01/05/2013 Kapitalist mantık emeğin hakkını kendi oluşturdukları emek pazarına göre öder. Emeğin gerçek değerini ödeyebilen adil sistem ancak bidayette ve ahirette eşitlenme bilinci taşıyan ilahi kaynaklı vicdandır. Eşitlik ve adalet ölçüsünde yapılan bölüşüm/paylaşım sermayenin karşısında emeğe hakettiği değeri verebilir ancak. Sermayenin zulüm ve sömürü vasıtası olmadığı, emeğin kutsallığının bilinir hakkının ödenir olduğu barış ve kardeşlik dolu bir dünya elbette mümkün.
Kayıtlar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
01/05/2013 Mutluluk bazen lokal, bazen süreli, bazen periyodik, bazen kısmi, bazen sübjektif ve bazen de konjonktüreldir. Aslında insan hiçbir zaman dünü, bugünü ve yarını ile hem şahsi hem de ailevi/toplumsal sınırsız ve sonsuz mutluluğu bu dünyada yakalayamaz. Bir resim düşünelim kompozisyon olarak her şey yerli yerindedir fakat bazı detaylar resimde boş bırakılmış olsun. Mesela resimde bir çaydanlık var v e kulpu yok, masa etrafında sandalyelerde oturan insanlar var fakat ressam oturan bir insanın altına sandalye çizmemiş. Zihin bu eksikleri tamamlayacaktır ve resmi tam görmeye çalışacaktır. İşte bütün mesele budur. Siz resmin tamamını görmeye odaklanır ve mutluluk katsayınızın yüksek olduğu anları resmin içindeki uygun yerlere yerleştirirseniz zihin kalan boşlukları dolduracaktır. Yoksa sürekli mutsuzluk diye bir hal muhaldir.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
03/05/2013 Yine akşam oldu; bir ömür daha tükendi. Ölüm/uyku yaklaştı. Başını koyunca yastığa; hesap başlar, Mizan kurulur. Kim bilir belki sabah olur? ***** Bazıları içindekini dışarı boca etse; hiç de göründüğü gibi olmadığını anlarsın. Sen yine de insanın söylediğinden çok yaptıklarına bak. ***** Ümitle başla, sevgiyle yürü, paylaşarak çoğalt, unutarak azalt, bağırmadan konuş, konuşmadan yap, yaparken hisset, yapınca unut, ve gülümse. ***** Her sabah ölümden sonra dirilir gibi, her gün yeni bir hayat gibi. Nedir bu kavga, nefret, haset, zulüm, ikiyüzlülük?Akşama ölmeyecek misin?
Nasihat 1
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Nasihat 1 Evladım, dikkat et! Aklını kimseye kaptırma, özgürlüğünü ancak aklını korumakla kazanırsın. Sana sağdan ve soldan yanaşanlara karşı uyanık ol! Dünyada senden menfaat temin etmeyen biri varsa onu ara ve bul. Aklını ve kritik düşünme kabiliyetini geliştir ki aradığını bulmakta yanılmayasın. Doğada süslü ne varsa tehlike onunla beraberdir. Süslü laflara, süslü insanlara ve süslü vaadlere sa kın aldanma! Unutma ki cennete de süslü yollardan varılmaz! Kim sana dikensiz gül bahçesinden bahsederse ondan sakın. Aynı şekilde gül kokusu diye sana süslü ambalajlarda bir takım şeyler sunan satıcılara da dikkat et!Onun sattığı ya gül kokusu değildir ya da orada senin için çok tuzaklar vardır. Masum gözüken şeytanlar işte böyle tuzak kurar senin aklına. Unutma ki aklını yitirir veya başkasına kaptırırsan artık gideceğin yönü sen seçemezsin. Vardığın yerden de kurtulman gittikçe güçleşir. Bir de aklının kalbinle irtibatını hiç koparma. Akıl kalbinin pusulası olursa istikameti şaşırm...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Ey Ademoğlu.. Yaratılanlar içinde insanın durumu diğerlerinden çok farklıdır. İnsan bütün yaratılmışların en şereflisi olarak hepsinin üstünde bir konuma yükselebileceği gibi bütün yaratılmışlardan hatta hayvandan aşağı bir dereceye de düşebilir. "İnsan" yani "ademoğlu" olarak hepimiz aynı özden yaratılmış, ölümlü, zaafları olan, kendi kendine yeterli olamayan, başkalarına ve başka şeylere muhtaç birer varlıklarız bu dünyada. İşte bu mutlak gerçeği kabullenip kabullenmeme meselesidir aslında bütün meselelerin başı. ( Adem neslinin erkek ve kadınlarını eşitliğin ilk basamağı olarak gördüğümü belirtmeliyim, dolayısıyla burada bütün hanımlar "oğlu" ifadesinin içindedir, dilin kullanımı gereği ...oğlu denmektedir. ) Şeytan, atamız Hz. Âdem'e tam da bu zaafından yanaştı ve onun nefsini "ölümsüzlük" arzusuna kaptırarak ayağını kaydırdı. İşte hepimizin atası ve bir peygamber ve ilk insan olan Hz. Adem ilk günahı da böylece işlemiş oldu. Yüce Allah ...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
KISA BİR MUHASEBE 1987 yılında Allah'ın insanlara en önemli ikramı olan akıl nimetini kullanmayı öğrenmek nasip oldu ve alemlerin efendisi çok esirgeyen ve bağışlaması bol olan Allah'ın lütfuyla Kur'an-ı Kerim ile tanıştım. Yani kendimle tanıştım, yüzleştim. Bu tarihten sonra aklımı hiç kimseye ipotek etmedim çok şükür; zaman zaman dirsek temasım olsa da hiçbir gruba, cemaate, partiye, tarikata ve benzeri oluşumların hiçbirisine tabi olmadım. Halen de saygılı bir anlayış çerçevesinde haktan yana olan herkesle ve her kesimle müsbet ilişkilerimi sürdürüyorum. Daima Kuran'ı anlayıp hurafelerden uzak yaşama gayretinde oldum. Her zaman araştırmayı ve sorgulamayı, körü körüne itaat etmemeyi yeğledim. Hiçkimseci de olmadım; fakat kritik düşünme ve sorgulamayı İbrahim ve Musa peygamberlerin Kur'an'daki kıssalarından öğrendim. Statükoyu ve içinde bulunduğumuz paradigmayı eleştirmeyi, özgürlüğü ve paylaşmayı ve azimle mücadeleyi ve Mekke'de imkan tükenince ...
