Kayıtlar

CUMHURİYET, DEMOKRASİ VE ADALET

Resim
CUMHURİYET, DEMOKRASİ ve adalet Yıllardır “cumhuriyet” üzerine çok şey işittik. Peki ama “cumhuriyet” nedir? Bu soru üniversite öğrencilerine yöneltildiğinde, genellikle şu cevaplar alınır: “Cumhuriyet halkın halk tarafından yönetildiği rejimdir”. “Cumhuriyet halkın yönetime katıldığı rejimdir”; “Cumhuriyet en iyi yönetim şeklidir” vs. Bu cevaplarda öğrencilerin ilkokul birden beri öğrendikleri tüm bilgilerin kalıntıları saklıdır. Aslında öğrenciler cumhuriyeti değil, demokrasiyi tanımlamaktadırlar. Ülkemizde demokrasiyle cumhuriyetin aynı şeyler olduğu yolunda yerleşik bir inanç var. Her ne hikmetse, “cumhuriyet”in tanımı istendiğinde, “demokrasi”nin tanımı verilmektedir. Farkında olunmadan cumhuriyet, demokrasi ile özdeşleştirilmektedir. Oysa bu anlayış bütünüyle yanlıştır; ve bu yanlışlığın kanıtlanması pek kolaydır. Birer cumhuriyet olmakla birlikte demokratik olmayan pek çok devlet vardır. Komşularımız Irak ve İran birer cumhuriyettir. Keza eski SSCB de bir cumhuriyet idi. Oysa bu...

Dört element

TOPRAK Ademoğluyuz, özümüz bir avuç topraktır, Aslını unutan iflah olmaz bir ahmaktır. Elementleri sessizce kanında geziyor, Önce can verip sonra da kendine çekiyor. SU Her bir şey sudan yaratıldı misaktan önce, Misakı unuttu şeytan aklına girince. Sonra bir damla su olduk,  ebeveynimizde. Dokuz ay suda yaşadık; cennet bahçemizde. HAVA Ağlayarak ayrılınca o cennet anadan Hava doldurdu ciğerleri yüce  Yaradan. Bilgi ve hikmeti öğretti Rabbimiz; Ya Hu! Cennet zannedip çok eğlenmeyin sakın! Ya Hu! Havadan ve sudan yayıldı her bir zararlı; Kimi frekans yaydı kimi de organizma. Sinsice girdi hanelere güya yararlı, Toprak temizler yine, arz daima kararlı. ATEŞ ve İblis fısıldadı kulağına; ilk atamızın, unutturdu biz nereden geldik, düşürdü ölümsüzlük tuzağına; indik cennetten toprağın bağrına.. emek verdik; topraktan nimetlendik.. ve ateşi yaktık,  pişirdik verilen nimetleri, çiğ yiyemezdik her şeyi; eritmek gerekti bakırı ve demiri. hem oluştur, hem yok oluştur ateş; insan çoğ...

Kişilik Sahibi İnsan

Kişiliği gelişememiş kadınlar  dişiliğiyle durmaya çalışır insanlığın orta yerinde,  ve adam olamayan erkekler; dişilerin peşindeki pisliğiyle  harcanır giderler.. Konfor, servet ve makam düşkünlüğü; her ikisinin de tuzağa düştüğü bataklıktır.  Sonuç;  para ve makam/mevki gibi insanı insanlıktan çıkaran  çeldiricilerin peşine düşmeyen,  kişiliğini ve adamlığını önceleyen,  başkalarını/ötekini asla unutmayanlar hakiki insan olur; hatta insanlığın tohumunu onlar taşır nesilden nesile.  Bu tür numunelik şahsiyetler ender de olsa mutlaka vardır ç evrenizde Onları arayın,  hatta işiniz onları aramak olsun. Onları bulun.  Onlara iyi bakın,  bir daha bakın,  çok yakından bakın, onları tanıyın  onları takip edin, ve asla peşlerini bırakmayın Peyami Bayram 02/05/2018 İstanbul 

MUHAMMED KİMDİR?

