Kayıtlar

bekledim, hep bekledim, çok bekledim... ümidimi derdime ekledim, derdi attım omzumdan ümidimi yedekledim hepsini O'ndan bekledim O'nu kendime yakın belledim O'nu hiç unutmadım üşenmedim ertelemedim ve utanmadım.. çoktur kusurum, bilirim, kulum affedilmek umudum daim bilirim acizim; işte bu benim... peyami bayram 16/11/2018 istanbul

Nasihat 6

Nasihat 6 Gençlerin yetiştirilmesi bağlamında aslında okulların çoğu bir işe yaramaz, hatta en iyisi bile.. Şayet bir insanın amacı, hedefi, ülküsü, ideali ve istikbale dair bir planı yoksa verilen eğitimi nerede öğüteceğini, nasıl sindireceğini ve hangi yolda sarfedeceğini bilemediğinden öğrenim hayatı diploma edinme sürecinden öteye gidemiyor. Çocuklarımıza bir istikamet çizemez, onlara koşacakları bir hedef gösteremez, içinde bulundukları zamana ve mekana ilişkin farkındalık düzeylerini artırmalarına yardımcı olamaz isek yarınlarımız için hiç bir şey yapmış olamayız. Kim ne derse desin aileden daha iyi bir okul, ebeveynden daha iyi bir öğretmen olamaz. Bu sebeple evlilik ve çocuk dünyaya getirme konusunda gençlerimize çok iyi rehberlik edilmeli, duygu ve bilgi düzeyleri yükseltilmeli, maddi yönden sosyal ve kamu desteği sağlanmalıdır. Eğitim sistemi çocukların istidadı ve toplumun ihtiyacına göre meslek odaklı planlanmalı, buna bağlı olarak çocuklara üretime katkıda bulunm...
Bugün günlerden Aşura Aşura gününde yaşanan Kerbela acısının ve belki bugünlerdeki müslümanlar arası her türlü çatışmanın temeli iktidara karşı nasıl bir muhalefet güdüleceği konusunda hala adam akıllı bir teamül geliştiremeyen biz müslümanların hilafet tarihinin başlarındadır sanırım. Resulullah'(as)'ın vefatından sonra Hz. Ebubekir'i tanımayıp beyat etmeyen, daha sonra Hz. Ömer zamanında ona beyat etmeyen, Hz. Osman döneminde yine beyat etmeyen bazı sahabeler vardı. Hz. Ali'ye geldiğinde artık iktidara karşı olanlar muhalefetin boyutlarını çok ileri götürüp silaha sarıldılar. Gerçi önceki iki halife de muhaliflerin sinsi planları ile katledilmişlerdi ama karşılıklı cephe oluşturup silahlı çatışmaya gidilmemişti. Muhalifler Hz. Ali'nin karşısına silahlı birliklerle dikildiler, daha da ileri gidip mızrakların ucuna Kur'an ayetleri asıp saldırdılar. Başlarında ise Hz. Aişe annemiz vardı maalesef. Şimdi ben diyorum ki orada olsaydım ben de annemin karşıs...

Günah ve iman,,

Günah işlemekten korkmayan yoktur, yasak fiili yapmanın nefse verdiği anlık hazzın cazibesidir aklı baştan alan, gönül çelen.  Sonuçta nefsaniyetle elini ateşe uzatanın eli yanar, lakin pazarlıksız bir imanla bedeni ateşe atılana gül bahçesi sunulur. 18/10/2018 İstanbul

"İlk taşı günahsız olanınız atsın"

"İlk taşı günahsız olanınız atsın" Çok konuşan, çok eleştiren, çok yorum yapan, ve ne hikmetse çok bilen(!) bir toplum olduk. Bu bize sivilliğin, demokrasinin, özgürlüğün ve de çağdaşlığın bir getirisi sanırım.? Sorsan herkes demokrat, özgürlükçü, halkçı, namuslu, hak-hukuk güder, vatansever, bilimsellikten yana, vs. Sanki bu ülke yaşamadı darbeleri, sanki  bizim gençlerimiz kırmadı birbirini, sanki biz değiliz birbirini ötekileştiren, sınıf ve statüler oluşturan, sanki Amerikalılar vergi kaçırdı, sanki Çinliler üretti bozuk malları, sanki Fransızlar yaptı çürük inşaatları, ya da Ruslar kadınlarımıza şiddet uyguladı bu ülkede. Hepimizin elleri kirli! Hepimizin elinde kendimizi karanlıkta bırakan tam karşıya tuttuğumuz bir el feneri. Aynaya bakmayı sevmeyen bir toplumuz. Kendi kusurlarımıza mazeret üretmekte, "öteki"nin kusurunu abartmakta çok mahiriz. Özellikle gençlerimize seslenerek diyorum ki; eğ...

İnsanımız ne halde?

