Koronalı Günler merhaba Covid-19
2021 yılının ilk pazartesi, yılın ilk mesai günü Covid-19 testim pozitif çıktı.
Sağlık Bakanlığı HES(Hayat Eve Sığar) uygulaması on günlük "zorunlu izolasyon" sürecini derhal ve kat'i bir şekilde başlattı.
Filyasyon ekibi eve gelerek Favicovir isimli antiviral ilacı kullanmaya başlamam için bıraktı. Evde benimle birlikte yaşayan temaslı yetişkinler olarak eşimden ve oğlum Alperen'den sürüntü testi için numune aldılar. En küçük oğlum Fatih'e ise yaşından dolayı test uygulanmadı.
Böylece evde on günlük "zorunlu izolasyon" dedikleri, bence ise "dışlanmışlık" süreci başladı. Aile fertlerinin dahi uzaktan ve maskeli olarak iletişim kurduğu bir hastalığı ilk defa yaşadım. Daha önce defalarca grip olmuşluğum ve çok da ağır grip geçirmişliğim oldu. Hepsinde kendimizce tedbir alarak virüsün aile içinde veya yakın çevrede bulaşmasına bir şekilde engel olmaya gayret ediyorduk. Fakat bu virüs, Covid-19, son bir yıldır bütün dünyaya öyle tanıtıldı ki adından bile korkar olduk. Bir kabus gibi bütün dünyanın üzerine çökmüş durumda. Bu korkudan etkilenmeyen hiç kimse yok neredeyse. En yakınlarımızla bile aramıza mesafeler koymamıza, beşeri münasebetlerimizi değiştirmemize, yeme içme, gezi, seyahat, iş-ticaret alışkanlıklarımızda köklü değişiklikler yapmamıza sebep oldu. Dahası, dünyanın düzeni değişti. "Yeni normal" dedikleri, aslında hiç de normal olmayan bir süreci yaşar olduk bütün insanlık ailesi olarak.
On günlük izolasyon sürecinde sağlık sistemimizin ne kadar iyi olduğunu, sağlık personelinin her şartta fedakâr ve yardımsever yaklaşımını müşahede ettim. Sadece Hayat Eve Sığar(HES) mobil uygulamada "zorunlu izolasyon" ve "durumunuz riskli" ifadeleri onaracı olmaktan öte insanı sarsıcı, psikolojik olarak örseleyici şeyler. Hastalık seyrinde pandemi sürecinin başından beri zihnimize kazınan Covid-19 korkusu bu ifadeler ve bir de zorunlu izolasyon/yalnızlık ile birleşince insanın üzerine ciddi bir kâbus gibi çöküyor. Bu kötü ruh halinden çıkmakta da yine sağlık kuruluşları, sağlık çalışanları ve tabii ki insanın en yakını, ailesi ve dostlarının desteği çok önemli.
Yerleri, gökleri ve ikisi arasındaki her şeyi yaratan muhakkak ki Allah'tır.
Yarattıklarının Rabbi de muhakkak ki Allah'tır.
O "ol" demeden hiç bir şey olamaz ve yine hiç bir şey O'na rağmen olamaz.
Yani, Covid-19 virüsü de tabiattaki herşey gibi âlemlerin Rabbi olan Cenab-ı Allah'ın emrine tabidir.
Bizler Rabbimizin bize öğrettiği iki yoldan bu virüse karşı mücadeleye devam etmeliyiz.
Birincisi bilgi ve hikmet, ki bu yolda çalışan bilim insanlarımız bu işi yapıyor, bize bu konuda onlara tâbi olmak düşer.
İkincisi ise Rabbimize sığınmak, ondan yardım istemek, merhametini, mağfiretini talep etmek, acziyetimizi arz ederek dua ve niyazda bulunmaktır. Bu ise insana manevi olarak güç verir. Aynı zamanda hastalık halinde bütün canlıların, atomların ve virüslerin de gerçek hâkimi olan alemlerin Rabbi Allah'tan yardım dilemek insanı hastalığa ve virüse karşı mücadelesinde dinamik, zinde ve daha ümitvar yapıyor.
Her ikisini de içtenlikle ve gönülden inanarak yaptığımızda hem maddi/bedensel hem de manevi/psikolojik olarak sağlıklı olmamız mümkün. Elbette hastalık ve ölüm insan için hayatta kaçınılmazdır. Önemli olan hastalığı asgari düzeyde yaşamak, bununla beraber tedbirsizlik ve dikkatsizlik sebebiyle hastalığa yakalanmaktan sakınmak da Allah'ın insana yüklediği hayat sorumluluğudur.
Covid-19 ile tanışmamız ve onunla mücadelemiz kısaca böyle oldu.
Allah'a şükürler olsun ki Covid-19 sürecini oldukça hafif geçirdiğimi düşünüyorum.
Bu vesileyle Covid-19 ve her türlü hastalıktan muzdarip bütün dostlarıma, yakınlarıma sağlık ve afiyetler diliyorum. Vefat edenlere ise Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum. Başta çok kıymetli ailem ve sağlık çalışanlarına şükranlarımı bir kez daha sunuyorum.
Herkese sağlık ve esenlik dileklerimle.
Peyami BAYRAM
23 Ocak 2021
İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.