KISA BİR MUHASEBE 1987 yılında Allah'ın insanlara en önemli ikramı olan akıl nimetini kullanmayı öğrenmek nasip oldu ve alemlerin efendisi çok esirgeyen ve bağışlaması bol olan Allah'ın lütfuyla Kur'an-ı Kerim ile tanıştım. Yani kendimle tanıştım, yüzleştim. Bu tarihten sonra aklımı hiç kimseye ipotek etmedim çok şükür; zaman zaman dirsek temasım olsa da hiçbir gruba, cemaate, partiye, tarikata ve benzeri oluşumların hiçbirisine tabi olmadım. Halen de saygılı bir anlayış çerçevesinde haktan yana olan herkesle ve her kesimle müsbet ilişkilerimi sürdürüyorum. Daima Kuran'ı anlayıp hurafelerden uzak yaşama gayretinde oldum. Her zaman araştırmayı ve sorgulamayı, körü körüne itaat etmemeyi yeğledim. Hiçkimseci de olmadım; fakat kritik düşünme ve sorgulamayı İbrahim ve Musa peygamberlerin Kur'an'daki kıssalarından öğrendim. Statükoyu ve içinde bulunduğumuz paradigmayı eleştirmeyi, özgürlüğü ve paylaşmayı ve azimle mücadeleyi ve Mekke'de imkan tükenince ...
Kayıtlar
Beklemenin diyalektiği
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Beklemenin diyalektiği Beklemek aslında çoğunlukla bir farkında olma durumudur. Birisini, bir olayı, bir tarihi veya saati, bir neticeyi, bir kararı beklemek gibi. Bunlar bizim bir ön bilgi veya bize bildirilen bir haber üzerine beklemelerdir. Hayallerimiz, ümitlerimiz, sezgilerimiz, keder ve sevinçlerimizle bezenmiş duygularla bekleriz hep beklediklerimizi. Bir de farkında olmadan beklemeler v ardır. Siz onu, o sizi bekler durursunuz; içten içe bir bir sızı, bir heyecan belki de bir korkuyla.. Bu tür bekleyişin vuslatının ne zaman, nerede ve nasıl olacağını hiç bilemezsiniz. Belki de, yok yok belki değil, muhakkak bunu bilmemek daha iyidir. Çünkü ölümü bildiğinde insanın yaşam çarkı dönmez. Dolayısıyla ölüm bizi, biz de ölümü farkında olmadan bekleriz. Beklenti ise yukarıda bahsettiğimiz farkında olarak veya olmadan beklemenin dışında bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Beklemek kökünden gelse de bu bir ümit etme, heveslenme, arzulama ve çokça da yönelme içerir. Beklenti k...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
NANKÖRLER Ey hakkı gizleyen; yetimi, yoksulu gözetmeyen, sırf kendi menfaatinin peşinde olup hakkın hakim olması, zulmün son bulması ve adaletin tesis edilmesini umursamayan nankörler! Bilin ki ben sizin itibar edip durduğunuz, uğrunda çaba gösterdiğiniz maddi-manevi sözde otoritelere yönelmiyorum, onların alelade işlerini de asla yüceltmem. Biliyorum, siz de benim yöneldiğim mutlak hakikate, âlemlerin yegane Rabbi olan Allah'ın emirlerine tâbi olmuyorsunuz. Elbette ben sizin o hurafe, batıl, içi boş ve kerameti kendinden menkul sahte tanrılarınıza pereştiş etmediğim gibi siz de benim kulluk ettiğime kulluk etmezsiniz. O halde; sizin inançlarınız ve hayat tarzınız size, benimki de bana!
