Koronalı Günler 7 Kemmiyet ve Keyfiyet

KORONALI GÜNLER 7 

Kemmiyet ve Keyfiyet

Eskilerin diliyle kemmiyet ve keyfiyet, yeni neslin dilinde nicelik ve nitelik, bilimsel olarak kantite ve kalite..
Yani kemmiyet; bir şey için sayıca çokluk, sayılabilirlik, ölçümlenebilirlik, nicelik, kantite. Keyfiyet ise; bir şey için durum, içerik, öz, nitelik, kalite.
Biri şekil iken, diğeri öz, mahiyet..
Biri maddiyat, diğeri maneviyat..
Niceliğin fiyatı olur, niteliğin değeri..
Kemmiyetten servet olur, keyfiyetten saadet..

Şimdi de şuna bakalım;
1/82.000.000 = 0,000000012195122
Ülkemizin nüfusu yaklaşık 82 milyon. Bu nüfusun içindeki bir ferdin rakamsal karşılığı ise 0,000000012195122. Yani bu rakam matematikte çarpan, bölen, toplanan veya çıkarılan bir rakam olsa ihmal edilebilir bir değer olarak hesaba katılmaz. Para olsa değeri olmaz, altın olsa para etmez..
İşte rakamsal olarak kişinin bir hiç olduğu burada apaçık ortada.

Dönelim günümüze;
Covid-19 adı verilen şu ana kadar ne idüğünü bilim insanlarının bile tam olarak anlayamadığı gözle görülmeyen bir virüs yüzünden dünyadaki 7 küsur milyar insanın hayatı alt üst oldu. Çin’de ilk vakanın ortaya çıkışından beri sürekli vaka sayısı, ölen ve iyileşen sayısı ve buna bağlı bir takım oranlar ve istatistikler yayınlanıyor sürekli. Bu yayınlarda her insan bir rakam, veri, data..

Bütün bunlar ne için?
Bilimsel(!) çalışmalar, halk sağlığı, toplum düzeni ve daha iyi bir yaşam için elbette.

Öte yandan yaklaşık 25 yıl önce bu yazıyı yazan ve okuyanların neredeyse hiç birinin bir mail adresi bile yoktu. 1970li yıllarda başlayan televizyon bağımlılığının ardından1990lı yıllarda internetin günlük hayata girmesiyle farklı bir boyuta geçti insanlık. Şu geçen çeyrek asırlık sürede öyle bir noktaya geldik ki hepimiz dijital birer veri olmaya gönüllü olduk.

Sakın itiraz etmeyin.
WhatssApp, Apple, Facebook, Twitter, Instagram, YouTube ve Google başta olmak üzere hangimiz kişisel verilerimizi bu ortamlara kaydetmedik? Yediğimiz, içtiğimiz, gezdiğimiz, gördüğümüz ne varsa, dahası aile fotoğraflarımız ve daha neler neler..

Yani son yirmibeş yılda dünyanın büyük bir kısmı dijital bir hapishaneye dönüştü. Burada daha garip olan ise bu hapishaneye hepimiz gönüllü mahpus yazıldık.
Ne dostluk kaldı, ne arkadaşlık, ne akrabalık ve ne de komşuluk. Hasta ziyaretleri, taziyeler bile online yapılır oldu. Yakında ebeveyninin cenazesini bir tıkla defneden bir nesil olacak korkarım!

Kaç takipçiniz varsa, bilmem ne fenomeni olmuşsanız bu dünyada niceliksel olarak öne çıkıyorsunuz. Nasıl bir insan olduğunuz, nasıl bir komşu, nasıl bir abla, kardeş, evlat ya da ebeveyn olduğunuz kimsenin umurunda olmaz. Bilimsel olarak ne yaptığınız, edebi, sanatsal veya felsefi olarak ne ürettiğinizin de önemi yok orada. Sadece iyi bir imaj, biraz dijital emek, biraz paralı reklam sonra gelsin takipçiler. İşte oldu, al sana içi boş bir yığın, yani kemmiyet..

Yok, ben bunu istemiyorum, ben keyfiyete bakarım, benim için nitelik önemli diyorsanız gidin ailenizin, can dostlarınızın yanına ve ünlü ozan Aşık Veysel’in dediği gibi sadık yâre, kara toprağa..

Niteliğin, keyfiyetin, kalitenin değer bulacağı,  zerre miktarı iyilik ya da kötülüğün hesaptan uzak olamayacağı tek yer var. Alemlerin Rabbi'nin huzurundaki hesap günü..

Gerisi boş, hem de bomboş..

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam...
(Necip Fazıl Kısakürek)

Peyami Bayram
19 Nisan 2020
İstanbul, Arnavutköy

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstikamet ve istikamet açısı

Hürriyet Kasidesi Şiiri ve Çözümlemesi - Namık Kemal

EŞEK ve EŞEKLİK