Kayıtlar

Üniversite ve Özgürlük

Resim
Üniversite ve Özgürlük Jonathan R. Cole   ,   Çeviren : Asena Günal   |   (Sayı : 142-143 - Şubat-Mart 2001) Edward Said’i İsrail tarafına taş atarken gösteren fotoğrafın yayımlanmasının ardından, Columbia Üniversitesi’nde Yahudi öğrenci birlikleri, Said’in görevden uzaklaştırılması talebinde bulundular. Aşağıdaki metin, Edward Said’in Columbia Üniversitesi’nden atılması talebine karşılık üniversitenin yaptığı resmî açıklamadır: “Edward Said Meselesi Hakkında” Columbia Üniversitesi Öğrenci Konseyi, profesör Edward Said’le ilgili kampüsteki tartışmada idarenin pozisyonuna ilişkin bir açıklamada bulunmamızı talep etti; bu yazı, rektör Rupp ve kendi adıma verdiğim yanıttır. Bugüne kadar bu açıklamayı yapmaya yanaşmadım, çünkü bana göre burada Columbia’da benimsenen değerler, başından beri gayet iyi bilinir ve açıktır, teyide ihtiyaç duymaz. Yine de bunu yapacağım zira kimi zaman herhangi bir büyük üniversitenin dayandığı temel prensipleri tekrar etmek ye...

ZOR GÖRÜNEN ŞEREFLİ İŞ

Tarihten Bir Yazı ZOR GÖRÜNEN ŞEREFLİ İŞ  M. Said ÇEKMEGİL Kriter, Mart 1979 Çevrenizi kuşatan toplum, gün gün düşünmekten uzaklaşmış, heva ve hevesini putlaştırmış insanların yön verdiği bir kalabalıksa...  İnsanlar artık, gününü gün etmekten başka bir emel taşımıyorsa...  İlim, izbelere itilmiş, şarlatanlık meydanlara hakim olmuşsa...  Tefekkür mistiklik, safsata fikir diye sunulabilmişse...  Zulme adalet, adalete zulüm deniyorsa; mümin kendisini, elbette gurbette hissedecektir. Akı karasından seçilemeyen uzun bir gecenin insanları arasında, yollarını bulsunlar diye kibrit çakan, mum yakan çaresizlere iman projöktörlerini çeviriniz de bir bakınız. Hallerinden razı olarak yaşayan zavallılar, nasıl rahatsız olacaklar... Halk kendilerine el fenerleriyle, kandillerle ışık tutmuş olanlardan razı, müteşekkirane bir yaşantıyla akıp giderken; önder edindiklerinin kandillerini sönük bırakan projöktörlerden süzülen ışıklarla birden bire gözleri k...

Bilge Kral Aliya'nın kaleminden: Kur'an'ı nasıl okumalıyız?

Resim
Bilge Kral Aliya'nın kaleminden: Kur'an'ı nasıl okumalıyız? Doğrusu Kur'an'ı defalarca okumuştum. Ancak daha önce "Kur'an'ı gerçek manada nasıl okumalıyız?" sorusunu sormamıştım.   Bu soru beni düşünmeye şevketti. Bunun için sizlere, kafamda oluşan düşünceler zincirini arz etmeye çalışacağım.   Her şeyden önce şunu göz önünde bulundurmalıyız ki, Kur'an-ı Kerim bölük pörçük edilemez. Kur'an'da siyakından koparılarak ele alınan her münferit ayet bize tam olarak gerçeği veremez. Ancak ondan bir cüzünü verir. Çünkü eğer Kur'an bir bütün olarak değerlendirilirse ancak tam bir gerçeği ifade eder. Sadece bazı ayetlerin ele alınması da kaçınılmaz olabilir. Ancak şunu bilmeliyiz ki bu sınırlı sayıdaki ayetler için geçerlidir. Bunu bir mozaik tablosuna benzetebiliriz. Bir mozaik tablosunda kırmızı veya siyah parçalar ancak diğer parçalar ile beraber anlam kazanır. Tabloya ait parçalardan sadece bir parçayı alırsak bu durumda ...

