Kayıtlar

AYDIN KİMDİR, AYDIN SORUMLULUĞU NEDİR?

Doğrusu, Biz size herşeyi açıklayan âyetler, sizden önce gelip geçmiş olanlara dair misaller ve takvâ sahipleri için öğütler indirdik. Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, lâmbanın ortasındaki yuvaya benzer ki, onda bir kandil vardır. Kandil de bir fânus içindedir. Fânus ise inci gibi parlayan bir yıldıza benzer. O ne doğuya, ne de batıya ait olmayan bereketli bir ağacın yakıtından tutuşturulur ki, o yakıtın, ateş değmeden aydınlatacak bir hali vardır. İşte nur üstüne nur... Allah dilediği kimseyi nuruna kavuşturur. İnsanlara da böyle misaller verir. Çünkü Allah herşeyi hakkıyla bilir. O nur öyle evlerde ışık verir ki, Allah onların yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Oralarda sabah akşam Onu tesbih ederler. (24 Nur Suresi, ayetler 34-36) AYDIN KİMDİR, AYDIN SORUMLULUĞU NEDİR? İnsanlık var olduğundan beri toplum halinde yaşar. Toplumun en küçük birimi de ailedir. Aileden devlete kadar farklı büyüklüklerde, değişik maksat ve inançlarla b...

KİM BU MÜNAFIKLAR?

Resim
KİM BU MÜNAFIKLAR? Kur’an’da birçok ayette münafıklara yani ikiyüzlülere dikkat çekildiğini görmekteyiz. Farklı türleri olabilse de genelde münafıklar gerçekte Müslüman olmamalarına rağmen Müslüman gibi davranan ama içten içe de Müslümanlar arasına ayrılık sokmaya, fitne ve kargaşa çıkarmaya uğraşan insanlardır. Üstelik bu kişiler Kur’an vahyi indirilmeye devam ederken yani daha peygamberimiz hayattayken faaliyetlerine başlamışlardır. Bunların bir kısmı gerçekte Yahudi, Hıristiyan ve müşrik olmalarına rağmen Müslüman gibi görünerek gerek eski inançlarındaki birçok şeyi İslam dinine sokmak gerekse kasıtlı olarak peygamberimizden hiç duymamış olmalarına rağmen birtakım şeyleri dinin emirleriymiş gibi yaymak için çalışan kişilerdir. Kur’an bu konuda her fırsatta hem peygamberimizi hem de inananları uyarmaktadır: “İnsanlardan öyleleri vardır ki: ‘Allah’a ve ahiret gününe inandık’ derler; oysa inanmış değildirler.(Sözde) Allah’ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnız...

İSTANBUL

Resim
İstanbul'u bul Hayallerdeki şehir; İçinde yaşar bin fikir, Kimine göre;  öldürücü bir zehir, Kimine göre;   dupduru akan bir nehir. Kim ne aradıysa bulmuş, Kaybedeni de Kaybedileni de çokmuş, Kimine göre; İçinde insan yokmuş, Kimine göre; Açlar burada tokmuş. Bir masal gibi yaşar İstanbul Bir yanda kahramanlar,  diğer yanda figüranlar, kostümler değişir zamanla.. Sahne hep aynı, Senaryo güçlünün yazdığıdır Gerisini sen anla.. Hayat mı istersin, Yoksa hayal mi? Ne ararsan bulunur, Makam, şöhret, Servet, para ve pul.. Hepsi İstanbul’un içinde.. Kaybetme sen kendini; içindeki İstanbul'u bul.. Peyami Bayram 24.12.2019 İstanbul

