Olduğu kadar mı? Yaptığımız kader mi?
Bir insan bir süreliğine bir iş yapsa veya bir eğitim alsa ve geçen süre sonunda o insan kendisini nasıl başarılı ve dolayısıyla mutlu hisseder?
Veya bu soruyu bir de tersinden soralım; bir işveren bir süreliğine çalıştırdığı bir işçisinden ya da bir hoca eğitim hizmeti verdiği bir öğrencisinden nasıl bir netice elde ederse kendini mutlu hisseder ve işçisini/öğrencisini bundan dolayı ödüllendirir?
Her iki sorunun cevabı da gayet basit değil mi?
Bir eğitin/öğretim sürecinin sonunda öğrencinin bütün verilmek isteneni(müfredat) en iyi şekilde kavraması, aynı şekilde işçinin de kendisine verilen işi en iyi şekilde yapması işverene para ve/veya zaman kazandırması yapılan işin/eğitimin başarılı bir şekilde tamamlanması anlamına gelir. Bu netice karşılıklı olarak işveren-işçi veya hoca-talebe olmak üzere her iki tarafı da mutlu eder ve yaşam şevkini artırır.
İnsanın dünyadaki mutluluğu bu döngünün sürekli bu şekilde devam etmesi ile alakalıdır esasında. İşsizlik, başarısızlık ve mutsuzluk birbirini tetikleyen durumlardır insan hayatında veya tersinden çalışma, başarı ve mutluluk.
Hayat dediğimizde dünyada ölünceye kadar yaşadığımız hayat ve ölümden sonra yeniden yaratılışla yaşayacağımız ebedi hayat kesinlikle beraber düşünülmelidir. Bu iki hayatı birbirinden ayıran dünya görüşü insanlığı yokluğa(ademe), anlamsızlığa, bencilliğe, sınırsız tüketime, tatminsizliğe ve her türlü ahlaksızlığa sürüklemektedir. Bu da insanlığı adım adım büyük bir felakete götürmekte.
Bu tespitten sonra gelelim bizim cenaha. Yani Allah'a ve ahirete inandığını söyleyen, kendisini öyle ya da böyle "müslüman" olarak tanımlayan, "mü'min" olduğunu iddia eden bizlere.
Ölümden sonra yeniden dirilişe inananlar olduğumuz halde bazen yaptıklarımızı sanki bir ilkokul müsameresi gibi yapıyoruz. Bu oyunun kaydedildiğini de unuturcasına.
Tekrar baştaki misale dönersek başarılı ve mutlu olan kimdir hayat dediğimiz şu kısa dünya yaşantısında? Kim bugün yaptıklarını "şimdi ve burada" bırakıyor, kim de onu öteye ve yarınlara, yani "ahiret"e taşıyor?
Bir ay Ramazan yaşadık, bundan bize ne kalacak? Ramazan bizde ne değiştirmiş olacak? Yoksa geldiği gibi gidecek mi?
Bir yıl boyunca işlediğimiz günahları bir ayda, hatta bir (kadir)gecede temizleyip pir-ü pak mı olacağız?
Bu soruların hepsinin cevabı tek tek kendi nefislerimizde saklı aslında.
Ramazan ayı sonunda ya da o kutsal kadir gecesi ertesinde kendi nefis aynamızda kendimize boydan boya bakmalı ve bu süreçte neleri kazandığımızı, hangi hatalardan döndüğümüzü, hangi kötü alışkanlıkları terk ettiğimizi, aktif iyi olmak için nasıl bir başlangıç yaptığımızı inceden inceye sorgulamalıyız.
Ahirete olan inancımızda samimi isek bu nefis muhakemesini yapmak zorundayız. Ki ebedi mükafat beklentimiz de sahici olsun.
Hayat müsamere sahnesi değil, ömür dediğin daima çocuk kalınan bir oyun hiç değil.
Ölüm var! Hayatı ciddiye almak zorundayız.
Yoksa zilletin içine düşeriz de rezil oluruz Rabbulalemin huzurunda!
Allah'ın affını umarak şeytana meyledenlerden olmamak duasıyla.
