Tekdüzelik, alışkanlık ve bağımlılık
Modern yaşamın mimarları insanların hayatına düzen koymakta pek mahirler doğrusu.
Kentli yaşam döngüsünün içine giren veya kendini içinde bulan insanların çoğunluğu bunu sorgulamaz. Hatta kendisini öyle çaresiz ve seçeneksiz görür ki sorgulama ihtiyacı bile hissetmez. Adeta mecburi yön tabelası ile yönlendirilmiş gibi dayatılan hayat döngüsünü yaşamak zorundadır.
Genel olarak ilk çocukluk evresinden sonra okul yılları. Ardından peş peşe sınavlarla bir diploma, bir meslek peşinde geçen yıllar. Sonra iş arama, iş bulma, çalışma, evlenme, düğün/nikah borcu ödeme, araba kredisi borcu ödeme, ev kredisi borcu ödeme, çocukları için aynı döngüyü yaşama, emeklilik hesapları yapma, hastalıklar, hastaneler ve herkesi bekleyen son..
Bu tekdüze yaşamın içerisinde hafta sonları AVM yerine ailece bir piknik yapılmışsa, yaz aylarında bir kaç hafta tatil yapılabilmişse bir nebze olsun bu sıradanlığın dışına çıkmış olur kentli alt ve orta gelir grubu insan.
Sakın yanlış anlaşılmasın; bir üst katmanda olsalar da zengin/varlıklı kesim de bu tekdüze hayat döngüsünü bilfiil yaşamakta.
Tekdüze yaşam zamanla alışkanlık halini alır ve bu döngüden istese de çıkamadığını düşünmeye başlar o "çok meşgul" insan.
Öyle bir hal alır ki bu tekdüze yaşam herhangi bir el sanatı, müzik, spor ya da kitap okumaktan bile uzaklaşır. Zira vaktini yeterince dolduran elinde, önünde, evinde ve her yerde ekranları vardır artık onun. Çıkamaz bu kısır döngüden. Artık bu alışkanlıklar işgal etmiştir tüm zamanını.
Sorsanız biraz şikayetlense de "yapacak bir şey yok" paradoksuna hapsolmuştur, kodlanmış bir robot gibi yaşamaya devam eder.
İlerleyen yaşlar ile kredi/borç, çocukların geleceği ve emeklilik hayali gibi bağların artmasıyla bu yaşam şekli bir bağımlılığa dönüşür ve artık içinden çıkılmaz bir hal alır.
Modern insanlar olarak içine hapsedildiğimiz bu tekdüze yaşama alışkanlığının hepimizi götürdüğü/götüreceği bağımlılık özetle böyle işte.
Bu zinciri kırmak, özgürlüğe kavuşmak, tabiatla kucaklaşmak, insanca yaşamak için yapılacak ilk şey sorgulamaktır şüphesiz.
Sadece sorgulama cesaretini gösterebilenler kendilerine farklı yollar çizebilirler.
Başka bir dünya mümkün diyebilenler de işte onlardır..
Her türlü bağımlılık böyle bir süreçtir.
Herhangi bir ilişkisinde önce tekdüze bir yaşam süren insan sonra bunu alışkanlık haline getirir, alışkanlığına ısrarla devam edince onun bağımlısı olur.
Bu ilişki ister herhangi bir nesne ile , ister bir kişi ile veya isterse soyut düşünce ile olsun sonuç değişmez.
Hiç kimse bu anlamda herhangi bir alışkanlıkla dünyaya gelmez. Sıradan bir davranış bazen taklit, bazen özenti, bazen de kaçış veya arayışla belki bir defalık, belki de denemek maksadıyla başlanan bir şeydir ama bir de bakmışsınız o şey alışkanlık yapmıştır. Ya verdiği zevkten, hazdan veya sağladığı az ve basit faydadan yahut elde edilen sosyal statüden dolayı vazgeçilemeyen bir bağımlılık olmuştur.
Türkçemizde ne güzel bir kelime ile tanımlanmış bağımlılık. Yani, bağımlı olma hali; bağımsızlığını, özgürlüğünü yitirme.
Lafa gelince özgürlük ve bağımsızlık nutukları atan insanların kişisel olarak ne tür bağımlılıkları olduğuna iyi bakmak lazım.
Uyuşturucu, içki, kumar, sigara gibi çokça dile getirilen bağımlılıkların yanı sıra bence sorgulanmadığı, yargılanmadığı, eleştirilmediği ve en önemlisi de hayatta her şeyden daha önemli hale getirildiği takdirde; servet, şöhret, makam ve cinsellik de birer bağımlılıktır.
Bağımlılıktan kurtulmak özgür kalmaktır.
Özgürlük ise toplumlar için olduğu kadar bir insan için de en temel, en önemli ve en büyük güçtür..
Peyami Bayram
5 Ocak 2023
İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.