Bilgi, Yapay Zeka ve İrade



Bilgisayar çağı, bilgi çağı, iletişim çağı derken yapay zekâ ile iş yapmaya kadar geldik. 

İnsanlık için tarih boyunca bilginin değerli olması ve bilgiye ulaşma çabası hep var olmuştur. Tarih boyunca kurulmuş olan medeniyetler askeri/maddi gücün yanında siyasi gücün de temelini oluşturan bilgi, yani ilim ve onun ürettiği teknoloji ile kurulabilmişti. Salt maddi/askeri güç ile ancak bölgesel ve geçici bir başarı elde edilir ve onunla beraber yağma ve talan yapılabilmiştir. Kalıcı zaferler ise ancak bilginin ve onun getirdiği medeniyetin gücü ve etkisiyle mümkün olabilmiştir. 

Günümüzde içinde bulunduğumuz global kültür de böyle kurulmuş bir çeşit modern medeniyettir. Bu medeniyetin de temelinde yine bilginin kurucu ve yapıcı güç olarak kullanıldığını görmek mümkündür. Eski medeniyetlere nazaran modern medeniyette bilgiye ulaşmak çok daha kolay gözüküyor. İçinde bulunduğumuz bilgisayar/internet çağında iletişim imkânları çok fazla ve çok hızlı bir şekilde bilgiye erişimi kolaylaştırıyor.  Evet, görünen bu. 

Ancak soru şu; madem bilgiye ulaşmak bu kadar kolay o halde neden dünyanın her yerinde aynı refah düzeyi, barış ve huzur ortamı, kaliteli sağlık hizmetleri vesaire bulunmuyor?

El cevap; birincisi kolayca ulaşılan bilgi ihtiyacı karşılamaya yeterli değil veya güncel değildir, ikincisi bilgi tek başına bir çözüm sunmaz, üçüncüsü hangi  bilgiye ulaşmak gerektiği de bir başka bilgiyle mümkündür. 

Şimdi gelelim modern insanın yapay zekâ ile iş yapabilmesi meselesine. 

Modern insan dijital hapishanenin görünmeyen duvarları arasında özgürce(!) yaşarken kendisine sunulmuş olan bu konforunu bozmadan her işini halletme hazzını da yaşamak ister. Ölüm bu insanın neredeyse hiç aklına gelmez. Varsa yoksa şimdi ve burada hızın ve hazzın doruklarında yaşamaktan başka bir şey düşünmeyen bir kafa yapısına sahiptir bu modern insan. Böyle olunca her şeyin kolayca ve zahmetsizce hızlı bir şekilde halledilmesi gereklidir ona göre. Zaten modern insanın dijital hapishanede gittikçe körelen düşünme ve akletme melekesi üretkenlikten çoktan çıkmış, sürekli tüketecek şeyler aramaktadır. İşte bu insanlar için yapay zekâ ihtiyaçtan da öte zorunluluk haline gelmiş/getirilmiştir. 

Gelinen noktada bu modern tembel, aslında dijital tutsak/köle için yapay zekâ büyük bir fırsat veya önemli bir araç gibi gözükse de aslında onun için dijital esaretin daha da içinden çıkılmaz bir hale gelmesine sebep olacağı kanaatindeyim. Çünkü bu bir döngü. Önce bilgisayar ve internet, sonra yapay zekâ ile insanın üretkenliği kısıtlanmış, tamamen tüketici ve aciz bir yaratığa dönüşmüştür. 

İçinde bulunduğumuz modern medeniyetin temelinde paylaşmak değil biriktirmek, yardımlaşmak değil bencillik, öteki değil beriki, sonraki değil şimdiki, orada değil burada, ilkeler değil menfaatler hesaba katılarak adımlar atılmıştır ve atılmaktadır. Böyle olunca önümüze sunulan her üründe ve her projede kurucuların geri planda ne gibi amaçla bunları ortaya çıkardığını tekrar tekrar sorgulamak gerekir. 

Öte yandan şunu da belirtmek isterim. Pratikte de yapay zekâ ile elde edilen bilgiler, yöntemler ve sonuçlar için uygulayıcı olarak yine insan aklı, zekâsı, tecrübesi ve iradesi gerektiği muhakkaktır. Etrafını her türlü komutu
çok iyi anlayan ve hatasız uygulayan robotlarla çevrili sanan zavallı dijital mahkumun yapay zekâ ile ilişkisi bu açıdan çok hazindir aslında. 

Biz insanlar etten, kemikten, kandan ve sudan yaratıklarız, yani tabiattan bir parçayız. Öylece topraktaki elementlerden yaratıldık ve yine toprağa karışacak bir bedende yaşayan canlarız. Modern çağda yaşamamız, imkanlarından istifade etmemiz sonuçta bu gerçeği değiştirmeyecektir. 

Dijital ortamın sihirli etkisinden uzaklaşmadan hakikat bilgisine yaklaşmak ve sahici insan olabilmek kanaatimce mümkün değildir. 

Peyami Bayram
4 Mayıs 2025
Arnavutköy, İstanbul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstikamet ve istikamet açısı

Hürriyet Kasidesi Şiiri ve Çözümlemesi - Namık Kemal

EŞEK ve EŞEKLİK