VI. DİN ŞURASI KARARLARI

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunca düzenlenen "6. Din Şûrası" kapanış programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. "Sosyokültürel Değişim ve Diyanet Hizmetleri" başlığıyla düzenlenen "6. Din Şûrası" kararlarını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, kamuoyuna açıkladı. 4 gün boyunca 353 katılımcının 5 komisyon halinde müzakere ettiği, “Sosyokültürel Değişimin İnanca ve Dini Hayata Etkisi", "Sosyokültürel Değişimin İnanca ve Dini Hayata Etkisi", 'Sosyokültürel Değişim ve Dini Eğitim', 'Sosyokültürel Değişim ve Dini Yayınlar', ‘Sosyokültürel Değişim ve Yurt dışı Diyanet Hizmetleri’ ana başlıklarıyla ilgili aldığı ve Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın kamuoyu ile paylaştığı 37 karar, şu şekilde: VI. DİN ŞURASI KARARLARI SOSYOKÜLTÜREL DEĞİŞİM VE DİYANET HİZMETLERİ Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de pek çok sebebe bağlı olarak yaşanan sosyoekonomik ve kültürel de...

BURASI KAYBOLDUĞUN YERDİR

Resim
Burası kaybolduğun yerdir Burada ne arıyorsun? Yakınlarını mı, dostlarını mı, sevenlerini mi ya da sevdiklerini mi? Yoksa yaşadığın anıları, eski dostları, ilk çocukluk arkadaşı veya hatırlamak bile istemediğin kötü şeyleri mi? Kimisinin, belki de çoğunun, ne aradığını bile bilmediği bir yer burası. Ölümsüzlük diyarı burası. Hayallerin şekillendiği, umutların yeşerdiği ve zamanın hiç tükenmediği bir yer. Gülersin, ağlarsın, eğlenirsin, zevklenirsin, hiç usanmadan vaktin nasıl tükendiğini fark etmezsin bile. Ne gece olur burada ne gündüz. Ne mesai saati var ne de tatil. 365 günde 24 saat yaşanan, ömrünün sonunu şimdilik hiç kimsenin kestiremediği bir zamansızlık diyarı burası.. Resimler, videolar, hikayeler, anılar, paylaşımlar, yorumlar ve emojilerin dünyası burası. Aslında kimsenin hükümran olmadığı bir alem gibi görünür. Tıpkı kumarhane gibi. Her zaman sahibi kazanır. Gelen geçen zamanını ve parasını tüketir burada, bir de umutlarını. Sahicilik yok çünkü. Görsen...

Bugün ve Sonrası

Bugün ve Sonrası Daima bir sonraki merhaleye ulaşmak için sabırsızlanıyoruz. Elde etme ihtimalimiz çok düşük bile olsa daha konforlu ve hatta lüks bir hayata erişmek için çaba sarf edip, didiniyoruz. Bu yüzden, belki de beyhude koşturmaca sebebiyle, içinde bulunduğumuz anı ve ortamı çoğu zaman  ıskalıyoruz. Halbuki yaşadığımız her bir an birikerek bizim bir sonraki merhalemizi hazırlıyor. Her gün kumbarasına bir lira atmak veya herhangi bir kağıt kırpıntısı atmak gibi bir durum aslında bu. Tercih bizim. Ya bundan sonraki merhale/hayat için bir şeyler biriktirir ve biriktirdiklerimizle refah ve huzur içinde yaşarız ya da elemli bir ziyan bizi bekliyordur. Karar bizim. "Kadınlar, soy-sop, kariyer, yük yük altın ve döviz, lüks arabalar, hisse senetleri, emlak ve bol kazançlı işler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunların hepsi dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah'ın katındadır."  (Âl-i İmran 3:14...

Medyada Gördüğümüz, Duyduğumuz Haberlere Ne Kadar Güvenelim?

Medyada Gördüğümüz, Duyduğumuz Haberlere Ne Kadar Güvenelim? Sanırım Ekim 1996 idi, İzmir'in Aliağa ilçesindeydim.  Bir akşam üzeri  bir siyasi parti ilçe başkanı olan  aile dostumuz  Faysal Bey aradı ve bana Bosna Hersek'ten gelen bir misafiri olduğunu ve benimle tanıştırmak istediğini söyledi. Bu misafirin Bosna savaşında komutanlık yapmış olduğunu da söyleyerek benim mutlaka görüşmem gerektiği konusunda ısrarcı oldu. Ben de kendisini kıramadım ve yanlarına gittim. 40-45 yaşlarında aksanı bozuk bir Türkçe ile konuşan misafir anlaşılan bizim arkadaşları oldukça heyecanlandırmıştı. Bosna savaşının anıları çok tazeydi. Hele ki Srebrenitsa katliamının üzerinden henüz bir yıl geçmişti. Bütün Türkiye'yi acıya boğan ve bir türlü yardım ulaştırmaya çalıştığımız o mağdur ve mazlum kardeşlerimizden biri, hem de bir komutan, bir gazi şu anda karşımızdaydı. Peki bu kişinin sözlü olarak anlattıklarından başka bizi ikna edecek bir kanıt var mıydı? Evet, bu misafirin elinde ...

