Nasihat 11
"Bana nasihat etme" dedi.
Anladım ve sustum;
Belli ki dinlemeyecekti;
ya vicdanı,
vicdanını da susturabilecek mi?
İç sesine kulak vermeden yaşayanlar var mıdır? Evet, vardır.
Vicdanı veya iç sesi örten bir mekanizma her insanda potansiyel olarak mevcuttur.
Buna kötülük de diyebiliriz, şeytan da diyebiliriz.
Çift kutupluluk tüm müşahhas canlılarda olduğu gibi mücerret olgularda da vardır. İnsanın davranışlarına yansıdığı gibi iç dünyasında da -siz buna isterseniz ruhu deyin, isterseniz nefsi, isterseniz psişesi- bu çift kutupluluk mevcuttur.
Pozitif ve negatif, müsbet ve menfi, olumlu ve olumsuz, iyi ve kötü diyebileceğimiz duygu ve düşünce durumu insanın dışına yansıttıklarıyla açığa çıkar.
Neyin müsbet neyin menfi olduğu ise insanlığın tarih, coğrafya, toplum veya düzen farkı olmaksızın ortak değer yargıları ile kabul edilen normlarla ayırt edilir.
Pozitif kabul edilenler her türlü ortam ve koşulda insanın kendisi, insanlık ailesi ve çevre ile barışık olması, bulunduğu ortama huzur veren, yararlı ve kalıcı iş ve eylemleridir.
Buna mukabil negatiflik ise; insanın kendisi, toplumu ve doğayla barışık, iyi kalpli, yüce gönüllü, merhamet sahibi, sevecen, cömert ve iyiliksever olmaktan yani kısacası insanı insan olmaktan uzaklaştıran her türlü olumsuz davranışın bileşkesidir.
Bu kötülüğün ortaya çıkmasına sebep olan nedir peki?
Sevgiden ve ilgiden uzak bir aile ortamı, ahlak ve maneviyatı dışlayan bir yaşam tarzı, psikososyal ve sosyokültürel olarak kötü çevre şartları, iyiliğin pratiğinin yapılmaması, eğitimsizlik, kamusal alanda adaletin sağlanamıyor olması, sürekli nefse hoş gelen şeyleri yapmak ve maalesef konforlu yaşamın sürekli ön plana alınması.
Bütün bunlar her insanda doğal olarak asıl olan iyilik potansiyelini maalesef tersine çevirerek kötülüğü ön plana çıkarıyor.
Belki önceleri arızi(geçici) bir durum olabilir. Dalgalanmalar şeklinde gelgitler yapabilir. Ancak insan içindeki kötülük yanını terbiye etmek için çaba sarf etmezse içindeki iyilik kötülüğe çok kolay yenik düşer.
Şurası bir gerçek ki insan kötülüğün içine girerken kendisini çeldiricilere kaptırdığı gibi zamanla sözde mantık yürüterek de kötülüğü kendi iç dünyasında meşrulaştırır. Yani üstte de belirttiğimiz gibi içindeki kötülük içindeki iyiyi teslim alır.
Dışarıdan refah ve bolluk içinde ve güçlü gibi gözükse de tedirgin, huzursuz ve gergin bir yaşamdır kötülüğün egemen olduğu kişilerin yaşadığı. Bir girdap gibi içine çeken, bir bataklık gibi içinden çıkılamayan yardıma gelenin de tehlikeye atılacağı bir durumdur maalesef kötülüğe dalmak..
Bunu yaşayanlar bilir muhakkak ama bizim her birimizin de zaman zaman kısmen de olsa içine düşmüş olabileceğimiz kötülüğün dayanılmaz zorluğunu insanlığın ortak birikimi olan kutsal metinler ve bilimsel çalışmalar bize uzun uzun anlatırlar.
İyi olmak ve daha doğru ifadeyle iyi kalmak çok mu kolay peki?
İşte bu tamamen sübjektif bir durum. Yukarıda sıraladığımız kötülüğün ortaya çıkmasına sebep olabilen durumlara yoğun bir şekilde maruz kalan insan için hayata 1-0 yenik başlamak gibi şanssızlık, talihsizlik(bu kavramlar halkın dilinden) olarak görülebilir. Buna mukabil tamamen olumlu şartlarda bulunan bir insan da hayat yolculuğunda muhakkak surette pek çok defa kötülükle karşılaşacaktır. Hatta öyle cazip tekliflerle karşısına çıkar ki hiç umulmadık bir aldanışla bütün iyilik müktesebatını elinin tersiyle iterek kendini kötülüğün ortasında bulabilir.
Şimdi asıl soru şu:
İyi kalmak için kötülüğe karşı ne yapmalısınız?
Bu soruya hayatıyla, iş ve eylemleriyle muhteşem cevaplar vermiş, örnek şahsiyetler olan her çağda, her coğrafyada ve her toplumda yaşamış nebilere, resullere ve bu yolda emek sarf eden tüm iyi insanlara selam olsun..
İnsanlık her türlü kötülüğe karşı iyiler ve iyiliklerle ayakta kaldı yüzyıllardır.
İyiliğe destek olalım, iyi kalmaya gayret edelim, iyi işler yapalım ki iyi olalım ve iyi kalalım.
Ve en önemlisi etrafımızdaki iyilerin kıymetini bilelim..
Peyami Bayram
03.06.2022
İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.