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar

Hiç kimse ırk, cins, renk, fiziksel özellikler gibi doğuştan gelen şeyleri -aynen doğum tarihi ve yeri gibi- kendi seçmemiştir. Bu sebeple bunlardan ötürü bütün insanlar kardeştir, yani eşittir. Bunları öne sürerek üst(ün) kimlik taslayanla r en büyük zalimlerdir. Zulmü alkışlayamam, zalimi de asla sevemem. Farklılıkları bir zenginlik ve imkan olarak görenler onunla gelişirler. Ötekileştirmeler ve/veya asimilasyon yapmaya çalışmalar ise o toplumu çatışmaya götürür. Bu da en fazla emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürer. Zira onlar daima " iti ite kırdırırlar". Büyük emperyalist ABD ve AB kendi içindeki farklılıkları imkan olarak kullanırken bütün dünyada ırkçılık ve şövenizmi el altından bu sebeple körüklüyorlar. Görmez misiniz? Bir de empati yapmayı deneyin isterseniz. Hani şu hor ve hakir gördüğünüz kimselerin yerine koyun kendinizi. Bir de o taraftan bakın. Biliyorum çok zordur bir başkasını anlamaya çalışmak. Zaten bunu başarabilenlerin sorunu yok "öteki"yle. Şu...
Bir yıl sonu..
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar

365 günü biriktirince olur size bir yıl. Her biten gün aslında bir ömür gibidir. Her sabah kalkış yeni bir hayat veya yeniden doğuş gibidir. Taze bir güne/hayata başlamak ne güzeldir. Taptaze bir enerjiyle, umutla ve şevkle.. Gün boyu gittikçe artan bir tempoyla bir o yana bir bu yana koşuşturmalar, arayanlar, hesaplar, ödemeler, tahsilatlar, trafik, ziyaretler, raporlar, planlar, toplantılar, mesajlar .. Gün ortasında vakit bulup biraz dinlenme veya yemek molasının ardından tekrar aynı tempo. Dünyanın dönüşünü durduramayan insanın hallettiği, tamamladığı, başardığı ve çözdüğü sorunların yanında yetiştiremediği, ertelediği, unuttuğu, ihmal ettiği, savsakladığı, umursamadığı, başaramadığı bir çok şeyi geride bırakarak gününü tamamlaması kaçınılmazdır. Akşam olup da el ayak çekilince şöyle başını yatağa koyup uzanması tıpkı öldükten sonra toprağa yatırılan cansız bedeni gibi ve uykuya dalması da ölüm gibidir. Bütün bir gün aslında bir ömrün özeti gibi değil mi? İnsanın ömür serma...
Farklı bir 10 Kasım
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar

Tarih: 10 Kasım 1987 Yer: Piyade Okulu, Tuzla / İstanbul Her resmi kurum ve askeri birlikte olduğu gibi orada da tören yapılıyordu. Biz de Okul Komutanı Tümgeneral Necati Özgen'in imzaladığı tören programı emriyle oradayız. (Burada belirtmem gerekir: Piyade Okulu'nun Kurmay Başkanı o tarihte Albay olan Osman Pamukoğlu idi. Tören programı da muhtemelen Pamukoğlu'nun elinden çıkmıştı.) 1972 yılında ilkokula başladığımı düşününce on altıncı kez resmi olarak bu törendeydim. Bu törenin benim için öncekilerden farkı ise elimize verilen tören programında idi. Bu program da diğer programlar gibi standart saygı duruşu, İstiklal Marşı, konuşmalar, şiirler vs. ile başlıyordu fakat sonu bambaşka idi. Daha önce ve dahi o tarihten sonraki törenlerde de hiç rastlanmadığım bir etkinlikle bitiyordu törenimiz: "Tavaf Yürüyüşü" Hepimiz birerli sırada heykelin önünden selamlama yaparak geçtik. Aslında bunun benzeri birçok törene katılmış ve buna benzer heykel veya Anıtkabir...
Gazze'nin hatırlattıkları..