Bu ülkenin insanları evde ana-baba, okulda öğretmen, işyerinde patron, kışlada komutan, karakolda polis, evlenince koca dayağı ile yo(ğ)rulmuştur. Bu en azından bizim yaşlarda olanlara kadar böyledir. Belki bu yüzden bizim insanımız; biraz nobrandır, yüzü gülmez, bakışları donuktur. Sosyal ilişkilerinde çekingen, medeni cesareti noksan ve en önemlisi; belki bu yüzden şiddet eğilimli ve her an patlamaya hazır barut fıçısı gibidir. Sevgi tohumlarının ekilip yeni filizlenecek sevecen, güler yüzlü, merhametli, tatlı dilli, hoş sohbetli, özgüveni yüksek, çalışkan, özverili, olgun ve asil karakterli insan yetiştirmek için bu toprakları nadasa mı bırakmalıyız yoksa? 9 Eylül 2014 İstanbul

Üç Mesele

Resim
Üç Mesele Prof. Dr. Mete GUNDOGAN Paradigma değişiminde doğru soruları sormak çok önemlidir. Eski paradigma ancak sorgulamalarla aşılabilir. Ancak bu sorgulamanın doğru sorular ile yapılması lazımdır. Eski paradigma zihinlerde kendi sorularını ve sorgulamasını da oluşturmuştur. Dolayısıyla, sizler eğer yeni bir paradigmayı anlamak istiyorsanız, soracağınız sorular aykırı ve bazen de saçma olarak da algılanabilir. Yine de sorgulamalar yeni paradigma doğrultusunda ısrarla devam ederse, bir de bakarsınız ki zihninizde yepyeni bir kurtuluş ya da kuruluş yolu açılmıştır. İşte bu yazımızda, yeni paradigmaya delil olacak üç temel meseleyi özetle anlatmaya çalışacağız. Borca Dayalı Para Sistemi (BDPS) ile ilgili olarak temelde üç sorunun (meselenin) cevabının verilmesi gerekir. Bu üç soru, sistemi anlama açısından sorulması gereken en doğru sorulardır. BDPS zulmünün anlaşılmasına yönelik bütün sorular, bu üç mesele altında toplanabilir. Kullandığımız para kimindir? Ülkemizde ne ...

SEVMEK VE İSTEMEK

SEVMEK VE İSTEMEK « Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. » (Haşr, 59/9) “Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız; iman etmeden de cennete giremezsiniz.” Eskilerin “çarıklı erkan-ı harp” dedikleri güzel Anadolu’nun saf aklı der ki "kuru kuru gadan alam, takır takır gurban olam". Evet sevmek bir iddiadır ve her iddia mutlaka ispat ister. Bu deyim tam da buna işaret ediyor. İspatı olmadığı takdirde en samimi sevgi sözcükleri bile iddia olmaktan öte geçemez ve havada kalır. İnsan ilişkilerinde biz bu çabayı gösterdiğimiz oranda sevgiye karşılık buluruz. Malumdur ki emek sarf etmeden kazanç olmaz.  Mahlukun birbirine karşı ilişkisindeki bu külfet-nimet dengesi tamamen maddi gibi görünse de manevi/duygusal boyutta da böyledir. Ferhat’ın dağlar delmesi, Mecnun’un çöller geçmesi hep bu sebepledir. Kişinin sevdiğine bir hediye alması, ona u...
BİR YANIM HEP AĞLAR BENİM Merasim kıyafetli sünnet çocuğu misali bir günlük saltanatı  bir ömür sanan, düğünde ağlayan, cenazede gülen; yaşadığı her anı  kaygısızca tüketen bizim istikbâlimizdir.  Genç nesil; karşımda duran, sanki  taptaze bir enkaz.  İçimdeki yangını söndürmeye bir orman yetmez.  Nereden başlasak diyor vicdan siperi, ne de olsa  hepsi bu milletin neferi.  İsimleri kimliklerinin önündedir, farkında değil çokları; ortasında kaldığı savaşın ve duyarsız kalsın diye taze bedenlerine sunulan baldan tatlı haz tutkusu  narkotik etkisindedir, ve nereden bilsin ki cümlesi hariçten ithal.  Kısırdır ölçümleri eğitim denilen; zamanı bizden beyhude çalan  alafrangalığın, adeta çukura giden bir patika, fayda yok; ne içi boş malumatfuruşluklar ne de istikbale hazırlanış.  Sadece bir yarış; neslin kendini içinde bulduğu; bugün umduğu, yarı...
Çok şükür Ne yok olduk; Hep çok olduk, Çok şükür.. Aç kalmadık, Hep tok olduk; Çok şükür.. Aramadan bulduk, Lütfunla olduk; Çok şükür.. Başa gelirse kaza, Elimizdendir keza; Çok şükür.. Verdiği ne çoktur, Aldığı hiç yoktur, Çok şükür.. Hoş, görünür belki; O bilir içim dışım. Her ne varsa; Es-Settar sırdaşım. Çok şükür.. Affımı dilerim; Ancak senden. Ümit ederim; Kereminden.  Çok şükür.. Peyami Bayram 11/01/2018 İstanbul