Nasihat 8

Nasihat 8 Derdi olmayanın derman araması da olmaz. Dertsiz kimseden yoldaş olmaz. Bil ki; Dermansız dert olmaz. Dertsiz kimse mert olmaz. Derdi olanın; gözü de sözü de tok olur, ama sert olmaz. Yıkılmaz bir kaledir Dertli olanın kalbi, Muhasara edilir belki muvakkat Zaptedilemez o kale Çünkü onda iman kat kat. Dertsizden uzak dur, Bir de ümitsizden. Kimseye hayır gelmez gayretsizden. Daima bir derdin olsun evladım, Derman ararsan Mevla verir, Sen yola düş, Gayretin sana ümit verir, İlim ışık olsun yoluna, Bakma sağına, soluna, Kazancın gündelik olmaz bu yolda, Yarın uzak değil, Bir gecenin ardında. Peyami Bayram 28.09.2019 İstanbul

MOSKOVA

Resim
Moskova Notları 1 Moskova'da yaşamak gerçekten çok zor. Geçmişte komünist dünyanın yani demirperdenin merkezi olmuş bugün vahşi kapitalizmin en acımasız şehirlerinin başında geliyor Moskova. Hayat çok pahalı. Sıradan bir çalışanın, onların eski tabiriyle proleterlerin emeğiyle burada ev sahibi olması neredeyse imkansız. İki odalı, yani bizdeki tabirle 1+1 ev alabilmek için yaklaşık 200-250 bin dolarınız olmalı. Aynı evin kirası ise bin dolar civarında. Bahsettiğim bu tarz bir ev şehrin merkezinde falan da değil. Çok kalabalık ve bir o kadar da hareketli bir şehir Moskova. Yaklaşık 20 milyon insan yaşıyor. Aynı anda 1 ila 2 milyon insan yerin altında metroyla bir yerden bir yere ulaşmaya çalışıyor. Evet bu rakam belki biraz abartı gibi gelebilir. Ancak bizzat metro istasyonlarını ve o kalabalığı görünce inanmamak elde değil. Yerin altında bazı yerlerde iki bazı yerlerde de üç kat metro hattı döşenmiş. 1900'lü yıllardan itibaren yapılan bu metro hatlarının yapımı ya...

Adalet

ADALET(!) "Mecidiyeköy'de Torunlar İnşaat tarafından yıkılan Ali Sami Yen Stadı yerine yapılmakta olan rezidans inşaatında çalışan işçilerden onu servis asansörünün düşmesi sonucu öldüler." (Haber) On işçinin bir dizi ihmaller neticesi ölümü ile ilgili şantiye şefi, proje müdürü ve iki de asansör teknisyeni tutuklanmış. Muhtemelen bu kişilere ufak yollu cezalar verilip vefat edenlerin ailelerine de sus payı hükmünde tazminatlarla bu olay kapatılır. Bu ülkede bunca yıldır edindiğim onca tecrübeler bunu gösteriyor. Bence o inşaatın birinci patronu kim ise onu cezalandıramayan, tutuklayamayan sistem adil bir sistem değil sermayeden, yani güçlüden yana bir sistemdir. Evet ölenle ölünmez, patron da böyle bir netice olsun istemezdi. Buna da eyvallah. Peki bu gökdelenleri bu patron ne için yapıyor? Para kazanmak için. İşçiler ne için öldü ve halen ne için çalışıyorlar? Para kazanmak için. İşçiler para kazanayım derken canından oldu. Hem canından hem de kazancında...