Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HAKİKATTEN KOPUŞ VE SANAL YANILSAMA

Resim
Edilgen bir ortam olarak sanal alem ve sanal alem tanrılarının etkisinde gittikçe gerçeklik algısından uzaklaşan ademoğlunun bilinçsiz davranış ve manipulatif eylemleri.. "Yukarıdaki resimde görülen nedir?" diye sorsam  cevabınız;  "patates ve yumurta" olacak, değil mi? Nasıl da kokusu burnunuza kadar geldi değil mi? Hele de açsanız :) Evet, ilk anda gördüğünüze ve genel kabule göre haklısınız. Fakat durum gördüğünüzün zihninizdeki çağrışımından çok farklı. Bu resim sizi yanıltmak için öyle kurgulanmış. Burada size patates ve yumurta çağrışımı yapmak için hazırlanan menü elma ve yanındaki de yoğurt ve üzerinde şeftali. Nasıl? Şimdi ne hissettiniz? Burnunuzdaki koku nereye evrildi şimdi? Ya ağzınızdaki tatma isteği ile sulanma? Demek ki neymiş, her duyduğuna ve her gördüğüne, yani sana her duyurulana ve gösterilene inanmayacaksın.  İstisnasız her konuda bu böyle. Sanal alem denilen dijital ortamda gördüğümüz ve duyduğumuz hiç bir şey gerçek değil. ...

VUSLAT

vuslat yolun ucu  gözükür  her an, içinden bakınca bu dünyanın.. şöyle derim o an; sizin olsun; servet, şehvet, şöhret ve siyaset.. götürmek istemem hiç bir şeyi gideceğim yere bu alemden, kendimi bile.. merhamete kanarken kaynağında ya da yanarken adaletin odunda yalnız siz olun yanımda; hesapsız dostlarım bir de annem.. Peyami Bayram 16/03/2016, İstanbul

SORULAR, SORUNLAR VE BİZ

SORULAR, SORUNLAR VE BİZ Eminim bazı sorular birçoğumuzun aklını fazlasıyla kurcalamıştır. Hatta o soruların paralelinde veya çok daha farklı sorular da aklımıza gelir ama nedense ya üstünü örter,sormayız ya da o soru öylece bir kenarında durur aklımızın.  Aslında cevaplan(a)mayan her soru insanın iç dünyasında kara delikler oluşturur ve bu kara delikler zamanla başka soruları veya düşünceleri de içine çeker. Daha kötüsü ise içteki bu durum insanın dışına yani tutum ve davranışlarına da yansır.  İnsanoğlunun hayatını devam ettirmesi için fiziksel olarak yaşamını sürdürdüğü bir dünya vardır, bir de bu fiziksel yaşamını yöneten ve yönlendiren kendi "iç dünyası" olarak adlandırılan bir alan vardır. Bu insan davranışlarının temel tetikleyicisi olan duygu ve düşüncelerin beslendiği kişiye özel bir durumdur.  Aslında sorular bu iç alanın genişlemesi, dinginleşmesi ve üretkenleşmesi için birer besin kaynağı gibidirler. Ne var ki bu besin kaynağı için yeni sorul...

Ölümlü hayat ve sevginin ışıltısı

Herkes kendine bir yer edinmeye çalışıyor bu alemde. Hiç kimse öteki alemdeki yeri için bu kadar uğraşmıyor. Sanki hiç gitmeyecekmiş gibi! "Şimdi ve burada" olan ile fazla meşgul oldukça insan sonrasını ve öte tarafını ihmal ediyor daima. Halbuki hayat ölümle bitmez, ölümü son bilmek kendini yok bilmektir. Hem yaşadığını inkar edersin ölümü yok oluş kabul edersen hem de anlamı olmaz yaşarken verdiğin bunca emeğin, mücadelenin. Kim neye inanırsa inansın, isterse taştan, tahtadan putlara tapsın sonunda ölüm var herkes için... Bütün insanlar ve inançlar da ölümü aşamadıkları veya ölümdeki gizemi çözemediklerindendir bu dünyadaki kargaşanın, savaşın, sömürünün ve yoksulluğun sebebi. Öncelikle ölüm bize acziyetimizi hatırlatır; "ey insan, sen ölümlüsün ve aldığın nefes sayılıdır" der. Ancak nefis, içgüdü, heves ve arzu bunun üstünü örter ve; "hadi bunu da ye, şunu da iç, onu da yap" der ve insanı önüne katar götürür. Akıl zaman zaman sorgu...