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Gazze'nin hatırlattıkları.. Siyonizm'in dünyanın birinci sorunu olduğunu anlamak gerek. Dünyadaki hemen hemen bütün savaş ve terörün esas kaynağı bu lanet olası Siyonizm belasıdır. Kısaca söylemek gerekirse bugün dünyadaki ülkelerin ve in sanların sorunlarını temelde bir kaç başlık altında toplamak mümkündür; 1. Halk dilinde geçim diyebileceğimiz ekonomik sıkıntılar, 2. Terör ve/veya savaş, 3. Temel insan hakları Aslında üçüncüsü ilk iki maddeyi de kapsar bana göre. Bütün dünyada yapılan diğer mücadeleler -ki Türkiye'deki terör de dahil- aslında bu baş bela Siyonizm insanlığın gündeminden def edilmeden başarıya ulaşamayacaktır. Zaman zaman dünyanın bazı bölgelerinde sıkıntılar azalsa da bitmeyecektir. Aynen kanser gibi dünyanın bünyesine yerleşmiş bu habis ur temizlenmezse dünyada kimseye barış ve huzur gelmeyecektir. Siyonizm karşıtı olmanın yahudi düşmanlığı(antisemitizm) olmadığının altını çizmekte yarar var. Zira yahudilik bir ırk olarak da din olarak da bak...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bugün 5 Haziran 2012 Salı, 29 Mayıs 2012, yani geçen hafta bugün ailemizin beklenen yeni ferdi dünyaya geldi. Gün anlamlı bir gündü, mekan da Fatih olunca isim de bu anlamlı güne ve mekana uygun düşsün istedik ve O'na Muhammed Fatih ismini verdik. Biliyorum ki isimle müsemma olması için önce bizim sonra kendisinin çok çaba sarf etmesi gerekecek. Zaten isim vermek biraz da söz vermek gibi değil mi? İdrakinde olan ve onun sorumluluğunu daima hissedenler için. Diğer çocuklarımıza verdiğimiz isimler de bu anlamlandırma ve isimle müsemma olma talep/duası ile verilmişlerdi aslında. İnsanın hayatı tasavvur, idrak, tahkik ve bu yolda sa'y etmekten ibarettir. Bunların hepsi de hayatı anlamak ve anlamlandırmak düşüncesinden geçer. Yani aslında anlam her şeydir. Anlamsızlık ise hiçliktir. İnsan değerlidir ve anlamlıdır. Çünkü Rabb-ul Alemin ona ruh vermiştir. Ruhun ihtiyacı ise hikmet ve hizmettir. Ebeveyn olarak bütün evlatlarımız için duamız bu yöndedir. İnşaallah Muha...
Özür ve teşekkür
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Özür ve teşekkür İnsan olmak noksan olmaktır. Aynı zamanda insan olmak hata yapmaktır. Belki de bu noksanlıktır hata yapmaya sebep. İnsan bu durumunu bilmeli ve öncelikle her türlü noksanlıktan münezzeh yaratıcısına sonsuz şükretmelidir. Sonra anne-babasına daima şükretmelidir. Her ebeveyn teşekkürü hak eder velev ki onlar da insan olmaları hasebiyle noksanları olsa da. Ayrıca insan ilişkili olduğu her varlığa da teşekkür etmelidir. Bir bardak su veren de, bir anlık gölgelik yapan da, işveren de, yol veren de, selam veren de, öğüt veren de, gülümseyen de, hediye veren de, arayıp hal hatır soran da, hastayken ziyaret eden de, taziyeye gelen de kısacası her yerde herkese teşekkür gerekir. İnsan yalnızca zalimlerden uzak durmalıdır. Teşekkürü öncelikle muhatabın yüzüne karşı içten ve samimi bir şekilde ifade etmelidir. Fakat kanımca teşekkürün en güzeli kendi cinsinden olanıdır. Yani size bir selam verenin selamına selamla karşılık vermek gibi iyilik yapana da iyilikle karşılık ...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
2 Nisan 2012 Pazartesi Dün sabah 06:15 gibi evden çıktık ve 06:50 de Havalimanı'na vardık. Mücahid'in uçağına tam bir saat vardı. Zaten on-line check in yapmış ve bagajı da yoktu. O'nunla vedalaşıp Kenan ve Abdullah ile beraber doğruca Avcılar'a gittik. Sınav saatine daha çok vardı. Biz orada bir pastanede çay-kahve içerken Mücahid arayıp uçağı kaçırdığını haber verdi. Üzüldük, başka da yapacak bir şey yoktu. Bilet değişikliği yapıp beklemeye başlamış, ama ne bekleme.. Akşam 22:50'deki uçak rötarlarla ancak sabaha doğru hareket etmiş ve saat 7'de ancak Bükreş'e varabilmiş. Yani yaklaşık 24 saatte vardı 1 saatlik mesafeye. Neyse, hayırlısı olsun, bundan da çıkarılacak çok dersler vardır muhakkak.