Kayıtlar

Resim
Orucumu bozdum! Ramazan öncesinde buradan ilan ederek bir süreliğine "sosyal medya orucu"na niyetlenmiştim. Lakin şeytanlar hiç rahat bırakmıyor insanı. İstiklal Marşımız'a dil uzatma haysiyetsizliği, Doğu Türkistan'daki Çin zulmünün ayyuka çıkması, bir de üstüne mübarek bir ayda ve üstelik güney sınırımız ateş içinde iken, başka derdimiz yokmuş gibi aşağılık bir sapkın zümrenin adeta onursuzluklarını tescillemek için yaptıkları rezillikler beni daha fazla suskun kalamayacağım bir noktaya getirdi. Ne mi yapabilirim? Mehmet Akif ERSOY'un deyişiyle; Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ... -Boğamazsın ki! -Hiç olmazsa yanımdan kovarım. .... Peyami Bayram 29/06/2015, İstanbul
Bu ay; R ahmete muhtaç olanların, A zığını yoklukta bölüşenlerin, M ağfiret için açılan ellerin, A hirete hazırlık yapanların, Z enginliği açlıkta olanların, A hlaklı kalma talimi yapanların, N amazı baş tacı edenlerin                                    .... " Ramazan"   ayıdır..
Hayırlı Ramazanlar! Sosyal medya ve özellikle de Facebook ortamı hakkında bazı şeyleri tekrar ve derinden düşünme vaktidir. Bir kere sosyal medya denilen,  çoğumuz tarafından  henüz ne idüğü tam olarak anlaşılamayan, hele de gelecekte ne gibi sorunlara yol açacağı bilinmeyen bu ortamla ilgili bir süre önce görüşlerimi paylaşmıştım. http://bayramist.blogspot.com.tr/2015_03_01_archive.html Bunun bir sorun olduğunu belirterek hala bu ortamda olmak aslında beni rahatsız etmiyor değil.  Şimdi Ramazan ayını da bir fırsat ve imkan bilerek, zamanın da ruhuna uygun bir şekilde "sosyal medya orucu" tutmaya niyetlendim. Herkes için bereketli bir Ramazan ve ondan müstefid olarak gerçek anlamda bir bayrama kavuşmayı dilerim. Peyami Bayram 17/06/2015, İstanbul

Bakara 44-49

Ey Türk, Kürt, Falan Partili, Feşmekan cemaatten, bilmem ne örgütten kendine "Müslümanım" diyenler! Demek siz kendinizi göz ardı edip iyilik ve dindarlığı hep başkalarına öğütlüyorsunuz, öyle mi?! Üstelik bunu Kitab'ı okuduğunuz, ona uyduğunuzu iddia ettiğiniz hâlde yapıyorsunuz. Peki, bunun en azından büyük bir ahlaksızlık olduğunu hiç düşünmüyor musunuz?! Nefsinizi günahlardan alıkoymak, bu uğurda zorluklara katlanmak ve namaz kılıp samimi niyazda bulunmak suretiyle Allah'ın inayetine sığının. Şüphesiz bunlar nefse zor gelen işlerdir. Dolayısıyla bunları ancak Allah'a derin saygı ve bağlılık gösteren kimseler yapabilir. Böyle kimseler şeksiz-şüphesiz bilir ve inanırlar ki öldükten sonra Rableri'ne kavuşacaklar ve hesap vermek üzere O'nun huzuruna çıkacaklar. Ey Türkiyeliler! Vaktiyle Allah'ın size lütfettiği onca nimeti ve böylelikle sizi bir zamanlar cümle âleme üstün kılışını bir düşünün! Kıyamet ve hesap gününe karşı tedbirinizi alın...
Ağzı olan konuşuyor Zahmetsiz nimet sahibi olanı mı dersin, külfetsiz makam sahibi olanı mı dersin, elini hiç bir taşın altına sokmayan yalancı pehlivanı mı dersin, iki satır dahi okumamış sahte aydını mı dersin, daha da ne istersen var bizim memlekette. Halkını tanımayan aristokrat da görevini yapmayan bürokrat da bizde. Gazeteciliği cinsel ve dinsel kışkırtma yapmadan beceremeyen de bizde. Fakirin müsrifi, bekçinin hırsızı, okumuşun cahili, dindarın ahlaksızı, milliyetçinin asker kaçağı.. Ne ararsan var bizde. Orospunun namus bekçisi olduğu bir yer burası. Bir seçim oldu ülkemde bunların hepsi siyaset uzmanı kesildiler başımıza. Seçim öncesinde kimi tehditle, kimi büyülü sözlerle, kimi aklınca kurnazlıkla, kimi de inceden tiye alarak halkı arzu ettikleri menfaat istikametine yönlendirmeye çalıştılar. Seçim bitti. Sonuç? Kaos.. Koskocaman bir belirsizlik. Herkeste tedirgin bir bekleyiş. Bizzat ve bilfiil herhangi bir siyasi partide aktif siyaset yapanlara hiç bir sözüm yok,...

