Zaman(3)
Zaman(3)
“İsraf bir davranış bozukluğudur” demişti kıymetli hocamız Prof. Dr. Aziz AKGÜL(*). Bu söz çok önemli elbette, ama tabii ki her gün bir önceki günden daha iyi insan olma çabasında olanlar için.
Türkçe karşılığı savurganlık olan israf Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükte “haddi aşma, hata, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen seref kökünden türetilmiş olan isrâf genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, akıl veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşrû olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder.
Görüldüğü gibi mal ve imkanların saçıp savrulmasıdır hocamızın davranış bozukluğu olarak tarif ettiği şey. Ölçüsüz, hesapsız, ilkesiz, tutarsız ve de umarsız bir saçıp savurmadır bahse konu bozuk davranış. İnsan normal şartlarda elindeki her türlü imkanı dengeli bir biçimde kullanır. Denge insan hayatının huzur ve mutluluğunun en önemli temelidir. Dengeleri bozulan insanın ne sağlığı, ne huzuru ne de mutluluğu kalır.
Saçıp savrulan, israf edilen şeyler arasında ilk akla gelen mal, mülk ve servet olur genellikle. Ama asıl dikkat edilmesi gereken zaman israfıdır. İnsanın çalışarak, didinerek elde ettiği veya kendisini bir şekilde içinde bulduğu her türlü maddi varlık kaybedilse de tekrar kazanılma imkan ve ihtimali olabilir. Ancak zaman insanın tekrar kazanamayacağı en önemli ve en değerli cevherdir. Onun kıymeti elden gidince anlaşılır, tıpkı sağlık gibi ve tıpkı itibar, onur ve haysiyet gibi.
İsraf etmeye de insan maalesef zamandan başlıyor genellikle, yani davranış bozukluğunun da ilk merhalesi zamanı israf etmektedir. Günümüz insanı içler acısı bir şekilde zamanı israf etmekte ve bunun farkında bile olamamaktadır. Adeta emek ve para verip kazanmadığı bir şey olduğu için saçıp savurmaktadır zamanını.
Bunu anlamak için elektriğin olmadığı, dijital iletişimin olmadığı, hatta yemek konusunda bile çok kısıtlı imkanların olduğu devirlerde yaşamış insanların hayatlarını düşünmeli. Onların yaptıkları yüzlerce buluş, yazdıkları binlerce kitap fethettikleri koskoca coğrafyalar için zamanın nasıl yeterli olduğuna kafa yormalı ekran başında ömür tüketen milyonlarca insan.
Dijital köle düzeninin gönüllü köleleri olarak kendimize her gün en az üç vakit sormamız gereken soru şu olmalıdır:
“şu an ne yapıyorum, bu yaptığımı ne için yapıyorum, yaptığımın bana, aileme, çevreye/dünyaya ve insanlığa ne faydası var? Ve Allah şu içinde bulunduğum zamanın neresinde? ”
Evet, bir davranış bozukluğu olan israftan kurtulmanın ilk koşulu zamanı değerli hale getirmektir. En değerli sermayemiz olan ve asla kaybettiğimizde yerine koyamayacağımız kendimize ait zamanımızı başta ekran köleliği ve diğer çağdaş oyalanma araçları olan saçma sapan işlerle saçıp savurmaktan kurtulmalıyız.
Bir de bu bilinçle yaşamak için her türlü israfı yapanlardan da uzak durmalı insan. Zamanı, parayı ve diğer pek çok şeyi israf edenler kendilerine zarar verdikleri gibi etraflarına da zarar verirler ve kötü örnek olurlar. Zira ‘üzüm üzüme baka baka kararır’ demiş atalarımız. Onların verebileceği zarardan korunmak ve dahi istemeden de olsa onlara benzememek için onlardan uzak durmak gerekir.
İnsanın elinden kayıp giden zaman insanın aleyhine işler. İşte israf böyle dehşet verici bir hastalıktır. İlacı da kurtuluşu da güçlü iradedir.
Zamanını yönetemeyenler zamanı israf ediyorlar demektir. Zamanını israfı edenler de kaybedilen zamanla birlikte büyük ihtimalle emek, para, mal, servet ve hatta sağlıklarını da kaybederler.
Yani özet olarak akl-ı selim sahibi insanın öncelikle zaman denilen kıymetli hazinenin her anını çok iyi değerlendirmesi gerekir yoksa israf edilen her bir anın bedelini maddi ve manevi olarak çok ağır öder.
Cenab-I Allah tarafından bize bahşedilmiş olan bu hayatın hesap dökümünün yapılacağı günde bu dünyada boş ve faydasız işlerle geçirilen her bir anın hesabını vermenin güçlüğünü ve geriye dönüşün imkansızlığını insanın en yakınına bile anlatamıyor olması da çok acıdır. Ama insanlık tarihinde yaşanan gerçek de maalesef hep bu döngüdür.
Vesselam..
Peyami Bayram
16 Ağustos 2023
Arnavutköy, İstanbul
(*) Prof. Dr. Aziz Akgül, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı kurucusu, Nobel ödüllü mikro kredi sistemini Türkiye’ye tanıtmış ve pek çok insanımızın sıfırdan hayata tutunmasını sağlanmasına vesile olmuştur, emekli öğretim üyesi olup Kara Harp Okulu’da bizim de hocamızdı.
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.