Peyami Bayram
14/07/2015, İstanbul
1436 Ramazan ayının Kadir Gecesi.
Bir insan bir süreliğine bir iş yapsa veya bir eğitim alsa ve geçen süre sonunda o insan kendisini nasıl başarılı ve dolayısıyla mutlu hisseder?
Veya bu soruyu bir de tersinden soralım; bir işveren bir süreliğine çalıştırdığı bir işçisinden ya da bir hoca eğitim hizmeti verdiği bir öğrencisinden nasıl bir netice elde ederse kendini mutlu hisseder ve işçisini/öğrencisini bundan dolayı ödüllendirir?
Her iki sorunun cevabı da gayet basit değil mi?
Bir eğitin/öğretim sürecinin sonunda öğrencinin bütün verilmek isteneni(müfredat) en iyi şekilde kavraması, aynı şekilde işçinin de kendisine verilen işi en iyi şekilde yapması işverene para ve/veya zaman kazandırması yapılan işin/eğitimin başarılı bir şekilde tamamlanması anlamına gelir. Bu netice karşılıklı olarak işveren-işçi veya hoca-talebe olmak üzere her iki tarafı da mutlu eder ve yaşam şevkini artırır.
İnsanın dünyadaki mutluluğu bu döngünün sürekli bu şekilde devam etmesi ile alakalıdır esasında. İşsizlik, başarısızlık ve mutsuzluk birbirini tetikleyen durumlardır insan hayatında veya tersinden çalışma, başarı ve mutluluk.
Hayat dediğimizde dünyada ölünceye kadar yaşadığımız hayat ve ölümden sonra yeniden yaratılışla yaşayacağımız ebedi hayat kesinlikle beraber düşünülmelidir. Bu iki hayatı birbirinden ayıran dünya görüşü insanlığı yokluğa(ademe), anlamsızlığa, bencilliğe, sınırsız tüketime, tatminsizliğe ve her türlü ahlaksızlığa sürüklemektedir. Bu da insanlığı adım adım büyük bir felakete götürmekte.
Bu tespitten sonra gelelim bizim cenaha. Yani Allah'a ve ahirete inandığını söyleyen, kendisini öyle ya da böyle "müslüman" olarak tanımlayan, "mü'min" olduğunu iddia eden bizlere.
Ölümden sonra yeniden dirilişe inananlar olduğumuz halde bazen yaptıklarımızı sanki bir ilkokul müsameresi gibi yapıyoruz. Bu oyunun kaydedildiğini de unuturcasına.
Tekrar baştaki misale dönersek başarılı ve mutlu olan kimdir hayat dediğimiz şu kısa dünya yaşantısında? Kim bugün yaptıklarını "şimdi ve burada" bırakıyor, kim de onu öteye ve yarınlara, yani "ahiret"e taşıyor?
Bir ay Ramazan yaşadık, bundan bize ne kalacak? Ramazan bizde ne değiştirmiş olacak? Yoksa geldiği gibi gidecek mi?
Bir yıl boyunca işlediğimiz günahları bir ayda, hatta bir (kadir)gecede temizleyip pir-ü pak mı olacağız?
Bu soruların hepsinin cevabı tek tek kendi nefislerimizde saklı aslında.
Ramazan ayı sonunda ya da o kutsal kadir gecesi ertesinde kendi nefis aynamızda kendimize boydan boya bakmalı ve bu süreçte neleri kazandığımızı, hangi hatalardan döndüğümüzü, hangi kötü alışkanlıkları terk ettiğimizi, aktif iyi olmak için nasıl bir başlangıç yaptığımızı inceden inceye sorgulamalıyız.
Ahirete olan inancımızda samimi isek bu nefis muhakemesini yapmak zorundayız. Ki ebedi mükafat beklentimiz de sahici olsun.
Hayat müsamere sahnesi değil, ömür dediğin daima çocuk kalınan bir oyun hiç değil.
Ölüm var! Hayatı ciddiye almak zorundayız.
Yoksa zilletin içine düşeriz de rezil oluruz Rabbulalemin huzurunda!
Allah'ın affını umarak şeytana meyledenlerden olmamak duasıyla.
Peyami Bayram
14/07/2015, İstanbul
1436 Ramazan ayının Kadir Gecesi.
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.