Zaman(2)



Mekanik bir saatin işleyen saniyesine dikkatle baktığımızda her iki saniye arasındaki sürenin ne kadar kısa olduğunu görebiliriz. Bir de mekanik bir kronometrenin salisesine baktığımızda ise ibreyi takip edemediğimizi fark edeceğiz. O kısacık saniyeler arasında bile ne çok zamanlar geçtiğine şahitlik etmekle biraz olsun zaman hakkında daha derin düşünmemiz gerektiğini idrak edebilir miyiz?


Evet, modern dünyada gün 24 eşit parçaya bölünerek birer saatlik zaman dilimleri oluşturulmuş. Aslında saat kavramı ilk atamız Hz. Adem’den çok sonraları insanların hayatına girmiştir ama bizim daha çok üzerinde durduğumuz bir günlük zaman dilimidir. Mesela eskiden bizim medeniyetimizde bir gün; gün batımından ertesi günün gün batımına kadar olan süre olarak düşünülürdü. Coğrafi konumumuz ve mevsime göre gece ve gündüz süreleri değişkenlik gösterebilir. Mesela Turkiye’nin kuzey yarımküredeki konumuna göre yazın uzun gündüzler, kışın uzun geceler yaşanır, kuzey kutbuna yaklaştıkça geceler gittikçe uzar ve neredeyse gündüz bile olmaz bazı bölgelerde ve bazı mevsimlerde. Veya ekvatora yaklaştıkça gece ve gündüz farkı yılın her vaktinde de aynı olur. Kısacası biz insanları sınırlayan iki şeyden biri coğrafi şartlar bir diğeri de zaman. Görüldüğü gibi yaşadığımız coğrafyanın da zaman algısı ile doğrudan bir ilişkisi vardır. Elbette bunun üzerine bir de yine coğrafyaya bağlı iklim şartlarını da eklemek icap eder. Tüm bu çevre şartlarının tesiriyle oluşan bir ekosistem o bölgede yaşayan insanların kültürünün temelini de oluşturmaktadır aslında.


İçinde bulunduğumuz zamanın doğrusal olarak ilerlediği varsayımsal olarak kabul görür genellikle. Tıpkı sıfırdan başlayıp ilerleyen bir sayı doğrusu gibi. Sıfırda doğduğumuz varsayılır ama bu doğru üzerindeki son nokta yani ölüm anı asla bilinemez. Bu bilinmeyen noktaya doğru ilerlerken tüm vakitler(gün, ay, yıl gibi) hepsi birbirine eşit kabul edilir. Oysa o doğru üzerindeki hiçbir an ve hiçbir zaman dilimi birbirine eşit değildir. Saat gibi zamanı ölçen aletler her ne kadar eşit gösterse de bizim için zaman bazen öyle genişler ki kısacık vakitte çok şeyler yaşarız. Buna mukabil bazen de çok uzun saatler, günler, haftalar veya aylar boyunca kayda değer tek bir an yaşamaz insan. Bu konu tamamen bizim hayata bakışımız, zamanı yorumlayışımız ve zaman doğrusu üzerindeki son nokta hakkındaki tasavvurumuz ile ilgili bir meseledir.


Dolayısıyla hangi coğrafya ve zaman diliminde yaşarsak yaşayalım hayata bakışımız bizim inanç, duygu ve düşüncelerimiz ile şekillenir. Konumlandığımız yer alacağımız tesirleri, maruz kalacağımız etkileri belirler, bu da hayata ve zamana bakışımızı etkiler. Yani konumumuz ve içinde bulunduğumuz tarih dilimindeki sosyo kültürel etkilerle hayata bakışımızı nasıl tanzim edersek zamana bakışımız da öyle oluşur.


Hiç birimizin içinde doğduğumuz toplumu ve yaşadığımız tarih dilimini seçme hakkımız olmamıştı dünyaya gelirken. Yani bir başka açıdan bakınca hepimiz coğrafya ve tarihin bizim için bir yazgı olduğunu düşünürüz. Oysa ki bu bakışımızı  değiştirdiğimizde duruşumuzu ve yönelişimizi de değiştirebiliriz. İşte o vakit coğrafya genişler, zaman genişler ve bambaşka boyutlar açılır insanın ufkunda. Tarihin dönüm noktaları ve insanlığın evrildiği dönemler hep bu şekilde hareket edebilen seçkin insanlar sayesinde olmuştur. Bu seçkin insanların en üstün vasıflı olanları da alemlerin Rabbi olan Allah’tan vahiy alma mertebesi ile şereflendirilen nebilerdir. 


İnsanlığın iftiharı olan o yüce zatların yolunda olmak biz insanlar için hayatta en önemli amaç olmalıdır. Zira zaman doğrusunda hiç bir vakit bilemeyeceğimiz son noktaya doğru ilerlerken mekan ve zamanı en iyi ve en doğru şekilde değerlendirerek hayatı anlamlı bir şekilde yaşamakla adeta içinde bulunduğumuz kafesten kurtulup özgürlüğe uçan bir kuş olup kanatlanabiliriz. İşte cennet dediğimiz şey de bunu başarabilenlerin uçmasıdır Allahu’alem. 


Yani zamanı öldürenlerin dünyada kaldığı lakin kısıtlı zamanı bereketli yaşayanların zamansızlık yurdudur cennet. Ebedi bir yurttur orası; cömert, yüce gönüllü, zalime karşı yiğit, mazluma yoldaş iyiler için. Bu ebedi yurda yerleşmek isteyenlerin zamana ve mekana hapsolmuş zihinlerden kurtulması, bunun için de nebilerin yolunu izlemeleri tek şarttır. 


Peyami Bayram

4 Ağustos 2023

Arnavutköy, İstanbul 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstikamet ve istikamet açısı

Hürriyet Kasidesi Şiiri ve Çözümlemesi - Namık Kemal

EŞEK ve EŞEKLİK