Kısacık Hayat

Resim
Kısacık Hayat Hakk'a varmaktı muradımız; Kol kol.. Serildi dünya önümüze; Yol yol.. Faydalandık nimetlerinden; Bol bol.. Yetinmedikçe el uzattık; Dol dol.. Sonra, nasıl oldu, dağıldık; Sağ sol.. Güleni var, ağlayanı var; Rol rol.. Uyuştuk hep farklı zevklerle; Gol gol.. Ve Bekliyoruz son günde Herşey O'nun tek sözünde; Ol.. Yeniden Ol..! Peyami Bayram 18/09/2017

Hayat küçük bir masal

Resim
Hayat küçük bir masal Bir varmış bir yokmuş; Düşünenin aklı yokmuş, Konuşanın fikri çokmuş.. Kentler beton köşeli, Kırlar pet şişe döşeli, Issız evler sanal neşeli! Gençler dijital hapiste, Evli çiftlerin hepsi kapriste, Yaşlılar ayakta otobüste.. Zenginler tok ağırlar, Bükrokratlar ya kör ya sağırlar, Bilim adamları yapıştırıp kopyalar.. Sanat ahlaktan uzak, Spor desen para, kumar ve tuzak, Siyasette sanki dürüstlük yasak! Peyami Bayram 13.06.2017 İstanbul 
Market Duası Şevket Hüner Ya Rabbi; Ailemin zoruyla dâhil olduğum tüketim yarışının bir ferdi olmaktan aklımı muhafaza et. “Herkes sepetini doldururken ben bundan geride kalıyorum” eleminden kalbimi halas eyle. Şu an önünde durduğum tüketimi artırmak için tasarlanmış Marketten nefsimi himaye eyle. İsrafa teşvik eden bu yere istemeyerek sol ayakla giriyorum sağ ayağımla çıkmamı nasip eyle Küçük esnafı yok edip her şeyi kendi bünyesine alarak canavarlaşmış olandan ailemi gözet. Asgari ihtiyaç listemin dışında alışveriş etme isteğimin israf olduğu kanaatine eriştir. Diğer dolu sepetlerin tesiriyle elindekinin azlığıyla gönlü ezilen mağdurları muhafaza buyur. Lüzumlu olanı alacağım reyonun etrafındaki dolu rafların ayartmasından gözümü sakındır. Aileme alışveriş ederken ihtiyaç sahiplerini de unutmayıp onları memnun etmeyi nasip eyle. Tüketerek mesut olunacağını vehmeden nefsime, paylaşarak hoşnut olmaktan hissedar eyle. “Kendini iyi hissetmediğinde alışver...