Resim
Bugün Cuma namazı kılmak için gittiğim camide namaz öncesi vaazı dinliyordum. Kürsüdeki hoca ben camiye girdiğimde peygamberimiz hakkında konuşuyordu. O'nun güzel ahlakından, misyonundan falan bahsediyordu. Sonra peygambere övgüler yaparken öyle bir noktaya getirdi ki; "her şeyin yaratılış sebebi Hz. Muhammed'dir, bütün alem O'nun için yaratılmıştır, Hz. İsa'nın da, Hz. Musa'nın da ve hatta ilk atamız Hz. Adem'in yaratılması da O'nun içindir. Bütün yaratılış O'nun içindir, O'na sebeptir" dedi. Bu sözleri ilk defa işitmemiştim ama duyduklarım beni son derece rahatsız etti. Büyükçe bir camide kalabalık bir cemaat bu vaazı dinliyordu. İçimizden bazıları her zamanki gibi ellerindeki telefonla meşgul olsalar da bu vaazın muhataplarıydık hepimiz. Benim şahit olduğum neredeyse her zaman ve bütün camilerde olduğu gibi cemaat sessizlik içinde vaazı dinler, sonra namazını kılar ve huzur içinde evine, işine döner. Ben de o sessiz yığının içindeki biri...

Sana söylüyorum!

Sana söylüyorum! Evet, evet sana söylüyorum.  O klavye başındaki,  ekran gerisindeki veya karşısındaki. Sosyal medyada, dijital alemde,  sanal dünyada hayalet gibi gezinenler;  İyi dinleyin! Görüyorum ki ne kadar günahsız,  ne kadar masum,  ne kadar kendinden emin,  ne kadar çok bilen, bilmiş ve bilenmiş varsa hepiniz buradasınız. Ha, bir de ne kadar çok nakilcisiniz; her duyduğunu, gördüğünü aktaran ara elemanlarsınız... Hakikatte siz; Kendi ailesine bile faydası dokunmayan,  hatta; bırak faydayı bilakis zararı olan. Bilcümle aleme nizam vermeye yeltenen,  ama kendine bile çeki düzen verememiş. Paylaşmayı sadece sosyal medyada gördüğünü iletmekten öteye geçirememiş; bir yakınına bile el uzatmamış sanal birer elemansınız. İki çift sözüm var size; Bu ekrandan kimseyi aldatamıyorsunuz. Sadece kendinizi aldatıyorsunuz, ve aldanıyorsunuz. Muhataplarınız da sizden pek farklı değil çünkü. Mekanlarda kim güçlüyse onun borusu öter,  diğer sesler...

Kim bunlar

canlanır haz alınca hızlanır keyfi olunca bakmaz hiç ardına  çok mal kazanınca canını çok sever kendini daima över herkese söver eline fırsat geçtikçe elleri döver başarınca "ben yaptım" batırınca "kör talih" iyi günde şükürsüz zor günde sebatsız almayı çok sever vermekte isteksiz her şey bol olsun ister ve lakin emeksiz gözü hiç doymaz asla aklını yormaz fırsatlara konup hak ne diye sormaz kabahat kürk olsa  üstüne almaz çuvaldızı herkese iğneyi kendine batırmaz konuşunca da mangalda kül bırakmaz kim mi bu? merak mı ettin onu? önce şöyle bir bak etrafa sonra, geçip de aynaya sor kendine; ne kadarı bendedir? hangileri bendendir? unutma ki; insanoğlu  hep biri birindendir.. Peyami Bayram 11 Ağustos 2022 İstanbul

ÜNİVERSİTELER(*) KAPATILSIN !

Resim
Sanayi planlaması olmadığından belli yerlerde nüfus yoğunlaşması, imar planı yapılmadığından sanayi bölgelerinde gecekondu yoğunlaşması, şehir ve bölge planlaması olmadığından bu bölgelerde konut, yol, park, okul, hastane yetersizliği, ve şimdi de üniversite ve işgücü plansızlığı ile her köşe başına üniversite açılınca diplomalı işsizler çoğalıyor. Fakat berber ve tamirci gibi usta çırak sistemi ile yetişen mesleklerde çırak bulunamıyor. Zira nüfusun çoğunluğu kentlerde yaşıyor, aileler çocuklarından üniversite diploması, hatta yüksek lisans ve doktora diploması bekliyor. Buna mukabil işletmeler alt kademede çalışacak eleman bulamıyor. Diplomalı gençler özel sektörde çalışmak istemiyor. Kamuda görev alıp konforlu bir yaşam istiyor. Sevgiler maddi hesaplara hapsediliyor. Evlilikler gecikiyor. Mutsuzluk çoğalıyor. Sonuç olarak benim görüşüm: Liseyi isteyen açıktan okusun ve çocuğun istidadına göre bir mesleğe yönlendirilsin. Akademik eğitim almak isteyenler için her eğitim yılı sonunda v...

