabilir, köprüler yeniden inşa edilebilir, ancak önemli olan halkımızın gönüllerindeki köprüleri inşa etmektir." ALİYA İZZETBEGOVİÇ ...

Savaşın kazananı olmaz

Resim
Savaşın kazananı olmaz,  barışın da kaybedeni.. Savaşmayın,  sataşmayın,  çatışmayın yargılamayın.. Hor görmeyin, aşağılamayın, hakaret etmeyin, örselemeyin.. Suçlamayın, suçlu aramayın, yıkıcı olmayın, ayıp aramayın.. İçten sevin, hoş görün, can kulağıyla dinleyin, yapıcı olun, anlamaya çalışın; kendinize yapılmasını istemediğinizi başkasına yapmayın, göreceksiniz dünya ne kadar güzel.. Peyami Bayram  03/11/2015, İstanbul

Bombaları kim patlattı?

Bombaları kim patlattı? Bomba el yapımı mıydı? İntihar eylemcisi mi patlattı? Eylemi kim üstlendi? Bu gibi soruların kriminal düzeyde araştırılması, tartışılması ve analiz edilmesi şüphesiz teknik olarak gereklidir.  Bu teknik, istihbari ve adli incelemeler bir sonuca varır ya da varmaz bilemeyiz.  Hem failler bulunsa da asıl kukla oynatıcılarına ulaşmanın mümkün olamayacağına, bulunsa/belirlense bile farklı gerekçelerle açıklan(a)mayacağına inanıyorum. Olayın oluş şekli, büyüklüğü, olay yeri(Ankara), olayın zamanı, hedef alınan kitlenin kimliği ile ölü ve yaralıların sayısı, medyaya ve dolayısıyla medya aracılığı ile servis edilen ilk bilgiler ve bu bilgilerin sunuluş şekli.  Olaya bu açılardan bakıldığında benim açımdan tablo şöyle diyebilirim; 1. Bu eylemin büyüklüğü eylemi organize edenin de büyüklüğünü ele veriyor. Her ne kadar daima olduğu gibi taşeron örgüt(ler) kullanılmış olsa da bu eylemin planlayıcıları çok büyük güç(ler)dir. 2. Olayın vuku bulduğ...
Resim
Ekonomi ve Bereket Dünyadaki açlık zengin fakat aç gözlülerin eseridir.  İsraf etmeyen infak eden bir toplumda ne açlık olur, ne işsizlik ne de yoksulluk.  Ekonomi azgın kapitalistlerin gösterdiği kadar karmaşık değil çok sade ve basittir aslında. Para, kur, borsa, faiz, enflasyon, devalüasyon, emisyon, vade farkı, leasing ve daha bir çok terim ve kavramla milyarlarca insanın zihnini bulandırıp acımasızca zulüm yapmaya devam ediyorlar. Zengin deyip kimse üzerine alınmamazlık etmesin sakın . Sahi, nedir zenginlik? Bir sınırı, bir uç noktası var mıdır? Kimler zengin sayılır? Bu soruların cevabı bir çok açıdan farklı olabilir şüphesiz. Bu biraz da sizin nereden baktığınızla alakalıdır. Ekonomik olarak, ödenen vergi olarak, çalıştırdığı işçi sayısı olarak, toplam gayrimenkul miktarı olarak, üretim miktarı olarak, net satış hasılatı olarak, aylık/yıllık net gelir olarak ve dini/fıkhi olarak vs. vs. Bilindiği üzere soracak olsanız gerçek hayatta, yani reel ekonomide...