UYDURULMUS DİN/İNDİRİLMİS DİN KANDIRMACASI

Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ UYDURULMUS DİN/İNDİRİLMİS DİN KANDIRMACASI Medyaya yansıyan, kendisiyle yapılan bir röportajda, Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ hocamıza sorulan; "Hocam, dinî tartışmalarda sık sık gündeme gelen bir tasniftir: İndirilmiş din, uydurulmuş din. Bundan ne kastediliyor. Siz bu tasnife katılıyor musunuz?" sorusuna verdiği cevap, bu hususu tartışma konusu yapan herkesi ikna edecek ve uyaracak netliktedir. Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ hocamız bu soruya şöyle cevap vermiştir. "Asla. Buna hem ilmen hem de ahlaken katılmak mümkün değildir. Arap âleminde de bu tasnifi “din-i münezzel” ve “din-i mübeddel” şeklinde dile getirenler oldu. Türkiye’de de medya önünde yapılan pek çok tartışmada da bu tasnifi duymaya başladık. Bu doğru değildir. Üç ihtimal söz konusu olabilir. 1.Eğer biri böyle bir tasnif ile “indirilmiş din” benim inandığım dindir. Benim size anlattığım dindir. Başkalarının anlattığı ve yaşadığı din ise uydurulmuş dindir, d...
Resim
Vatan ve millet sağ olsun! Bugün içim ağlıyor. Harp Okulu'ndan devre arkadaşım Tümgeneral Aydoğan AYDIN 'ın şehadeti içimi çok yaktı. Her şehit haberi beni üzer lakin evveliyatını, eğitimini, mücadelesini, özverisini, görev aşkını ve fedakarlığını bildiğim bir askerin şehadet haberi bir başka oluyor. Senin makamın çok yücedir aziz şehidim. Devre arkadaşımdın, askeri rütbece bizi geçmiştin, seninle gurur duyduk.  Şimdi rütbelerin en yükseğine, şehadet mertebesine ulaşarak hayranlığımızı kat be kat artırdın. Seni Cennet-i Ala'da bekleyen büyük mükafata nail oldun inşallah. Seninle Harp Okulu sıralarında olduğu gibi cennette de komşu olmayı Allah bize nasip eder inşaallah. Rabbim bizi şehitlerimizin emanetini muhafaza edecek bir iman, istikamet, kararlılık, azim, basiret ve ferasetle donat. Ya İlahi memleketimizi ve milletimizi bütün düşmanlardan, şer güçlerden, hain teşebbüslerden, ikiyüzlü ve döneklerden muhafaza eyle, bu gibilere fırsat verme, onlara karş...

HEP AYNI

HEP AYNI Beni dinle ey kadı Bozuldu işin tadı Zulümse eğer adı Kenan yapsa da aynı Yunan yapsa da aynı Söylenecek söz varsa Söyle sende yüz varsa Hak'ka tecavüz varsa Nokta yapsa da aynı Yekta yapsa da aynı İpe sermeyin unu Herkes biliyor bunu Hazineden soygunu Turgut yapsa da aynı Nemrut yapsa da aynı Zirvedeki uç beyi Çeker gözden sürmeyi Rüşvet alıp vermeyi Fazıl yapsa da aynı Rezil yapsa da aynı Halka tepeden bakan Göğsüne benlik takan Yalana yatıp kalkan Moiz olsa da aynı Vaiz olsa da aynı Doğruluktan kaçan zat Menfaatı seçen zat Haram yiyip-içen zat Murdar olsa da aynı Serdar olsa da aynı Bu gemi böyle gitmez Giderse zulüm bitmez Kim örnektir farketmez Hasmım olsa da aynı Nefsim olsa da aynı  Abdürrahim Karakoç

FETİH RUHU

FETİH RUHU Büyük atamız Fatih'in bize bıraktığı mirası Konstantin'in fethinden ibaret görmek onu anlamamaktır. Çaldıran kahramanıyla, Plevne gazisini, Mehmet Akif'le Hüseyin Avni'leri de içerisine alan bu muhteşem miras, Türk milliyetçiliğidir.  Fatih'in devletinin belli başlı üç karakteri vardı.  I. Öncelikle merkeziyetçi idi. Üç kıtaya yakın devlet ülkesini bir merkeze sımsıkı bağlıyordu. Eski Roma İmparatorluğunun koyu merkeziyetçiliği bizde adalet ve mesuliyet prensiplerine bağlı olarakakla hayret veren bir hukuk ve ahlak nizamı içinde yaşatılmakta idi.  II.Bu devletin diğer karakteri otoriteli oluşuydu. Lakin onda otorite yani tam iktidar, orta çağın İngiltere Krallığıyla, Papalık devletinde olduğu gibi hükümdarın keyf ve iradesinden doğma değildir. Halkın dimağını teşkil eden ilmiye sınıfına yani münevverlere dayanır ve her hareketinden Allah'a hesap vereceğini daima hisseder.  III. Bu devletin üçüncü karakteri hür bir totalitarizme dayanmış olmasıd...