Bugün günlerden Aşura
Aşura gününde yaşanan Kerbela acısının ve belki bugünlerdeki müslümanlar arası her türlü çatışmanın temeli iktidara karşı nasıl bir muhalefet güdüleceği konusunda hala adam akıllı bir teamül geliştiremeyen biz müslümanların hilafet tarihinin başlarındadır sanırım.
Resulullah'(as)'ın vefatından sonra Hz. Ebubekir'i tanımayıp beyat etmeyen, daha sonra Hz. Ömer zamanında ona beyat etmeyen, Hz. Osman döneminde yine beyat etmeyen bazı sahabeler vardı.
Hz. Ali'ye geldiğinde artık iktidara karşı olanlar muhalefetin boyutlarını çok ileri götürüp silaha sarıldılar.
Gerçi önceki iki halife de muhaliflerin sinsi planları ile katledilmişlerdi ama karşılıklı cephe oluşturup silahlı çatışmaya gidilmemişti.
Muhalifler Hz. Ali'nin karşısına silahlı birliklerle dikildiler, daha da ileri gidip mızrakların ucuna Kur'an ayetleri asıp saldırdılar. Başlarında ise Hz. Aişe annemiz vardı maalesef.
Şimdi ben diyorum ki orada olsaydım ben de annemin karşısına dikilirdim.
Çoğunluğun beyatını alan iktidara karşı olduğu için.
Birliği bozduğu için.
Muhalefeti çatışmaya, çarpışmaya döndürdüğü için.
Bu tutumun bugünkü mezhep yaklaşımları ile bir alakası da yok üstelik.
Delilsiz, mesnetsiz, kulaktan dolma haberler,
haber görünümlü yönlendirmeler,
deformasyon mahsulü bilgiler,
sloganik ve sığ söylemler,
ne idüğü belirsiz kişilerin iftiraları,
mali kaynağı şüpheli kişi ve kuruluşların her türden faaliyetleri,
insanların hassas duygularını sömüren kışkırtmalar,
bir de günümüzde istihbarat örgütlerinin kontrol/güdümündeki her türlü medya.
Bunlar muhalefetin kullandığı yöntemler olmaya devam ediyorsa ve iktidardakiler de bunun diğer cephesi oluyorsa bizim yirmibirinci yüzyılda olmamız bir şeyi değiştirmeyecektir.
Kerbela'nın adı Dağlıca olur, Şemdinli olur, Hakkari olur, Suruç olur, Ankara olur.
1400 yıldır şeytanın temsilcileri şekilden şekle girdiği bu coğrafyada bu zamanlarda da IŞİD olur, PKK olur, İsrail olur, MOSSAD olur, Almanya olur, CIA olur, İngiltere olur, Rusya olur.
Müslümanların iktidarı da muhalefeti de şu ilahi düsturları benimseyip yaşam tarzı haline getirse dünyadaki bu acı, gözyaşı, göç, kan ve ölümler yaşanmazdı;
“İçinizden hayra çağıran, iyiliği önerip emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk (“ümmet”) bulunsun. İşte kurtuluşa erecekler onlardır.”(Âl-i İmran (3), 104.)
“Siz, insanların iyiliği için yeryüzüne çıkarılan en hayırlı topluluk/ümmetsiniz. Çünkü iyiliği önerir, kötülükten sakındırır ve Allah’a inanırsınız..”(Âl-i İmrân (3), 110.)
Hiç istemem fakat korkarım ki bizim birlik, beraberliğimiz ve bir sancak altında toparlanmamız geçmişte olduğu gibi ancak küffarın topyekün taarruzu ile mümkün olabilecek.
Allah'ın son resulü Hz. Muhammed(sa) bu ayrışmanın, kutuplaşmanın ve ırk/kavim/kabile tasssubunun acı neticelerini o günkü ortamdan örnekle çok açık ifade etmiş;
“Nizâr evlâdı: “Yetişin ey Nizâroğulları! “ Yemenliler de: “Yetişin Ey Kahtanoğulları!” dedi mi, hemen tepelerine felâket iner; hemen Allah’ın nusreti üzerlerinden kalkar: Hepsine birden de kılıç musallat olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Nuaym bin Hammâd, Fiten 1-396)
Aşuranın tarihte bir gün olarak takvim yapraklarında kalmasını ne çok isterdim.
Peyami Bayram
23/10/2015
10 Muharrem 1437
Bakü, Azerbaycan
Bu yazıyı haklı çıkarırcasına bir de FETÖ musibetini gördük o günden bu yana.
Allah sonumuzu hayır eylesin.
