Modern Zamanlar ve Samimiyet
Bir zamanlar atalarımız, büyük büyük dedelerimiz sanayiden uzak, kalabalık şehir nedir bilmeden sakin ve huzurlu bir hayat yaşarlardı. Tek katlı kerpiç, ahşap veya taştan kendi yaptıkları evlerinde maaile yaşar, tarlada, bahçede Allah ne verdiyse yetiştirir, bir kaç büyük baş, varsa biraz da küçük baş hayvan ile hem yiyeceklerini temin ederler hem de fazlasını satarak elde ettikleri gelirleri ile diğer ihtiyaçlarını temin ederlerdi. Hayat bu kadar sade ve basitti. Sonra sanayileşme ile beraber sanayinin olduğu şehirlere göçler başladı. Şehirlerdeki modern hayatın cazibedar lüks, konfor ve eğlenceli hayatın vitrine konması toprağa bağlı yaşayan insanların pek çoğunun nefsini çelmeye yeterliydi. "Toprağa bağlı" yaşayan bu insanlar bir kavram dönüşmesi yaşadı ve "toprağa bağımlılıktan kurtulmak" gerektiğine inanmaya/inandırılmaya başladılar. İlk başta şartlarını, kurgusunu ve ne idüğünü dahi bilmedikleri şehirdeki zenginlik sanki elde edilebilir bir şey gibi gözüktü...