Faiz neden haram baba?

Bugün sabah on yaşındaki en küçük oğlumla evde kahvaltı  yaptıktan sonra okula doğru giderken bir soru sordu: - Faiz neden haram baba? Gündemimizde faiz ya da buna benzer bir konu hiç yokken sabah sabah nereden aklına geldiğini sormadım. Sadece sorusunu cevaplamaya odaklandım. - Bak oğlum, bu soruya iki aşamada cevap vereyim. Öncelikle bizim inancımız gereği haram olan şeylerin nedenlerini sorgulamadan uygulamamız gerektiğini bilmelisin. - Baba, ben onu sormuyorum. Faiz neden haram? - Yavrucuğum, müsaade edersen oraya da geleceğim. Ama öncelikle şu konuda anlaşmamız lazım. Bizim için faiz, kumar, içki, domuz eti, yalan söylemek gibi haram olan şeyleri inancımız gereği sebeplerini bilmesek de uygularız. Çünkü bazı şeylerin sebepleri veya hikmetini bilemeyebiliriz. Bugünkü bilim de bu konuda yetersiz kalabilir. Tamam mı? Burasında anlaştıysak şimdi faiz konusuna gelelim. - Tamam baba.. - Çok güzel. O halde cevabın ikinci kısmına geçebiliriz şimdi. Biliyorsun ben hoca, alim falan deği...

Nasihat 11

"Bana nasihat etme" dedi. Anladım ve sustum; Belli ki dinlemeyecekti; ya vicdanı,  vicdanını da susturabilecek mi? İç sesine kulak vermeden yaşayanlar var mıdır? Evet, vardır. Vicdanı veya iç sesi örten bir mekanizma her insanda potansiyel olarak mevcuttur.  Buna kötülük de diyebiliriz, şeytan da diyebiliriz.  Çift kutupluluk tüm müşahhas canlılarda olduğu gibi mücerret olgularda da vardır. İnsanın davranışlarına yansıdığı gibi iç dünyasında  da   -siz buna isterseniz ruhu deyin, isterseniz nefsi, isterseniz psişesi-  bu çift kutupluluk mevcuttur.  Pozitif ve negatif, müsbet ve menfi, olumlu ve olumsuz, iyi ve kötü diyebileceğimiz duygu ve düşünce durumu insanın dışına yansıttıklarıyla açığa çıkar.  Neyin müsbet neyin menfi olduğu ise insanlığın tarih, coğrafya, toplum veya düzen farkı olmaksızın ortak değer yargıları ile kabul edilen normlarla ayırt edilir.  Pozitif kabul edilenler her türlü ortam ve koşulda insanın kendisi, insanlık ailesi ...

SEÇİM BİZİ KURTARIR MI?

SEÇİM BİZİ KURTARIR MI? Türkiye'de son zamanlarda bir kaç sorun çok belirgin bir şekilde öne çıktı; 1. Yüksek enflasyon neticesinde geçim şartlarının güçleşmesi, 2. Özellikle diplomalı gençlerin gittikçe artan sorunu olan; i şsizlik. Buna bağlı olarak yurtdışında yeni bir hayat kurma hayali, 3. Hukuk sistemindeki tutarsızlıklar nedeniyle adliyeye olan güvensizlik, 4. Hayat pahalılığından işsizliğe kadar pek çok sorunla ilişkili olduğu düşünülen ülkemizdeki göçmen fazlalığı, Bunların ardı sıra daha pek çok sorun vardır elbette ama benim gözlemlediğim toplum içinde öne çıkan ve bütün sohbetlerde dönüp dolaşıp gelinen konuların başında yukarıda sıraladıklarım gelmekte. Bu sorunların çözümü nasıl olur, kim çözer, ne kadar sürede çözülür gibi soruların cevabını zaten siyasetçisinden akademisyenine, öğrencisinden çalışanına, köylüsünden kentlisine, yaşlısından gencine herkes biliyor(!). Sohbetler derinleştikçe herkesin o derin bilgisi ve keskin zekası öyle müthiş çözümler üretiyor ki bir...