Küçük Ağrı Dağı'nın Büyük Yürekli İnsanları

Resim
1992 bütün Türkiye'de olduğu gibi Ağrı-Doğubeyazıt bölgesinde de terör açısından çok çetin bir yıldı. Küçük Ağrı ile Tendürek Dağları arasındaki sorumluluk bölgemizde her gün mülteci, kaçakçı ve/veya teröristlerce hudut ihlalleri olmakta, bunlarla temas sağlanması durumunda da çatışma oluyordu. Haliyle kaçakçılık bu bölgede sınıra çok yakın köy ve mezralarda yaşayan vatandaşların çoğunlukla ana geçim kaynağı durumunda idi. Ancak bu meyanda bölgenin iklim ve arazi şartlarının tarıma elverişli olmadığını, kısmen hayvancılık yapılabildiğini belirtmekte de fayda var. Her zaman ve her yerde olduğu gibi insanlar kolay yoldan çok para kazanmayı tercih etmişlerdi. Aslında çok da kolay sayılmazdı. Bir gece çoğunlukla boş olarak İran tarafına geçip ertesi gün veya bir kaç gün sonra mal yüklü olarak hayvanlarla veya yaya olarak tekrar Türkiye topraklarına geçiş yapmak aslında hayati riski çok yüksek olan bir hareketti. Bu riski azaltmak için rüşvet çok iyi bir sigorta olmuştu ama bu b...

Barış, Demokrasi ve Halk

Barış, Demokrasi ve Halk Bazı kelimeler ve kavramlar var ki kullananı çoktur. Yani çok kullanışlıdırlar. Nasıl söylesen, ne biçim yazsan gider. Kimsenin söz söyleme şansı olmaz, itiraz kaldırmaz. Karşı çıkanı mimlenir. Düşmanlık edenin ocağı söndürülür, ne mümkün. Öyle sihirli kelimelerdir ki karşındakini derhal tesirine alır. Birinci kelimemiz: Demokrasi. Var mı itirazı olan? Yok. Olamaz.. Sözde herkesi katılımcı kabul eden, herkese eşit haklar sunan kutsal(!) kelime. İkinci kelime: Barış. Bu da en sevilen kelime/kavramlardan biri. Kim itiraz edebilir ki? Kim istemez ki? Çocuklarımıza ad olmuş bir hayal, bir amaç. Karşıtı çok sert ve soğuk ( yoksa sıcak mı demeli ); Savaş! Gel gör ki bu kelime/kavramları özellikle bazı siyasetçilerden ve özellikle dünyanın emperyal güçlerinden duyduğumda; "yine bir yerlerde birilerine bir oyun, bir tezgah, bir kumpas kuruluyor eyvah!" diyorum içimden. Halkın, yani insanların çoğunluğunun bunu nasıl algıladığına gelince içim daha ç...

Ruh, beden, akıl ve kalp

Ruh;  Allah'tan insana açılan bir kapı. Aynı zamanda insanın ulvi yanı.  Beden/Nefs; insanın maddi/fiziki  ve aynı zamanda  onu süflileştiren tarafı.  Akıl; insanın dünyayı algılama, yorumlama ve uygulamasında komuta/kontrol merkezi. Ruhla beden arasındaki koordinatör.  Kalp ise; ruhun aynası, bedenin yaşam merkezi, aklın da sigortasıdır. Allah bütün bunları Uyum ve intizam içinde bir arada tutmayı, ruhun rehberliğiyle, aklın yörüngesinde, selim bir kalp ve sağlıklı bir bedenle yaşamayı nasib etsin. Peyami Bayram 15/09/2013, Moskova

Küffarla Savaşımız

Resim
Küffarla Savaşımız Daha ilkokul ikinci sınıfa gidiyordum. Evimize yeni televizyon alınmıştı. Bütün programları ailecek dikkatle izliyorduk. İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü o günlerde vefat etmişti. Televizyonda sürekli onunla ilgili programlar yapılıyordu. Bu yüzden o günleri çok iyi hatırlıyorum. Rahmetli babam çok koyu bir Adalet Parti'li, yani Demirel'ci olduğu halde yine aynı fikirdeki rahmetli amcamla birlikte İnönü'nün cenazesine gitmişlerdi. Bazı yakınlarımız babama "Siz AP'li değil misiniz? İnönü CHP'li olduğu halde niçin cenazesine gittiniz?" diye sorduklarında; "Ne münasebet! O bizim İstiklal Harbi kumandanlarımızdandı hem de ikinci Cumhurbaşkanımızdı" dediğini çok iyi hatırlıyorum. Rahmetli babamın bu bakış açısını bugünlerde daha iyi anlıyorum. Ülkemizin dört tarafındaki komşularında ekonomik, siyasi, askeri konularda bunca sıkıntılar varken ve bizi de bu ateşin içine sokmaya çalışırlarken rahmetli babamın asil duruşu bir kez...