23/10/2018
Hong kong
Aşura gününde yaşanan Kerbela acısının ve belki bugünlerdeki müslümanlar arası her türlü çatışmanın temeli iktidara karşı nasıl bir muhalefet güdüleceği konusunda hala adam akıllı bir teamül geliştiremeyen biz müslümanların hilafet tarihinin başlarındadır sanırım.
Resulullah'(as)'ın vefatından sonra Hz. Ebubekir'i tanımayıp beyat etmeyen, daha sonra Hz. Ömer zamanında ona beyat etmeyen, Hz. Osman döneminde yine beyat etmeyen bazı sahabeler vardı.
Hz. Ali'ye geldiğinde artık iktidara karşı olanlar muhalefetin boyutlarını çok ileri götürüp silaha sarıldılar.
Gerçi önceki iki halife de muhaliflerin sinsi planları ile katledilmişlerdi ama karşılıklı cephe oluşturup silahlı çatışmaya gidilmemişti.
Muhalifler Hz. Ali'nin karşısına silahlı birliklerle dikildiler, daha da ileri gidip mızrakların ucuna Kur'an ayetleri asıp saldırdılar. Başlarında ise Hz. Aişe annemiz vardı maalesef.
Şimdi ben diyorum ki orada olsaydım ben de annemin karşısına dikilirdim.
Çoğunluğun beyatını alan iktidara karşı olduğu için.
Birliği bozduğu için.
Muhalefeti çatışmaya, çarpışmaya döndürdüğü için.
Bu tutumun bugünkü mezhep yaklaşımları ile bir alakası da yok üstelik.
Delilsiz, mesnetsiz, kulaktan dolma haberler,
haber görünümlü yönlendirmeler,
deformasyon mahsulü bilgiler,
sloganik ve sığ söylemler,
ne idüğü belirsiz kişilerin iftiraları,
mali kaynağı şüpheli kişi ve kuruluşların her türden faaliyetleri,
insanların hassas duygularını sömüren kışkırtmalar,
bir de günümüzde istihbarat örgütlerinin kontrol/güdümündeki her türlü medya.
Bunlar muhalefetin kullandığı yöntemler olmaya devam ediyorsa ve iktidardakiler de bunun diğer cephesi oluyorsa bizim yirmibirinci yüzyılda olmamız bir şeyi değiştirmeyecektir.
Kerbela'nın adı Dağlıca olur, Şemdinli olur, Hakkari olur, Suruç olur, Ankara olur.
1400 yıldır şeytanın temsilcileri şekilden şekle girdiği bu coğrafyada bu zamanlarda da IŞİD olur, PKK olur, İsrail olur, MOSSAD olur, Almanya olur, CIA olur, İngiltere olur, Rusya olur.
Müslümanların iktidarı da muhalefeti de şu ilahi düsturları benimseyip yaşam tarzı haline getirse dünyadaki bu acı, gözyaşı, göç, kan ve ölümler yaşanmazdı;
“İçinizden hayra çağıran, iyiliği önerip emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk (“ümmet”) bulunsun. İşte kurtuluşa erecekler onlardır.”(Âl-i İmran (3), 104.)
“Siz, insanların iyiliği için yeryüzüne çıkarılan en hayırlı topluluk/ümmetsiniz. Çünkü iyiliği önerir, kötülükten sakındırır ve Allah’a inanırsınız..”(Âl-i İmrân (3), 110.)
Hiç istemem fakat korkarım ki bizim birlik, beraberliğimiz ve bir sancak altında toparlanmamız geçmişte olduğu gibi ancak küffarın topyekün taarruzu ile mümkün olabilecek.
Allah'ın son resulü Hz. Muhammed(sa) bu ayrışmanın, kutuplaşmanın ve ırk/kavim/kabile tasssubunun acı neticelerini o günkü ortamdan örnekle çok açık ifade etmiş;
“Nizâr evlâdı: “Yetişin ey Nizâroğulları! “ Yemenliler de: “Yetişin Ey Kahtanoğulları!” dedi mi, hemen tepelerine felâket iner; hemen Allah’ın nusreti üzerlerinden kalkar: Hepsine birden de kılıç musallat olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Nuaym bin Hammâd, Fiten 1-396)
Aşuranın tarihte bir gün olarak takvim yapraklarında kalmasını ne çok isterdim.
Peyami Bayram
23/10/2015
10 Muharrem 1437
Bakü, Azerbaycan
Bu yazıyı haklı çıkarırcasına bir de FETÖ musibetini gördük o günden bu yana.
Allah sonumuzu hayır eylesin.
23/10/2018
Hong kong
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızda isminizi belirtiniz. Teşekkürler.