Beklemenin diyalektiği
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Beklemenin diyalektiği Beklemek aslında çoğunlukla bir farkında olma durumudur. Birisini, bir olayı, bir tarihi veya saati, bir neticeyi, bir kararı beklemek gibi. Bunlar bizim bir ön bilgi veya bize bildirilen bir haber üzerine beklemelerdir. Hayallerimiz, ümitlerimiz, sezgilerimiz, keder ve sevinçlerimizle bezenmiş duygularla bekleriz hep beklediklerimizi. Bir de farkında olmadan beklemeler v ardır. Siz onu, o sizi bekler durursunuz; içten içe bir bir sızı, bir heyecan belki de bir korkuyla.. Bu tür bekleyişin vuslatının ne zaman, nerede ve nasıl olacağını hiç bilemezsiniz. Belki de, yok yok belki değil, muhakkak bunu bilmemek daha iyidir. Çünkü ölümü bildiğinde insanın yaşam çarkı dönmez. Dolayısıyla ölüm bizi, biz de ölümü farkında olmadan bekleriz. Beklenti ise yukarıda bahsettiğimiz farkında olarak veya olmadan beklemenin dışında bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Beklemek kökünden gelse de bu bir ümit etme, heveslenme, arzulama ve çokça da yönelme içerir. Beklenti k...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
NANKÖRLER Ey hakkı gizleyen; yetimi, yoksulu gözetmeyen, sırf kendi menfaatinin peşinde olup hakkın hakim olması, zulmün son bulması ve adaletin tesis edilmesini umursamayan nankörler! Bilin ki ben sizin itibar edip durduğunuz, uğrunda çaba gösterdiğiniz maddi-manevi sözde otoritelere yönelmiyorum, onların alelade işlerini de asla yüceltmem. Biliyorum, siz de benim yöneldiğim mutlak hakikate, âlemlerin yegane Rabbi olan Allah'ın emirlerine tâbi olmuyorsunuz. Elbette ben sizin o hurafe, batıl, içi boş ve kerameti kendinden menkul sahte tanrılarınıza pereştiş etmediğim gibi siz de benim kulluk ettiğime kulluk etmezsiniz. O halde; sizin inançlarınız ve hayat tarzınız size, benimki de bana!
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar

Hiç kimse ırk, cins, renk, fiziksel özellikler gibi doğuştan gelen şeyleri -aynen doğum tarihi ve yeri gibi- kendi seçmemiştir. Bu sebeple bunlardan ötürü bütün insanlar kardeştir, yani eşittir. Bunları öne sürerek üst(ün) kimlik taslayanla r en büyük zalimlerdir. Zulmü alkışlayamam, zalimi de asla sevemem. Farklılıkları bir zenginlik ve imkan olarak görenler onunla gelişirler. Ötekileştirmeler ve/veya asimilasyon yapmaya çalışmalar ise o toplumu çatışmaya götürür. Bu da en fazla emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürer. Zira onlar daima " iti ite kırdırırlar". Büyük emperyalist ABD ve AB kendi içindeki farklılıkları imkan olarak kullanırken bütün dünyada ırkçılık ve şövenizmi el altından bu sebeple körüklüyorlar. Görmez misiniz? Bir de empati yapmayı deneyin isterseniz. Hani şu hor ve hakir gördüğünüz kimselerin yerine koyun kendinizi. Bir de o taraftan bakın. Biliyorum çok zordur bir başkasını anlamaya çalışmak. Zaten bunu başarabilenlerin sorunu yok "öteki"yle. Şu...
Bir yıl sonu..
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar

365 günü biriktirince olur size bir yıl. Her biten gün aslında bir ömür gibidir. Her sabah kalkış yeni bir hayat veya yeniden doğuş gibidir. Taze bir güne/hayata başlamak ne güzeldir. Taptaze bir enerjiyle, umutla ve şevkle.. Gün boyu gittikçe artan bir tempoyla bir o yana bir bu yana koşuşturmalar, arayanlar, hesaplar, ödemeler, tahsilatlar, trafik, ziyaretler, raporlar, planlar, toplantılar, mesajlar .. Gün ortasında vakit bulup biraz dinlenme veya yemek molasının ardından tekrar aynı tempo. Dünyanın dönüşünü durduramayan insanın hallettiği, tamamladığı, başardığı ve çözdüğü sorunların yanında yetiştiremediği, ertelediği, unuttuğu, ihmal ettiği, savsakladığı, umursamadığı, başaramadığı bir çok şeyi geride bırakarak gününü tamamlaması kaçınılmazdır. Akşam olup da el ayak çekilince şöyle başını yatağa koyup uzanması tıpkı öldükten sonra toprağa yatırılan cansız bedeni gibi ve uykuya dalması da ölüm gibidir. Bütün bir gün aslında bir ömrün özeti gibi değil mi? İnsanın ömür serma...