Çarıklı Erkan-ı Harp

Çarıklı Erkan-ı Harp Birilerinin "göbeğini kaşıyan adam", "bidon kafalı" ya da "dağdaki çoban" diye aşağıladığı halk bu ülkenin temel harcıdır. Kim ne derse desin ben bu halkı seviyorum.  Bu benim halkım. Yemen'e, Trablusgarb'e gidip dönmeyen, Allahuekber Dağları'nda sessizce donarak ölen, Çanakkale'de destan yazan, Sakarya-Dumlupınar'da şaha kalkan, Kıbrıs'ta dirilen ve iç güvenlikte yitirdiği evladının ardından her şeye rağmen "vatan sağolsun" diyebilen yine bu halk.  İşte ben bu halkı seviyorum. Onun fedakarlığı, cansiperane vatan sevgisi, cömertliği, misafirperverliği, ve engin sağduyusu.. Bunlar benim halkımın en karakteristik özellikleri. Mehmet Akif'in dizelerinde; "Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum!" diye nefis bir şekilde tanımladığı Türk halkı işte bu. Bu millet demokrasiyi de çok iyi kullanıyor. Şöyle yakın geçmi...

Eğitim sistemindeki doldur-boşalta bir son verilmelidir

Türkiye'de 61 bin 936 okulda, 9 milyon 27 bin 343'ü erkek, 8 milyon 505 bin 645'ini kızların oluşturduğu, 17 milyon 532 bin 988 öğrenci eğitim görüyor. Bu kurumlarda 405 bin 496'sı erkek, 468 bin 251'i kadın olmak üzere 873 bin 747 öğretmen, 562 bin 882 derslikte görev yapıyor. Yurt genelinde resmi ve özel 5 bin 430 anaokulundan 1 milyon 59 bin 495  öğrenci faydalanırken, bu kurumlarda 25 bin 858 öğretmen çalışıyor.Okul öncesi eğitim alanların 555 bin 194'ü erkek, 504 bin 301'i kız öğrenci. Okul öncesi eğitim kurumlarında ise 50 bin 466 derslik bulunuyor. Türkiye'de 28 bin 532 ilkokulda, 2 milyon 850 bin 72'si erkek, 2 milyon 724 bin 844'ü kız olmak üzere 5 milyon 574 bin 916 öğrenci eğitim görüyor. Bu okullarda 243 bin 305 derslikte, 288 bin 444 öğretmen görev yapıyor. Ortaokulda ise 17 bin 19 eğitim kurumunda okuyan 5 milyon 478 bin 399 öğrencinin, 2 milyon 762 bin 595'ini erkekler, 2 milyon 715 bin 804'ünü de kızlar oluşturuyor....
Resim
Eduard Kaukin Seyahat ettiğim eski Doğu Bloku veya Sovyetler Birliği ülkelerinde sosyalist rejim zamanında yaşamış, o yıllarda öğrenim görmüş, herhangi bir işte çalışmış, şimdi serbest kapitalist dönemde de yaşayan insanlarla karşılaştığımda onlarla tanışmak benim için büyük bir zevk ve düşünce dünyam açısından da önemli bir kazanç oluyor. Yaşayan tarih diyebileceğim bu insanlar aslında günümüz dünyasını anlama, insanı, toplumları ve yönetim sistemlerini tanıma, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve manevi/ruhi farklılık ve benzerlikleri yerinde ve canlı şahitlerle gözlemleme fırsatı sunuyorlar. İşte Eduard Gaukin de en son seyahatimde Kazakistan'ın Almatı şehrinde tanıdığım bir insan. Göğsünde gururla taşıdığı Sovyet madalyaları ile adeta kişisel tercihini de ilan eden bir hali vardı. 1934 Ukrayna doğumlu. Dedeleri Tarafından Fin kökenli. 8 Yaşında iken ailesi ile birlikte Stalin tarafından Polonya'ya sürgün edilmiş. Oradan da Almanya'ya toplama kampın...
Unutma! istemesen de içinde O'nunla atan bir kalbin olduğunu, bir gün mutlaka toprak olacak, bir çiğnem etten yaratıldığını.. Unutma! sevmenin vermek, vermenin gülümsetmek, yaşamanın ötekini hissetmek, kardeşliğin bölüşmek olduğunu.. Kurtar kendini; bencilliğin hapishanesinden çık! hesapların üstünde hiç şaşmayan bir hesap olduğunu, unutma! ve kimsenin kimseye en ufak bir yardımı olamayacak bir günde hiç kimsen olmayacağını.. bütün bunlara ister inan ister inanma; bir gün mutlaka tamamlamadan gittiğin bir gün olacak! hiç olmazsa bunu Unutma! Peyami Bayram 28/05/2015 Almatı, Kazakistan 

"Biz" olamayanlar

"Biz" olamayanlar "Ben"leri biriktirince veya bir araya toplayınca her zaman "biz" olmuyor hayatta. Kimileri bunun adına parti, grup, cemaat, camia, ümmet, millet, ulus vb adlandırmalar yapsa da bir araya gelen, bir yerde toplanan bütün insan yığınlarının  her zaman  "biz" olamayacağını bilmek gerek. Mezun olduğunuz okul arkadaşlarınızla ilgili "bizim arkadaşlar" diyebilirsiniz mesela ama birlikte bir iş yapmak, bir eylem yapmak durumunda "biz" olarak hareket etmeniz çok güçleşir. Aynı apartmanda oturan, aynı sokakta yaşayan, aynı işte çalışan insanlar dahi aynı durumdadır bu anlamda. Hatta daha da ilerisine gidecek olursak aynı ailede bile her fert ayrı bir kişilik olmakla beraber çoğu ailelerde herkes ayrı telden çalar, her fert farklı bir yola gider ve bir aile bile "biz" olarak bir ve beraber hareket edemez.  Herkes kendi yakın çevresine şöyle bir göz attığında bunun gibi  örneklerin  çok fazla olduğ...